
Altının Özellikleri
- İsmini, Latincede ışıldayan ve parlayan anlamlarına gelen Aurum kelimesinden alan altın elementi, kimyada -bu isimden hareketle- Au ile gösterilir.
- Ağır metaller arasında yer alır, kararlı bir elementtir ve kolaylıkla tepkimeye girmez. Havadan ve sudan etkilenmez.
- Asitlere karşı dayanıklıdır.
- Paslanmaz, kararmaz ya da donuklaşmaz.
- Doğada serbest halde bulunur.
- Saf haldeyken yumuşaktır. Kolaylıkla işlenebilir ve biçimlendirilebilir.


Bilinen İlk Kullanımları ve Tarihte Altının Yeri
- İlk kez su yataklarında bulunduğundan itibaren, rengi ve parlaklığı sebebiyle güneş tanrısıyla eşleştirildiği ve dini törenlerde kullanıldığı tahmin edilmektedir.
- M.Ö. 3200’lü yıllara ait kayıtlara göre, Mısır’da eşit boyda çubuklar haline getirilerek para olarak kullanılmıştır.
- Ayrıca Güney Amerika kıtasında M.Ö. 2000’li yıllara ait, altından yapılmış süs eşyalarına rastlanmıştır.
- M.Ö. 1000’li yıllarda İskit ve Sarmatlar, milli kahramanları işleyen altın tokalar yapmışlardır.
- M.Ö. 550 yılında ise, Lidya Kralı Krezos, altın sikke bastırarak dünya ticaretinin ve zenginlik kavramının yeniden şekillenmesini sağlamıştır.
- Ortaçağ’da madenlerin keşfedilmesi, Avrupa’dan kaynakların bulunduğu bölgelere doğru büyük göçlerin yaşanmasına sebep olmuştur.
- Altının değerini belirtmek için 19. yüzyılda binler sistemi geliştirilmiştir.
- 1849 yılında, Kaliforniya’da bir su değirmeni işçisinin tesadüfen altın bulması, ‘Altına Hücum’u başlatmıştır.
- Dünyanın en büyük rezervi, 1886 yılında Güney Afrika’da bulunmuştur. Bugün kullanımda olan altının yarısından fazlası buradan çıkarılmıştır.


Bugüne kadar çıkarılan miktar:
National Geographic, 2009 yılı Ocak sayısında, tüm tarih boyunca yalnızca 161.000 ton altın çıkarıldığını ve bu miktarın, ancak iki olimpik havuzu doldurmaya yettiğini belirtmiştir.
Çıkarılan altının yarısından fazlası ise, bugün hükümetlerin ve merkez bankalarının elindedir.


Altın Suyu
Kral suyu olarak da isimlendirilen altın suyu, altını çözmek için kullanılır. Bir birim derişin nitrik asit ile üç birim hidroklorik asitten elde edilir.
Altının içindeki demiri, fosfatlı kayaçları, nikel-krom alaşımlarını, cıvayı, arseniği ile kurşun ve kobalt sülfürlerini, cürufu, antimonu ve selenyumu çözmekte kullanılır.


Alaşımları
Gümüş
%75 altın, %25 gümüş alaşımı yeşil renklidir, genellikle mücevher yapımında kullanılır.
Daha sert bir alaşım elde etmek için %40 altın, %60 gümüş kullanılır.
Nikel
%80 altın, %16 nikel, %3 çinko, %1 bakır ile elde edilen alaşım, beyaz altın yapımında kullanılır.
Bakır
Kolay işlenebilir ve genellikle para yapımında kullanılır.
Palladyum
Kolay işlenebilir ve genellikle potansiyometre yapımında kullanılır.

