8 Aralık 2022

10 Maddede Grande Rue de Pera, Cadde-i Kebir ya da İstiklal Caddesi

Muhammet Tütünen

~7dk

Grande Rue de Pera

Osmanlı döneminde İstiklal Caddesi’nin, orada yaşayan Avrupalılar ve Levantenler* tarafından kullanılan eski isimlerinden biri, Grande Rue de Pera.

Kentlerin kalbi var ise; şüphesiz İstanbul’un kalbi İstiklal Caddesi’dir. Binlerce yıllık bir mazinin merkezinde bulunan bu cadde, şairlerin şiirlerine konu, yazarların hikayelerine mekan olmuş; onlarca milletten insanı ağırlamış, yüzlerce yıl boyunca birçok medeniyetin kültüründen bir parça barındırmıştır.

İstiklal Caddesi günümüzde yerli ve yabancı turistlerin İstanbul’a geldikleri zaman ziyaret ettiği başlıca mekanlardandır. Bünyesinde lokal ve global onlarca markayı, farklı kültürlere sahip tarihi eserleri barındırır. Ayrıca muhteşem lezzetli yiyecekler bulabileceğiniz mekanlara, unutulmaz sokak lezzetlerine ve inanılmaz bir atmosfere sahiptir.

*Türkiye Levantenleri: Özellikle Tanzimat sonrası ticaretle uğraşmak maksadıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun kıyı şehirlerine, başta Fransız ve İtalyanlar olmak üzere, yerleşen Avrupalıların soyundan gelip günümüzde de Türkiye’de yaşayanları ifade eder.


Tarihi

Caddenin ilk şekillenmesi Bizans dönemine rastlamaktadır. Bizans döneminde Galata surlarla çevriliydi. Surlarla çevrili olan bu bölgede, Cenova kolonisi olduğu gibi Latin toplulukları da burada yaşıyordu. Haliç’in bu yakasına ‘karşı yaka’ anlamına gelen ‘Pera’ deniyordu. Haliç ve Boğaziçi arasında bulunan Galata bölgesinin en yüksek noktasını teğet geçen yerde Beyoğlu Platosu bulunmaktaydı. Bu tepede av alanları, koruluk, mezarlık ve bağlar yer alıyordu. Sur kapısının ilerisine doğru çıkılınca bugünkü Tünel Meydanı’na varılıyordu. Burada az sayıda ev bulunuyordu.

istiklal caddesi

Bizans döneminde Galata oldukça canlıydı. Kentin Osmanlı’nın eline geçmesi, verilen güvencelerle birlikte canlılığın ve ticari gelişimin artmasını sağladı. Latinler dışarı doğru taşarak hem Haliç’e hem de Boğaz’a yerleşti. Beyoğlu Platosu yavaş yavaş değerlenmeye başladı. Zaman içinde Galata ve Pera’nın ticari önemi arttı. Venedik kolonileri, Hollandalılar, İngilizler, Fransızlar ve İtalyanlar buraya yerleşti. 16. yüzyılda bölgenin atmosferi belirginleşmeye başladı.

Veba Salgını

Bölgenin ilk şekillenme adımlarına ek olarak, Fransız Sefaretinin veba salgını ile Pera bağlarının içinde Fransız Sarayı’nı yani Fransız Elçilik Binası’nı inşa etmesi ve İngilizlerin Haliç’e bakan kesimde İngiliz Sarayı’nı inşa etmesi bölgeyi daha da şekillendirmeye başladı.

Müslümanların bölgedeki varlığı 1491 yılında II. Bayezid’in İskender Paşa’ya bir arazi vermesi ve Paşa’nın bu arazide Mevlevi tekkesi kurmasına dayanmaktadır. Günümüzde bu tekke ‘Galata Mevlevihane’si’ olarak bilinmektedir. Yani, 15. yüzyılın sonundan itibaren bölgedeki Müslüman nüfusu artmaya başlamıştır. Fakat genel olarak bu dönemde bölgeye gayrimüslimler yerleşmiş, kendi yaşam tarzlarını ve kültürlerini getirmişlerdir. Yine bu dönemde Osmanlı’da ismi ‘Cadde-i Kebir’ olan İstiklal Caddesi, hafif hafif zanaat ve alışveriş merkezi halini almıştır.

