BİTMEYEN PROBLEMLER
Hayatımızın her anında küçük ya da büyük bir sürü problemle karşı karşıya kalıyoruz. Bazen öyle anlar geliyor ki; işin içinden çıkamıyoruz. Bazen de kolaylıkla baş edebileceğimiz bir şeyin üstesinden gelmek yerine oturup kendiliğinden çözülmesini bekliyoruz. İçinde bulunduğumuz modern dünyanın etkisiyle de her an bir problem bombardımanı altındayız. Peki, yok mu bunun bir yolu? Günümüze kadar birçok matematikçi, istatistikçi, vs. problem çözmenin prensipleri üzerine araştırmalar yapmışlar. Ben de bunlardan en önemlilerini sizler için bu yazımda sıraladım ve gerekli bilgileri verdim.
Hadi çözelim şu işi:
POLYA’NIN PROBLEM ÇÖZME BASAMAKLARI
George Polya, sonraki akademik ve eğitici metinler üzerinde güçlü bir etkiye sahip olan dört problem çözme evresini sıraladı:
- Problemi anlamak ve neye ihtiyaç olduğunu açıkça görmek,
- Çözüm fikrine ulaşmak, bir plan yapmak için çeşitli ögelerin birbiriyle nasıl bağlı olduğunu ve bilinmeyenin mevcut veri ile bağlantısını görmek,
- Planı gerçekleştirmek,
- Tamamlanmış çözüme geri dönüp incelemek ve tartışmak.
PARETO PRENSİBİ
İtalyan bir ekonomist olan Vilfredo Pareto, 19. yüzyılda İtalya’da servetin dağılımını incelemekteydi. Verilerini topladığında servetin yaklaşık %80’inin nüfusun sadece %20’si tarafından kontrol edildiğini keşfetti.
80/20 kuralı olarak da adlandırılan bu kural, problemin %80’lik kısmına %20’lik aktivitenin neden olması ve bu önemli %20’lik payın üzerine yoğunlaşılması gerektiğini söylemektedir.
AKIŞ DİYAGRAMI
Sorunun ne zaman başladığı ve başladıktan sonra ne zaman gerçekleştiği sorularına cevap bulmamız gerekir. Verdiğimiz cevaplardan yol çıkarak problemin değişime mi, yoksa yeni bir uygulamanın başlatılmasına mı bağlı olduğunu belirlemeye yardımcı olur. Böylece bize daha farklı bir perspektif sunar.
SEBEP-SONUÇ DİYAGRAMI
Belirli bir problemin olası nedenlerini tanımlamaya, düzenlemeye ve göstermeye yardımcı olur. Bu diyagramlar ile süreçteki her adım için veya her problem için genel sebeplerden yola çıkarak en ufak detaya inilir ve sebebin ortaya çıkarılması için temel bilginin ortaya konmasına olanak verir. Dikkat edilmesi gereken mesele problem üzerindeki tüm sebepleri mümkün olduğunca göz önünde bulundurmaktır. Balık kılçığı ya da Ishikawa diyagramlar olarak da adlandırılır.
BEYİN FIRTINASI
Çok bilindik bir kavram olsa da hayatımızda pek kullanmadığımız ama işimize çok yarayacak bir eylem. Özel bir grup oturumu ile değerlendirme ve geliştirme için bir soruna çok sayıda olası çözüm bulma tekniğidir. Bir grup insanın etkileyici bir biçimde düşünerek fikir üretmesine tekabül eder. Her üyenin söylediği öneriler bir başka üyede çağırışım yapar.
TRIZ* (Yaratıcı Problem Çözme Teknikleri) METADOLOJİSİ
*TRIZ = Theory of intentive problem solving
Altshuller’e göre bilim insanlarının çoğunlukla karşılaştığı problem çelişkilerdir. Çelişkiyi şöyle tanımlamıştır: ‘Bir sistemin bir niteliğinin ilerletilmesi ya da değerinin artırılması için yapılan bir girişimin, bir diğer sistem niteliğinin değerini düşürmesidir.’
TRIZ metodolojisinde çözüm, çelişkileri ortaya çıkaran tasarımsal güçlükleri ortadan kaldırabilecek sistemler oluşturmaktır. En basit anlatımla, geliştirilen bir özelliğin sonucunda bir başka özelliğin işlevselliğinde olumsuz değişimlerin meydana gelmesi çelişkidir. TRIZ, bu çelişkinin geçmiş deneyimlerde farklı yollardan çözüme ulaştığı kombinasyonları inceleyerek buluşçuya veya karar vericiye düşünce sistematiği sunan bir yöntemdir.
SİNEKTİK TEKNİĞİ
Bu teknik ilk kez W. J. Gordon ve meslektaşları tarafından endüstri örgütlerindeki problemlere değişik çözümler bulmak için geliştirilmiştir. Kelime olarak ’sinektik’, zıt unsurları birlikte yazma anlamına gelen Yunanca ‘synecticos’ kelimesinden gelmektedir. Farklı olan, birbiriyle ilgisiz görülen parçalar arasında bağlantı kurmak olarak tanımlanmaktadır. Bize alakasız gibi görünen şeyler kim bilir belki de problemimizin çözümünün bir parçasıdır.
KÜÇÜK BİR HATIRLATMA
Problem çözme teknikleri adlı konumuzun ucu bucağı yok ve sadece bu yazılanlarla sınırlı değil. Bu konu üzerine eğitimler verilmektedir. Bu yazımızda sadece küçük bilgiler vererek geçmemizdeki amaç, sizin içinizdeki merak ateşini alevlendirip kendi araştırmalarınızla daha iyi ve kalıcı bir şekilde öğrenmenize yardımcı olmaktır. Umarım bu okuduklarınızdan sonra teknikler hakkında daha çok bilgi öğrenmek ister ve araştırıp onlar kendi hayatınızda uygulamaya koymaya çalışırsınız.
BONUS KURAL: %37 KURALI
Bu kural, bir problem çözme tekniği olmasa da, bu süreçte ve hatta çok farklı alanlarda işinize yarayabilir. Bu sebeple paylaşmak istedim.
Bir çözümü, satın alacağınız evi ya da ilerde evleneceğiniz eşinizi aramak ömür boyu sürebilir. Ancak, siz bir karar verdiğinizde son bulur. En iyisini aramak için çabalar dururuz. Hep ya daha iyisi varsa diye sürekli araştırırız ve kabul etmeyiz.
Peki, bu durum ne zaman son bulmalı? Ya en iyisi elimizdeyken biz hala arıyorsak ya da mükemmeli olsun derken kötüsüne kalırsak… İhtimaller böyle sürer gider. Bizim bir yerde durmamız gerektiği ise kesindir.
Matematikçiler bu durma noktasını %37 olarak belirlemiş. Örneğin; 100 kişiden birini seçeceksiniz. 37. kişiden ilerisine gitmeyin. Muhtemelen aradığınız o kişi, ilk 37 kişinin içinde. Bu konuyu da ayrıca araştırmanızı istiyorum.