Altın, gümüş, nikel ve bakır gibi madenlerle karıştırılarak rengi ve sertliği değiştirilen madenler Alloy ismini alır.
- Altına gümüş eklendiğinde yeşil;
- Nikel, manganez ve platin eklendiğinde beyaz,
- bakır ve çinko ya da bakır ve gümüş eklendiğinde sarı,
- bakır eklendiğinde –miktarına göre- sarıdan pembeye ve kırmızıya doğru renkler ortaya çıkar.

Altının Ayarı
Kimyada saflık, yüzde ile; mücevhercilikte ise, karat ya da ayar terimleriyle belirtilir.
- 24 ayar: %100 saf altındır. (%999,9)
- 22 ayar: %91,6’sı altındır. %8,4’ü diğer metallerden oluşur.
- 18 ayar: %75,14’ü altındır.
- 14 ayar: %58,5’i altındır.


Kullanım Alanları
Pek çoğumuzun aklına ilk olarak kuyumculuk geliyor olsa da; elektrik elektronik, uzay sanayi, dişçilik, kimya sanayi ve tıp gibi pek çok alanda endüstriyel olarak kullanılıyor.
Bunun en büyük sebeplerinden biri, altının çok iyi bir ısı ve elektrik iletkeni olmasıdır.
Örneğin; ortalama 1 milyon cep telefonu geri dönüşüme gönderildiğinde, 24 kilogram altın, 250 kilogram gümüş ve 9000 kilogramdan fazla bakır geri kazanılmaktadır.


Yenilebilir
Yenilebilir bir metal olan altın, ince yaprak levhalar halinde ya da toz olarak besinlerde kullanılabilmektedir.
Ayrıca, vücudumuzda yaklaşık 0.2 miligram altın bulunmaktadır. Bunun büyük kısmı ise, kanımızdadır.


Dünyada Altın
- Dünyadaki tüm kıtalarda altın bulunmuştur.
- Dünyanın çekirdeğinde bulunan altın, gezegenimizin yüzeyini yaklaşık 50 cm kalınlığında örtebilecek miktardadır.
- Bugün, okyanusların altında yaklaşık 10 milyar ton rezerv bulunmaktadır. Ve dünyadaki altının %80’inin hala yeraltında olduğu düşünülmektedir.
- Okaliptüs ağaçlarının yapraklarında eser miktarda altın bulunmaktadır. Yapılan analizler sonucunda, ağacın köklerinin altını çektiği ve yapraklara taşıdığı görülmüştür.
- Dünya üzerindeki altının neredeyse tamamı çekirdek oluşumundan 200 milyon yıl sonra meteor yağmurlarıyla gelmiştir.
- Sarı renkte olan tek metaldir. Diğer metaller, oksitlendiklerinde ya da reaksiyona girdikten sonra sarı renk alabilirler. Ayrıca, bakır ve sezyumla birlikte beyaz olmayan üç metalden biridir.
- Pırlantadan daha nadirdir.
- 1912 yılına kadar saf altından yapılan olimpiyat madalyasının bugün yalnızca %1,34’ü altındır. Geri kalan %93’ü gümüş ve yaklaşık %6’lık kısmı bakırdır.
- İp haline getirilebilir ve nakış işlerinde kullanılabilir.
- Kızılötesi, görünür ışık ve radyo dalgaları gibi elektromanyetik radyasyonu etkili bir şekilde yansıtır. Bu yüzden uydularda koruyucu kaplama olarak ve astronot kıyafetlerinde ve kasklarda termal koruma için kullanılmaktadır.


Üretilebilir mi?
Amaçları tüm hastalıklara çare bulacak ve yaşamı sonsuz şekilde uzatacak bir ölümsüzlük iksiri bulmak olan simyacılar, kurşun gibi sıradan malzemeleri ve diğer metalleri altına çevirebileceklerini iddia etmişlerdir.
Ancak inanışa göre bir kuralı vardır; simyacı altını ancak ihtiyacı olan başka insanların kullanımı için üretebilir ve onlara verebilir. Kendisi için ya da kendisine yarar sağlayacak şekilde kullanamaz.
