Kısaca Stendhal Sendromu
Stendhal Sendromu, kişinin bir sanat eserinin ihtişamı ve güzelliği karşısında kendinden geçme hali olarak tanımlanabilir.
Sanat zehirlenmesi veya hiperkültüremi olarak da bilinen sendrom ismini, Stendhal mahlasıyla tanınan 19. yüzyıl realist yazarlarından Marie-Henri Beyle’den almıştır.
Belirtileri
Stendhal Sendromu çarpıntı, baş dönmesi, şaşkınlık, baygınlık ve hatta halüsinasyon görmeye sebep olabilen psikosomatik bir rahatsızlıktır.
Tarihçesi
Stendhal 1817 yılında Niccolo Machiavelli, Michelangelo ve Galileo Galilei’nin mezarlarının bulunduğu Santa Croce Bazilikası’nı ziyaret etmek için Floransa’ya gitmiştir.
Bazilikayı gezerken heyecan, tedirginlik, kalp çarpıntısı ve halsizlik gibi rahatsızlıklar hisseden yazar, hislerini şu şekilde tasvir etmiştir;
‘Floransa’da olmaktan, o muhteşem insanların mezarında dolaşmaktan dolayı kendimden geçmiştim. Bu yüce güzelliğin düşüncesi beni avuçları içine almıştı. Bir an ilahi hislere gömüldüm. O an her şey ruhuma sahicilikle hitap etmeye başladı. Ah, keşke unutabilsem. Kalbim hızla atmaya başlamıştı. Hayat gözlerimin önünden çekilmişti. Yürürken yere yuvarlanıp gitmekten korktum.’
Sendrom ismini Stendhal’den almışsa da ondan önce birçok kişinin, özellikle Floransa’da, benzer semptomları gösterdiği bilinmektedir. Bu yüzden bazı kaynaklarda sendromun ismi, Floransa Sendromu olarak da geçmektedir.
1989 yılında Floransa’da bulunan Santa Maria Nuova Hastanesi, şehirdeki müze ve galerilerden ambulansla hastaneye getirilen 100’ün üzerinde acil vakanın kaydını yayımlamıştır. Kayıtlarda bildirilen semptomlardan bazıları baş dönmesi, kalp çarpıntısı, kimlik kaybı, oryantasyon bozukluğu ve halüsinasyondur.
Bu gözlemlerin ardından psikiyatrist Graziella Magherini, bu durumu psikiyatrik bir bozukluk olarak tanımlamıştır.
2005 yılında Brezilyalı beyin cerrahı Edson Amancio, yayımladığı bir makalede F. Dostoyevski’nin Basle’deki müzeye yaptığı bir ziyarette Hans Holbein’in başyapıtını incelerken benzer semptomları yaşadığına dair kanıtlar öne sürmüştür.
2010 yılında Dr. Iain Bamforth Marcel Proust, Sigmund Freud ve Carl Gustav Jung’un da benzer semptomlar gösterdiğini ileri sürmüştür.
Stendhal Sendromu, 2017 yılında yayımlanan bir başka makalede, sanatsal veya tarihi eserlere maruz kalmanın neden olduğu nadir görülen bir psikiyatrik durum olarak tanımlanmıştır.
Bugün Stendhal Sendromunun varlığı birçok uzman tarafından kabul edilse de, bu semptomların yoğun turistik programları takip eden turistlerin fiziksel yorgunluğunun bir sonucu olduğunu düşünenler de bulunmaktadır.
BONUS
1996 yılında Dario Argento, Stendhal Sendromuna sahip bir katilin hikayesini konu alan aynı isimli bir film çekmiştir.