Parpali’de kahvaltı edin.
Harika bir Pazar kahvaltısı için Yalıkavak yolunda ilerleyip, Parpali tabelalarını takip edin. Hava biraz ılıksa yeşillik ortasında, etrafınızda otlayan tavuklarla birlikte temiz havada lezzetli bir sofra sizi bekliyor. Ama eğer hava serinse de, ahşap kulübe içinde sobanın karşısındaki masayı seçmekte fayda var. Eğer siz de sabahçılardansanız vakit kaybetmeden erken gidin. Kalabalık olmadan tadını çıkartın. Karadeniz kahvaltısı var burada. Sade, kararında ve lezzetli her şey. Demlik masaya geliyor; menemen, mıhlama, bal-kaymak baş tacı oluyor. Ekmeklerin taze taze sobada kızartılıp gelmesiyle de herkesin yüzleri gülmeye başlıyor.
Zeki Müren’in evini gezin.
Kumbahçe, Bodrum’un gizli güzelliklerinden. Zeki Müren‘in Bodrum’daki evi de, herhalde Kumbahçe mevkiinin en güzel yerinde. Eski Halikarnas’ın hemen yanında, maviliklere bakan bir bahçe; hemen kalenin arkasında. Evin mimarisi de tam bir Bodrum hikayesi; perdelerden, sedirlere, minik mutfağına kadar buram buram Ege kokuyor. Zeki Müren müzesi olarak, şu anda kişisel eşyalarının da bulunduğu evi 6 TL gibi cüzi bir rakama gezebilirsiniz. Her gün açık, sadece öğlenleri bir saat kapalı. Mobilyaları, plakları, ödülleri, kostümleri gibi pek çok şahsi eşyası sergileniyor. Evin içi de zaten tam bir zaman tüneli. Fonda çalan Zeki Müren şarkıları alıp götürüyor. Şimdilerde bahçeye bir arabasını da koymuşlar. Gidip görmeli.
La pasion’da Barselona’ya ışınlanın.
Loş ortamı, müzikleri ve tapasları ile tamamıyla farklı bir ülkeye ışınlanmak için doğru yerdesiniz. Hele bir de romantizmi ağır basan bir yer arıyorsanız tam merkezine geldiniz! Şömine başında yemek yiyip, şarap içmek herhalde kış mevsimi için herkesin favorilerindendir. Bu keyfe bir de lezzetli yemekler ve keyifli müzikler de eşlik edince bingo! Tapaslardan, manchego peyniri ve incirli chutney benim tavsiyem olsun. Deniz mahsullü paella ise kıvamı ve tadı çok yerinde olan bir paylaşımlık ve mutlaka denenmeli.
Pedesa Antik Kenti kalıntıların arasında dolaşın.
Konacık’ta Oasis alışveriş merkezinin arka taraflarında kalan bu antik kente doğru yürüyüşe çıkarak hem biraz yürüyüş yapmış olursunuz hem de Bodrum’u çok farklı bir noktadan, tepeden izleyebilirsiniz. Kalıntılar diğer antik kentler kadar tatmin edici olmasa da yolun sonundaki manzarayı görünce pişman olmayacaksınız.
Zai’de bir gün kendinize ayırın.
Zai bir cennet bahçesi bence. Modern kütüphane olarak ortaya çıkıyor ama kütüphane değil de günün herhangi bir saati gidip, kendinize hediye edebileceğiniz bir deneyim ya da arkadaşlarınızla paylaşabileceğiniz bir hayal. Asırlık zeytin ağaçları, heykelleri ve ufak göletler içerisinde modern bir mimari sonucu olan Zai, kapıdan girer girmez büyülüyor. Adeta kendinizi Alis Harikalar Diyarında hissediyorsunuz.
Kitap alıp okuyabilirsiniz. Kitap satın alabilirsiniz. Farklı workshop ve atölye çalışmalarına katılabilirsiniz. Self-servis kahvenizi veya şarabınızı alıp bahçenin bir köşesinde puf puf minderlere atabilirsiniz kendinizi. Belki bir söyleşiye denk gelirsiniz, belki bir kitap okuma akşamına, belki de piyano resitaline. Burada bu seçeneklerin hepsi mümkün. Bambaşka bir deneyim, bambaşka bir Bodrum için Zai’yi muhakkak ziyaret edin.
