Çoklu kişilik bozukluğu; dissosiyatif amnezi, dissosiyatif füg, depersonalizasyon bozukluğu, başka türlü adlandırılamayan dissosiyatif bozukluk ve dissosiyatif kimlik bozukluğu (çoklu kişilik) olarak 5 alt grupta incelenen dissosiyatif bozuklukların en uç ve şiddetli şekli.
Kısaca; kimlik, hafıza ve algı gibi birlikte çalışan işlevlerin bütünlüğünün bozulması olarak tanımlanabilecek dissosiyatif bozukluklar, genellikle travmaya karşı savunma mekanizması olarak gelişiyor.
Genellikle çocukluk döneminde yaşanan fiziksel, cinsel veya psikolojik bir travmaya bağlı olarak gelişen çoklu kişilik bozukluğu, kronik bir dissosiyatif bozukluktur.
Hastalığın semptomları genellikle 5-10 yıl öncesine kadar dayanır, ancak büyük çoğunlukla 25-35 yaş aralığında tanı konulmuştur.
Kişiye dissosiyatif kimlik bozukluğu tanısı koyulabilmesi için en az iki farklı kişilik durumunun olması gerekir. Davranış, tutum veya huy değişimleri yaşayan insanların tamamına çoklu kişilik bozukluğu teşhisi koyulamaz.
Dissosiyatif kimlik bozukluğu yaşayanlarda kimlik, iki ya da daha fazla kişiliğe bölünür.
Her kişiliğin adı, yaşı, cinsiyeti, hikayesi, anıları, fiziksel görünümü, tutum ve davranışları farklıdır. Kişilikler birbirinden habersiz olabilir ve birbirini tanımayabilir.
Yapılan araştırmalar, çoklu kişilik bozukluğu tanısı konan hastaların çoğunluğunun kadın olduğunu gösteriyor.
Bunun sebepleri arasındaysa; kadınların daha fazla cinsel saldırıya maruz kalmaları, erkeklerin toplumsal cinsiyet rolleri sebebiyle maruz kaldıkları istismar ve saldırıları gizleme eğilimleri veya hapishaneye girmiş olma ihtimalleri gösteriliyor.
Çoklu kişilik bozukluğu olan hastalarda kendine zarar verme, madde kullanımı ve intihar eğiliminin yanı sıra somatizasyon, travma sonrası stres bozukluğu, sınırda kişilik bozukluğu, anksiyete ve depresyon gibi diğer psikolojik rahatsızlıklar da sıklıkla görülmektedir.
Ortalama kişilik sayısı genellikle 2-10 arasında değişir. Ancak yaşanan travmanın büyüklüğü ve karşılaşılan durumlara bağlı olarak 100’den fazla alter kişilik de ortaya çıkabilir.
Kişiliklerin bir kısmı bazı durumlara özgü olabilir, alter kimlikler kısa sürede değişebilir ve biri diğerini/diğerlerini baskı altına alabilir.
Bir kişilikten diğerine geçiş genellikle çok hızlı ve dramatik bir şekilde gerçekleşir.
Kişilik değişimlerinin ardından görülen hafıza kaybı unutkanlık olarak açıklanmamaktadır.
Kişi, alter kişiliklerin eylemlerini unutabileceği gibi bir yabancıyı izliyormuş gibi onun eylemlerine tanıklık edebilir de.
Tedavi sürecinde, öncelikle kişilikler tanınır. Nereden geldikleri ve hangi durumlarda ortaya çıktıkları tespit edilir. Ardındansa genellikle ilaç destekli hipnoterapi ve psikoterapi uygulanarak kimlikler birleştirilmeye çalışılır.
Tedavi süreci, birleştirme tedavisi olarak isimlendirilir.
Bu süreçte, tedaviyi zorlaştırmak, engellemek ya da sürece destek olmak amacıyla yeni kimlikler ortaya çıkabilir.
Çocukluğunda travma yaşayanların hepsinde çoklu kişilik bozukluğunun görülmeme sebebi henüz açıklanamamıştır. Ancak, araştırmalar genetik yatkınlığın önemli bir belirleyici olduğunu göstermiştir.
Tıp tarihinde kayıtlı ilk çoklu kişilik bozukluğu tanısı, 1980 yılında Louis Vivet’e konulmuştur. Vivet’in 10 farklı karakteri olduğu tespit edilmiştir.
Çoklu kişilik bozukluğuna sahip en tanınmış isimlerden biri sanatçı Judy Castelli’dir. Uzun yıllar tedavi gören Castelli, kendisini sanat hayatına adamış ve psikolojik rahatsızlıklarla mücadele eden hastaları sanatsal aktivitelere yönlendirmiştir.
92 farklı kişiliği ve yazdığı Tavşan Haykırdığında Sarsıcı Bir Terapi Güncesi (When Rabbit Howls, 1987) ile tanınan Truddi Chase, hastalık ve tedavi sürecini kağıda aktaran tek isim değil.
Konuyla ilgili Chase’in kitabının yanı sıra 2005 yılında Robert Oxnam’ın yazdığı Çatlamış Bir Zihin: Çoklu Kişilik Bozukluğuyla Hayatım (A Fractured Mind: My Life with Multiple Personality Disorder) ve 2012 yılında Kim Noble’ın yazdığı Hakkımda Her Şey: Birden Fazla Karakterle Bedenimi Paylaşarak Yaşamayı Nasıl Öğrendim? (All of Me: How I Learned to Live with the Many Personalities Sharing My Body) gibi çok sayıda otobiyografik kitap yayımlanmıştır.
Çoklu kişilik bozukluğuna sahip en bilinen isimse kuşkusuz hukuk sisteminde bir ilkin gerçekleştirilmesini sağlayan Billy Milligan’dır. 24 farklı kişiliğe sahip olan Milligan; tecavüz, çocuk kaçırma, silahlı ve ağır soygun da içeren bir suç geçmişine sahip olmasına rağmen beraat etmiş ve 36 yaşına kadar akıl hastanesinde kalmıştır. Alter kişiliklerinin işlediği suçlardan sorumlu tutulmayan Milligan’ın ismi, hastaneden çıktıktan sonra hiçbir suça karışmamıştır.
BONUS I
Kitapların yanı sıra dizilere ve filmlere de konu olan, ilham veren onlarca hayat.
- Yönetmenliğini Mustafa Altıoklar’ın yaptığı Beyza’nın Kadınları (2006)
- Zenne’nin yönetmenlerinin ikinci filmi Çekmeceler (2015)
- 2017 Oscar adaylarından, M. Night Shyamalan’ın yazdığı ve yönettiği Split (Parçalanmış, 2016)
- Chris Costner Sizemore’un terapistleri tarafından yazılan kitabın uyarlaması olan The Three Face of Eve (Eve’in 3 Hali, 1957)
- Alfred Hitchcock’un yönettiği Pyscho (Sapık, 1960)
- David Koepp’in yönetmenliğini yaptığı ve başrolünü Jhonny Depp’in üstlendiği Secret Window (Gizli Pencere, 2004)
- Bir David Fincher filmi olan Fight Club (Dövüş Kulübü, 1999)
ve onlarcası…