Rustaveli
Tiflis’e geldiğimizde en dikkat çekici caddesinin ‘Rustaveli’ olduğunu biliyorduk. Eskiden ismi ‘Golovin Caddesi’ olan Rustaveli bugünkü adını, ünlü Gürcü şairi Şota Rustaveli’den alıyor.
Şehrin kalbi burada dönüyor diyebiliriz. Devlet daireleri, müzeler, klasik Rus mimarisindeki devasa binalar… Üstelik yer yer cafe, restaurant ve avm gibi yerel girişimlerin mevcut olduğu caddede karşıya geçmek sadece alt geçitlerle mümkün. Opera binası, parlemento binası, akademi, katedral 1,5 km uzunluğundaki bu cadde üzerinde yer alıyor.
Tavisuplebis Moedani
Rustaveli Caddesi, kendisi gibi birkaç caddeyle birlikte ‘Tavisuplebis Moedani’na açılıyor. Bu meydana geldiğimizi, Saint George’ın at üzerinde bir ejderhayı mızrağıyla öldürürken resmedildiği, kırk elli metrelik bir kaide üzerinde duran, altın rengindeki heykeli görünce anlayabiliriz. Meydandan aşağıya doğru inen sokakların hepsi ‘Kura Nehri’ne doğru gidiyor.
Nehir kenarında kurulan nefis antika pazarında, aradığınız birçok şeyi bulmak mümkün. Eski fotoğraf makineleri, kitaplar, çeşitli magnetler, plaklar, armalar, kostümler, resim tabloları… Ben Tiflis’in ünlü içkisi Chacha’yı içerken kullanılacak küçük shot bardaklarından ve meşhur hinkal (Tiflis mantısı) desenli çorap ve birkaç magnet aldım.
ChaCha ve Şarap
İlk duyduğunuzda kulağa bir dans türü gibi gelen ChaCha aslında Gürcistan’ın yerel içkisi. Bir votka türü olduğu halde, tadı da içimi de tekilayı andırıyor. Aslen üzüm posasından yapılıyor. Yapımında şarap yapımından kalan üzümler kullanılıyor. Bu üretim şekli ile ChaCha brendi kategorisinde olsa da, üzüm votkası adını almasını sağlamıştır.
Dünya şarap literatüründe yarı tatlı kırmızı şaraplar ile bir hayli iddialı olan Gürcistan’ın 521 üzüm çeşidi var ve Gürcistan, bu konuda kendini kanıtlamış durumda. Saperavi, Alexandrouli ve Mujuretuli cinsi üzümler ile yapılan kırmızı şaraplar yoğun talep görüyor. Biz 8000 Vintage adlı dünya tatlısı çalışanlara sahip bir yere gittik şarap tadımına. Gittiğinizde uğrarsanız asla pişman olmazsınız. Üstelik sevdiklerinize de birer şarap hediye edebilirsiniz.
Kartlis Deda
Meşhur anaların anası ‘Kartlis Deda’dan da bahsedelim. Gürcistan anaerkil bir toplum olduğu için simgeleri de genel olarak kadınlardan oluşuyor. Yanına gittiğimizde kendimizi küçücük hissettiğimiz bu dev heykelde olduğu gibi…
Gürcistan’ın dostu olanı kadehle, düşmanlarını ise kılıcıyla karşılıyor. Bu heykel Tiflis’in en yüksek tepesi üzerine yapılmış. Heykelin yanına Funicular –teleferik- ile gitmek mümkün ama biz yürüyerek gitmiştik. Yukarı çıktığınızda ilk olarak dünyanın 2. büyük botanik bahçesini görebilirsiniz ve gerçekten görülmeye değer bir manzarası var. Benden tavsiye, yanınıza bir şişe şarap alıp manzaranın keyfini çıkarın.
Georgian National Museum
Öğrenci kartı göstererek 1 lariye (yaklaşık 2 TL) giriş yaptık. Büyük ve güzel bir müze. 2 saat kadar vakit ayırmanız gerekir en az. Bizim süremiz kısıtlı olduğu için çok detaylı gezemedik. Kronolojik olarak sergilenen kafatasları bölümü çok çarpıcıydı. Müzenin birden fazla kısmı var. Arkeoloji kısmı, ilk insanlar ve fosiller, Sovyet Rusya istilası… Kısacası keyifle vakit geçirebileceğiniz bir müze.