Avlu’da şarabınızı yudumlayın.
Tam havası şimdi… Barlar sokağında birkaç tur atıp, bir iki takı alıp, hafif serinlemiş havada şarap içmenin tam havası. Bodrum’un arka sokaklarının keşfinin tam havası.
Eski bir Bodrum evi olan Avlu’da da şarap içmenin, hatta havalar biraz daha soğuduğunda yanan şöminenin çıtırtısına eşlik etmenin de havası! Avlu, şu “cozy” diye tarif ettiğimiz yerlerden. Az ve öz yemek menüsü, göz doyuran yerli şarap menüsü hatta yemek-şarap eşleştirmesi ile de kalp doyuran yerlerden.
Bargilya’da bol domatesli güveçte karides yiyin.
Havalimanından önce son çıkış, son kaçış. Hani Bodrum’dan “geldiğin gibi dönememe” durumu var ya. O uçağa binene kadar hep bir bahane arama, bir de şuraya uğrayayım, şunu da yapayım ruh hali. Bargilya da havaalanına 10 dakika mesafede tam da böyle bir bahane noktası. Fakat gerçekten geri dönememe riski oluşturuyor. Dönmek istememe, hayatı sorgulama, ben ne yapıyorum, nereden geldim, niye gidiyorum ki diye sorgularken buluyorsunuz kendinizi. Ya da o her zamanki sohbeti açıyorsunuz: “Abi İstanbul’da yaşanmaz zaten.” Sessizlik var, isterseniz sadece balıkçı teknesinin motor sesi var. Eşsiz bir manzara var. Denizin üzerinde yemek keyfi var. Taptaze balık var. Harika karides güveç var. İçindeki domatesin lezzeti var, kokusu var. Şanslıysanız mutfakta anne elinden çıkmış taze midye dolmalar var. Yanında dostlar ve muhabbet de varsa saatlerinizi ayırabileceğiniz, hiç bitmesini istemeyeceğiniz akşamlar var burada. Rakının rakı, çayın harika eşlikçisi olduğu Bargilya, Bodrum’dan dönerken uğrak noktanız olabilir artık: Boğaziçi Mahallesi, 48670 Milas/Muğla
Etrim köyünde el dokuması halıların hikayelerini dinleyin.
Hayatımda bu kadar çok halı bir arada görmemiştim.. Renk renk, çeşit çeşit, yüzlerce halı! Kimisi yeni, kimisi 2. el, kimisi kız çocuklarına çeyiz için dokunmuş kıymetli desenler.. Asıl güzel olan da ne biliyor musunuz? Halıları açarken, hepsi için ayrı hikayelerin varlığı.. Ayrı bir dünyaymış gerçekten.. Çünkü el dokuması.. Hayaller, yaşanmışlıklar var her düğümde.. Orijinal ve kıymetli bir parça için, bu yaz yolunuz mutlaka buraya düşsün.
Dibeklihan’da kültür ve sanat etkinliklerine katılın. Tasarım ürünler satın alın.
Bodrum’dan enteresan bir durak daha. Dibeklihan sanat köyü. Galeriler, dükkanlar, kahvehane, restaurant, konserler.. Hepsi bir araya gelince işte bu sanat köyü ortaya çıkıyor. Bir de tüm bu saydıklarım Bodrum havası ve Bodrum güzelliği ile birleşince, gerisini siz düşünün.. Yolunuz Bodrum’a düşünce, muhakkak ziyaret ediniz.. Ufkunuzu açar!
Bitez sahilinde yürüyüş yapın.
Siz de yürüyüşü sevenlerdenseniz düz ayak sahili ile Bitez tam size göre. Hele de sabah erkenciyseniz, güneş kendini gösterdikten sonra doğru Bitez sahiline. Aktur’a doğru yürüyün, Bitez yalısının sabah uyanışına tanıklık edin, hatta bir de teknelere doğru yürüyün. Kedilerin miskinliklerini izleyin bu arada. Karnınız acıktıysa da hemen orada tostunuzu yiyip çayınızı içip kendinizi ödüllendirin.