Oscar Wilde, James Joyce, U2, The Cranberries, Hozier, Damien Rice, Cillian Murphy, Saoirse Ronan… Edebiyat, müzik veya sinema tarihine ismini yazdırmış bu ünlü isimlerin ortak noktası, İrlandalı olmak.
Bu yazımda size, nüfusu 5 milyona yaklaşan Dublin’den bahsedeceğim. Ormanlar ve sularla çevrili İrlanda’nın başkenti Dublin’de görmeniz gereken yerler:

Dublin Kalesi
İrlanda’nın en büyük şehri olan Dublin’in nüfusu şu anda 1 milyon 42 bin. Ülkemizin şehirleriyle kıyaslayacak olursak, Dublin neredeyse Kayseri’yle aynı nüfusa sahip.
Şehrin merkezinde, en büyük caddelerinden biri olan Dame Street’de bulunan Dublin Kalesi, 1922 yılına kadar Büyük Britanya’nın yönetim merkezi olarak kullanılmıştır. Yapının büyük bir bölümü, 18. yüzyılda inşa edilmiştir.


St. Patrick Katedrali
St. Patrick Katedrali’nden bahsetmeden önce, St. Patrick Günü’ne değinmekte fayda var. Her yıl 17 Mart’da kutlanan St. Patrick Günü, adını İrlanda’nın koruyucu azizlerinden biri olan Aziz Patrick’den alıyor. Her 17 Mart’da ülkenin pek çok yerinde ve dünyanın pek çok şehrinde yeşil renkte, yonca simgeli kıyafetler giymiş insanlar görebilirsiniz.
St. Patrick Katedrali ise, İrlanda’nın en büyük kilisesidir. Roma Katolik Kilisesi olarak 1191’de inşa edilen yapı, 1870’de İrlanda’ya tahsis edilmiştir. Aziz Patrick’in, insanları burada vaftiz ettiği iddia edilmektedir. Katedralin bir başka güzelliği ise, edebiyat alanında. Gulliver’in Gezileri’nin yazarının katedralin baş rahiplerinden Jonathan Swift olduğunu biliyor muydunuz?


Phoenix Park
Avrupa’nın en büyük şehir parklarından biri olan Phoenix Park, yeşilliğiyle ve görkemiyle ziyaretçilerinde hayranlık uyandırıyor.
Bin 750 hektara sahip olan bu parkın içinde Dublin Hayvanat Bahçesi, İrlanda Cumhurbaşkanlığı binaları, Amerika Büyükelçisi’nin ofisi ve 62 metre yüksekliğindeki Wellington Anıtı da bulunuyor. Bu park ayrıca geyiklere de 17. yüzyıldan beri ev sahipliği yapıyor.


St. Stephen’s Green Park
Başkent Dublin’de bulunan bir başka park ise, şehrin tam göbeğinde bulunan St. Stephen’s Green Parkı. Dikdörtgen şeklindeki bu park, William Sheppard tarafından tasarlanmıştır. Parkta birçok anıt ve yapı bulunmaktadır. Onlardan biri olan ve parkın bir girişinde yer alan Fusiliers Arch (Piyadeler Kemeri), İkinci Boer Savaşı’nda hayatını kaybeden Dublin Kraliyet Piyadeleri anısına yapılmıştır.


Trinity College Dublin
Dünyanın en iyi üniversitelerinden biri olan ve Oscar Wilde, Jonathan Swift ve Samuel Beckett gibi ünlü yazar ve düşünürlerin öğrenim gördüğü Trinity College, 1592 yılında kurulmuştur.
Hemen hemen herkesin bildiği o meşhur kütüphane (Old Library) de bu okulun bünyesinde bulunmaktadır. Okulun en çok turist çeken bu bölümü, Armagh Başpiskoposu James Ussher’in okula kendi kütüphanesinden bağışladığı binlerce kitaplardan ve değerli el yazmalarından oluşuyor.


Guinness Storehouse
Guinness’i gördükten sonra, konunun ne olduğunu söylemeye gerek yok herhalde :). Dublin’in St. James Gate semtinde, 1759 yılından beri üretilen Guinness’in tarihini anlatan Guinness Storehouse turistlerin en uğrak noktalarından biri. Açıldığı 2000 yılından bu yana 20 milyondan fazla ziyaretçi alan bu mekan, Guinness bardağı şeklinde ve 7 kat olarak tasarlanmıştır.


Temple Bar
Dublin’de gece hayatı denildiği zaman akla ilk gelen yer Temple Bar’dır. Şehrin popüler ve turistler tarafından en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olan Temple Bar’da sabahın ilk ışıklarına kadar eğlenebilirsiniz.
Ülke dışında da oldukça bilinen bir mekan olan Temple Bar, kadın ve erkeklerin bekarlığa veda partileri ile de tanınıyor. Bu kadar hareketli ve turist çeken bir yer olduğu için, şehrin yerel halkı tarafından pek tercih edilmiyor.


Grafton Caddesi
Dublin’in tam merkezindeki Grafton Caddesi, bilmeyenlere, İstiklal Caddesi’nin Dublin versiyonu olarak anlatılabilir. Uzunluğu 500 metre olan bu cadde boyunca birçok alışveriş merkezi, dükkan, banka ve eczane gibi yerler bulunuyor. Cadde üzerinde birçok sokak çalgıcısı performans sergiliyor. Hatta 2006 yapımı Once filminde rol alan Glen Hansard da Grafton Caddesi’nde şarkı söylüyordu.


Liffey Nehri
Başkentin ortasından geçen 125 kilometre uzunluğundaki Liffey Nehri, Kuzey yakası ve Güney yakası olarak şehri ikiye ayırmaktadır. Bazıları, Kuzey yakasını işçi ve Güney yakasını yüksek sınıf olarak görmektedir. Birçok köprüyü üzerinde barındıran Liffey Nehri’nde bir tane köprü diğerlerinden daha farklıdır: Şehrin sembollerinden biri olan, arp şeklinde inşa edilmiş Samuel Beckett Köprüsü.


Ha’penny Köprüsü
Liffey Nehri’nin üzerinde bulunan, 1816 yılında William Walsh tarafından inşa edilen Ha’penny Köprüsü, 2000 yılına kadar nehir üzerindeki tek yaya köprüsüydü. Nehirden 3 metre yükseklikte bulunan, 43 metre uzunluğundaki bu köprü, turistlerin uğrak yerlerinden biridir. Her gün yaklaşık 30 bin kişinin kullandığı köprü, zaman içinde güvenliği de sağlamak amacıyla, birçok restorasyondan ve güçlendirmeden geçmiştir.