Sameba Katedrali
Tiflis’in en görkemli katedrali. Şehrin her yerinden görmeniz mümkün. Ziyaret etmeniz gereken yerlerin başında gelmeli kesinlikle. Sameba Katedrali, 1995 yılında Gürcü dirilişinin, birliğinin ve ölümsüzlüğünün sembolü olarak yapılmaya başlanmış. Üstelik kentte onca yoksulluk ve onca kilise varken. Devasa bir bahçenin ortasına kurulmuş, 15 bin kişi alabilen bina 84 metre yüksekliğinde.
Burası M.Ö. 5. yüzyılda, hiç yerleşimi olmayan ormanlarla kaplı bir yermiş. Vahtang Gorgasal adlı kral, Tiflis ormanlarına ava çıkarken amansızca uçan bir sülün görmüş. Elindeki atmacayı salmış ve sülüne doğru yönlendirmiş. Aradan epey zaman geçmesine rağmen ne sülün ortaya çıkmış ne de atmaca. Kral, uzun uğraşlar sonucu atmacayı ve sülünü sıcak bir suya düşmüş olarak bulmuş. O vakitten sonra bulunduğu yeri çok beğenmiş ve oranın kentleşmesini istemiş.
İşte, şimdiki Tiflis’in oluşumu bu şekilde gerçekleşmiş.
Kikliko, Fabrika, Ethno
Kahvaltı için tavsiye edebileceğim dünya tatlısı bir yer, kesinlikle Kikliko. Sevimli ve şirin küçük bir cafe kendisi. Açık ve kapalı oturma alanı var. Süper cana yakın ve yardımsever personellere sahipler.
Akşamüstü arkadaşlarınızla bira ve atıştırmalık eşliğinde sohbet etmek istiyorsanız aradığınız mekan Fabrika. Aslında burası bir hostel, ama biz restoran kısmında bir şeyler yemeyi tercih ettik. Dekorasyonuna ise bayıldık. Telefonunuzun galerisini canlandıracak bir yer.
Akşam yemeği için çok şık bir restoran söylüyorum sizlere. Üstelik Kafkas müziklerinden ve danslarından da hoşlanıyorsanız Ethno’ya gitmeyi unutmayın. Fiyatları da çok uygun. Müzik ve dans eşliğinde yemek yeme şansı yakalıyorsunuz.
Gallery 27
Yine fotoğraf galerinizi şenlendirecek bir yer: Gallery 27.
Burası 19. yüzyılın eski ahşap, renkli, iki katlı bir evi. Daha önce Yahudi topluluğuna ait olduğu söyleniyor. Şimdiye kadar bir konut binası olarak kalmış. Bu evin en önemli özelliği ise, parlak renkli Viktorya tarzı vitray pencereleriyle merdivenler ve kısmen balkonu diyebiliriz. Sokaktan neredeyse görünmüyor, ancak içeriye girdiğinizde dantel oymalara ve büyük bir balkona hayran olmamanız mümkün değil.
Yerel Yemekler
Imeruli Khachapuri: Gürcistan’da neredeyse her restoranda bulabileceğiniz bir çeşit peynirli ekmek. Genelde pizza gibi yuvarlak oluyor ancak peynir ekmeğin içinde bulunuyor.
Kikliko: Bizde de yaygın olarak kahvaltılarda yapılan yumurtalı ekmeğin adı aslında.
Khinkali: Gürcülerin mantısı olarak niteleyebiliriz ancak bizimkinden çok daha irisini düşünün. Birçok çeşidi olmakla birlikte mantarlısı, etlisi meşhur.
Ojakhuri: Et, soğan, sarımsak ve patates ile genelde güveçte pişirilen lezzetli bir yemek.
Sulguni: Anavatanı Gürcistan’ın Samegrelo bölgesi olan bir peynirdir. Doku olarak mozarella peynirine benzetebiliriz. Genellikle khachapuri ve farklı mezelerin yapımında kullanılıyor ama tek başına aperitif olarak da tüketilebiliyor.
Rezo Gabriadze Kukla Tiyatrosu ve Saat Kulesi
Tiflis Old Town bölgesinin tam merkezinde bulunan ihtişamlı bir tiyatro. Mimari gerçekten etkileyici. Yanı başında duran asimetrik saat kulesinde ise saat başı değişik figürde çanlar çalıyor. Ayrıca Saat kulesinde saat başı açılan minik pencerede ise kız ve erkeğin tanışması, evlilikleri, çocuklarının doğumu ve cenazeyi simgeleyen minik kuklalar ile yaşam döngüsü sergileniyor.