Aklını ve inancını kendi iç dünyasında ‘sohbet içine sokan’ insan gelişir, olgunlaşır, ‘insanlaşır’ ve özgürleşir. İnsanın ‘içindeki sohbete’ izin vermesi gelişen insan olmak için ön koşuldur. Bu iç sohbete izin veren aileden sağlıklı, sevecen, yaratıcı, özgür çocuklar yetişir. Bu tür sohbetlerin yer aldığı aileler ne kadar çoğalırsa o toplum o kadar insanca yaşanacak bir toplum haline gelir. Çünkü aklın süzgecinden geçmiş inançlardan kaynaklı değerler bu toplumun aile hayatının ve iş hayatının temellerini oluşturur.
Kültür robotu olarak değil, kendini keşfetmiş biri olarak yaşayın.
Gerçeği olduğu gibi konuşmak, gerçeğe saygı duymak ilişki hastalıklarının en büyük ilacıdır.
Kendi kalbine bakamayanın yaşamı bulanıktır; kendi yüreğine bakabilme cesareti gösterenler gönlünün muradını keşfedenlerdir. Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasında kaybolur; içeriye bakan uyanır, kendini keşfeder.
Kendi yaşamımızda kendimiz olarak var olmaya özen gösterelim, ama ‘bizcil bir ben’ olarak özen gösterelim.
Yalan söyleyince sadece başkasıyla olan ilişkimiz değil, kendimizle olan ilişkimizde de aksaklıklar, yaralanmalar olur. Yalan söyleyen insan ‘insan olma yolculuğunda’ kendi önüne engeller kor.
Sorumluluk duygusu gelişmemiş insanın özgürlük anlayışı anarşi kokar; özgürlük duygusu gelişmemiş insanın sorumluluk duygusu ise esaret!
Sevginin iki göstergeci vardır: emek ve zaman vermek. Peki, niçin insan sevdiğine emek ve zaman verir? Yani sevginin niyeti nedir? Sevginin niyeti geliştirmek ve sevdiğinin olabileceğinin en iyisi olmasına yardım etmektir. Dünyayı keşfetmesine izin verilen ve kendiyle dünya arasında anlamlı bir ilişki kurabilecek gücü olduğuna inanan çocuk, çocukluğunu doya doya yaşar. Olgun ve yetkin bir yetişkin olur. İşte böyle yetiştirilen çocuklar neşeli, şevkli, cana yakın, iyimser ve sakin insanlar olurlar.
Toplum, kentler, teknoloji, kurumlar, bizi çevreleyen her şey süratle değişiyor. Bu değişen dünyaya bizim uyum yapabilmemiz için bizim sürekli gelişim içinde olmamız gerekiyor. Biz istesek de istemesek de bizi kuşatan dünya değişecek. Temel soru şu: Değişen dünyaya uyum yapabilmek için gelişecek miyiz?
İyi şekilde yapmam gerektiğini seziyorum. Evrenin temel yapısının büyük bir biz olduğunu düşünüyorum. İnsanıyla, böceğiyle, hayvanıyla, ağacı ve otuyla o biz her şeyi kapsıyor. O biz sorunlar yaşadığı zaman benim de sorunlarım oluşuyor. Bunu hem içimde hissediyorum hem de aklımla anlıyorum. Ailemin, mahallemin, kentimin, ulusumun, coğrafyamın, dünyanın sorunlarından bağımsız bir yaşamım yok. Bu ülkenin erozyon sorunu, uzun vadede benim ve çocuklarımın da sorunu. Ailede şiddet sorunu, benim yaşamımın da sorunu. Kırlangıçların yuva yapmaları ve yavrularını beslemeleri, evet o da benim yaşamımın bir parçası. Buna ‘Biz Bilinci’ diyorum.