Tarot kelimesi kökeni hakkında birçok ezoterik teori vardır. Bir kesim, Eski Mısır deyimlerinden, kraliyet yolu anlamına gelen Ta-Rash sözcüğünden türediğini savunurken; kartların kabala ile ilişkili olduğunu savunanlar, Eski Ahit’in ilk beş kitabının İbranice adı olan Tevrat’a benzediğine dikkat çeker. Diğer bir kesim ise, Latince tekerlek anlamına gelen rota kelimesinden türediğini savunur.
İlk tarot kartları, 1440’lı yıllarda, Rönesans döneminde Kuzey İtalya’da görülmüştür. O zamanlar Tarocchi adıyla bilinen deste, soylular arasında bir kart oyunu olarak kullanılmıştır. 1781 yılından sonra ise, şu an bildiğimiz amacına yönelik kullanılmaya başlanmıştır.
Tarot destesi, 22 büyük arkana ve 56 küçük arkana olmak üzere 78 karttan oluşur.
Her kartın kendine özgü bir anlamı vardır. Ancak kartlar, açılımlarında, sağlarındaki ve sollarındaki karta bağlı olarak anlam değişikliğine uğrarlar.
Tarot okuyuculuğu yapabilmek için kartların anlamlarını bilmek yeterli değildir. Bir tarot okuyucusu, kartların özel anlamlarını, diğer kartlarla birlikte oluşan anlamlarını çok iyi bilir ve bunu hisleriyle ve sezgileriyle destekleyerek açılımlar yapar.
Tarot, çoğu insanın bildiğinin aksine bir fal değil, bilinçaltını anlamayı ve anlamlandırmayı sağlamaya yarayan bir araçtır. Öyle ki, analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung, sezgisel metot adını verdiği tekniğin, tarot kartlarıyla kullanılabileceğini düşünmüştür.
Tarot, sanıldığının aksine gelecekten haber vermez. Geçmişi ve bugünü anlatır. Gelecekle ilgili olası senaryoları ve sonuçlarını öngörerek danışmanın danışana yol göstermesini sağlar.
Tarot sadece gelecekle ilgili olası senaryoları anlamak için değil, aynı zamanda meditasyon yapma ve yaratıcı yazarlık için ve kimi zaman, bazı psikologlar tarafından, hastanın ruh halinin tespit edilmesinde kullanılmaktadır.
Günümüzde en yaygın olarak kullanılan deste, Pamela Colman Smith’in 1909 yılında resimlediği Rider – Waite destesidir. Kartların sağ alt köşesinde p, c ve s harfinden oluşan bir imzanın yer alma sebebi budur. Pamela Colman Smith, kartları resimlediği dönemde yaptığı bu işten ne bir takdir görmüş, ne de para kazanabilmiştir.
Tarot kartlarıyla ilgili iki yaygın söylenti vardır.
İlki, kartlarının satın alınmaması, biri tarafından hediye verilmesi gerektiğinin düşünülmesidir. Bu yanlış bir düşüncedir. Burada amaçlanan tarotun ticarileştirilmesini önlemektir.
Diğer bir doğru olmayan söylenti ise; okuyuculuğunu bırakacak kişi, kartlara kendi enerjisi yüklendiği için kartlarını başkalarına vermemeli, yakmalıdır. Eğer yakmazsa, kartlar kart sahibini lanetleyecektir.
Marie Anne Lenormand ile Jean Baptiste Bernadotte’nin gizemli seansı
İsveç’in ilk Fransız kökenli kralı olan Bernadotte, Lenormand’ın çok iyi bir okuyucu olduğunu öğrendikten sonra, onu denemek için kendini bir iş adamı olarak tanıtır ve yaptığı bir iş anlaşmasının sonucunu öğrenmek istediğini söyleyerek Lenormand’a gider. O zamanlar Bernadotte Napoleon’un önemli mareşallerinden biridir.
Seans başlar. İlk seçtiği kılıç şövalyesi kartını gören Lenormand, onun bir iş adamı değil, yüksek mertebeli bir ordu mensubu olduğunu söyler. İkinci karttan sonra ayrıca kral olan biriyle de bağlantısı olduğunu ekler. Üçüncü kart olan kılıç kralını açtığında ise, onun da bir gün kral olacağını söyler. Dördüncü ölüm kartını açtığında, Bernadotte çok huzursuz olur ve seansı bitirir. Sonuç olarak 1814’de Napoleon’un tahttan indirilmesinin ardından 1818 yılında Bernadotte krallık tacı giyerek İsveç kralı olur.