17. ve 18. Yüzyıl

17. yüzyıla gelindiğinde, cadde Galata Kulesi yakınlarından Galata Sarayı kışla mektebine kadar uzanıyordu. 18. yüzyılda ise, Beyoğlu ‘Grand Rue de Pera’ ekseninde genişlemeye devam etti. Bu dönemde Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu genişletildi, Sent Antuan Bazilikası ve Santa Maria Draperis Kilisesi inşa edildi.

istiklal caddesi

Bir Sayfiye (Yazlık Yer) Olarak Grand Rue de Pera

19. yüzyılın başlarında Beyoğlu bir çeşit sayfiye yeri ve Galata’nın banliyösü tadındaydı. Caddenin tam anlamıyla şekillenmesi 19. yüzyılın ikinci yarısını buldu. Bu dönemde Osmanlı aydınları, zenginleri ve genç soyluları Avrupa yaşam tarzlarına ayak uydurdu. Aynı zamanda konuk Avrupalılar ve Levantenler ‘Grand Rue de Pera’da eğlenme ve dinlenme yerleri, lüks ve şık binalar inşa etti. Abdülaziz döneminde Paris’teki ‘La Belle Epoque’ yaşam tarzı burada da somutlaştı. Atlı tramvaylar, Tünel ve elektrik bu dönemde var oldu. Tüm bu gelişmeler Tünel – Taksim eksenini daha da geliştirdi.

Ve 20. Yüzyıl…

Cumhuriyet’in ilanı ile İstiklal Caddesi ismini alan cadde, bu dönemde altın çağını yaşadı. Otelleri, pastaneleri, kafeleri, lokantaları, sinemaları, tiyatroları ve görkemli yaşam tarzıyla muhteşem zamanlar yaşadı.

1917 Ekim Devrimi ile ülkeye gelen Beyaz Rusların kültürü de eklenince olağanüstü bir dönem daha başladı. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde pek çok dilin konuşulduğu ve farklı milletlerden insanın yaşadığı bir yer oldu.

Günümüze kadar uygulanan Türkleştirme ve vergi politikaları, bölgedeki farklı milletlerin göç etmesi ile sonuçlandı. Tüm bu olaylar İstiklal Caddesi’nin fakirleşmesine ve köhneleşmesine neden oldu.

1950’lerde yaşanan büyük şehirlere göçlerden İstanbul da nasibini aldı. 60’lı, 70’li, 80’li ve hatta 90’lı yıllarda İstiklal Caddesi ruhunu kaybetti. 90’lı yılların başlarında yapılan restorasyonlar ve temizlikler İstiklal Caddesi’ni tekrardan ayağa kaldırdı.

istiklal caddesi

İstanbul’a kar yağıyordu
Haliç, yüklendiği Galata’ya gebeyken
sıtmalı bir martının kanadında Eyüp hazretleri
kar bana yağıyordu

Fena yağmurlarda ıslanmış iki su sersemiyiz şuuumuz vukuumuzdan beter şahit bak Galata Kulesi

ben kara çocuğuydum oysa ne anlardım yakamozdan

ne bilirdim denizi, maviyi, Haliç’i

kapılıp lodosuna topraklarımdan kopup

denizin ve teninin tuzuyla sıvandım

ben yalnız sana değil koca bir şehre aldandım

Kapak Fotoğrafı

Bu içeriği beğendiniz mi? Bunun gibi daha fazla içerik üretebilmemiz için bize Patreon´da destek olun. 🙂
10layn.com Patreon button
Muhammet Tütünen

Muhammet Tütünen

Tüm yazıları

E-bültenimize kaydolun.