
Farklı kültürlere ve inançlara göre yılbaşı günü değişebilse de dünyanın genelinde Gregoryen takvimine (miladi takvime) göre Aralık ayının son gününü Ocak ayının ilk gününe bağlayan gece, yılbaşı gecesi olarak kutlanıyor.
Bir başka deyişle, Dünya’nın Güneş etrafında bir tam dönüşünü tamamladığını ifade eden yılbaşı, yıllık takvimi takip eden neredeyse tüm toplumların paylaştığı bir fenomendir. Antik kültürlerde ise, yeni yıl kavramı bugünkünden farklı anlamlar taşımaktaydı.
Peki, antik dünyada yılbaşı nasıl kutlanıyordu?

Hititler
Hititler için yılbaşı, çoğu antik medeniyette olduğu gibi baharın simgesi olan ekinoksta, yani 21 Mart’ta kutlanırdı. Hakkında pek fazla metin olmayan ritüel hakkında söylenecek çok şey yoktur. Ancak başkentte, festivalin gök tanrının evi olan Yazılıkaya’da kutlanıldığı düşünülmektedir.


Antik Mısır
Eski Mısır, tamamen Nil nehrine bağlı yaşayan bir toplumdu. Onlar için yeni yıl denen şey, ovaların Nil tarafından sulandığı seller dönemiydi. Bu da genelde Temmuz ortasına denk gelirdi. Romalı yazar Censorinus: “Sirius, yani gökyüzündeki en parlak yıldız, 70 gün aradan sonra görünür olunca Mısırlılar yeni yılın geldiğini anlar” demiştir.
Mısır halkı için yeni yıl, bir ritüelden çok Mardi Gras şenlikleri gibi; müzik, seks ve bol miktarda bira tüketilen bir gün olarak kutlandığı düşünülüyor.

Mayalar
Mayalar, yılbaşını kendi takvimleri üzerinden kutlardı. 360 günden oluşan takvim, yirmi günden oluşan aylardan oluşurdu. 5 günden oluşan 19. ay “wayeb” ismini alır ve Mayalılar tarafından “zaman dışındaki zaman” olarak adlandırılırdı.
Mayaların yılbaşı, şu an kullandığımız takvime göre yaklaşık olarak Haziran ayına denk gelmekteydi. Pek çok dini ritüelin de yapıldığı bu dönem, tam bir törenler zamanıydı. Mayalarda “8 B’atz’ veya 8 Cheun” gibi ritüeller, yılbaşı ritüellerinin içindeydi. Ancak yılbaşı, aslında aile içinde inananlar tarafından kutlanan, daha sade ve sakin bir şenlikti.


Roma
Romalılar için de yılbaşı aslında ilkbahar ekinoksu dönemiydi. Ancak Ocak’ın birinci günü yılbaşı tatili anlamına gelirdi. Romalılar için Ocak önemli bir aydı. Tanrı Janus ile sembolize edilirdi. Ocak ayı adına iki yüzlü bir tanrı olan değişim ve başlangıçlar tanrısı Janus türetilmiştir. Bu yüzden Romalılar, servetlerini çoğaltmak yani talihlerini değiştirmek için ocak ayının birinci gününde yeni yılı kutlamışlardır. Yani Christmas aslında bir pagan geleneği olarak Hristiyanlığa geçmiştir. Tüm sene boyunca çılgınlar gibi çalışan bir toplumun, bir gece de olsa sebepsiz yere eğlendiği bir gün olarak bilinmekteydi.


Çin
Eski Çin’de yılbaşı çok farklı bir anlam barındırmaktaydı. MÖ. 3000’e kadar dayanan bir gelenek olan yılbaşı, Çin kültüründe Ekim ayında, yeni başlangıçları simgeleyecek şekilde kutlanırdı.
Çin’deki kutlamalar üzerine anlatılan efsanelerden biri şöyledir; halk, Nian adında kana susamış bir canavarı (şimdiki Çincede yıl anlamına gelir) korkutmak amacıyla kırmızıya boyanmış bambudan yapılan bazı nesneleri yakarak ve yüksek sesler çıkarırlar. Nian canavarı, bu şekilde kutlamaların bir parçası haline gelmiştir. Günümüzde Çinlilerin ünlü yılbaşı kutlamalarındaki kâğıttan canavarlar aslında Nian’ı simgelemektedir.
Çinliler yeni yılda evlerini temizlerler, eski borçlarını öderler, evlerini kâğıttan süslerle süsleyip, aile fertleriyle toplanarak kutlarlardı.


Nevruz
Nevruz, bugün de başta İran olmak üzere Orta Doğu ve Asya’nın pek çok yerinde bazı yerel farklılıklarla kutlanır. Şu anda pek çok halk tarafından kendi geleneklerine göre değerlendirilmek istenen bayram, aslında hiçbir halkın tekelinde değildir. Ancak geleneğin bilinen tarihi, bu ritüelin büyük olasılıkla Zerdüşt dininin bir parçası olduğunu ve İran kökenli olduğunu göstermektedir. Geleneğin kökleri, MÖ. 6. yüzyıla kadar uzanmaktadır.
Antik dünyada hükümdarlar Nevruz günü ziyafetler verir, halka hediyeler dağıtır, tatil ilan ederdi. Ancak bu şenlik sadece hükümdar üzerinden kutlanılan bir şenlik değildi, aileler arasında da kutlanıyordu. Sokaklar aydınlatılır, ateşler yakılır, yumurtalar boyanır, hatta 13 günlük şenliğin sonlarında kralın yerine halktan biri taklit olarak geçerdi.


Babil
Babil’de yılbaşı, ilkbahar ekinoksuna yani Mart ayının sonlarına denk gelmekteydi. Onlar için yeni yıl, doğanın kendini yenilemesi anlamını taşımaktaydı. Akitu, bu halkın oldukça uzun süren bu yenilenme kutlamalarına verdikleri addı. Festival sırasında şehirdeki tanrı heykelleri, geçit töreninin gerçekleştiği yer olurdu ve kaosa karşı zaferi sembolize ederdi. Babiller için yeni yıl, sembolik bir temizlenmeydi.
İlginç bir ritüel olarak da kralın her Akitu’da aşağılanması gerekirdi. Tanrı Marduk’un temsilcisi olan bir rahip, kralı ağlatmak için elinden geleni yapardı. Eğer hükümdar ağlarsa bu Marduk’un memnun olduğu anlamına gelir ve kralın kanunları genişlerdi. Çoğu tarihçi bu ritüeli kralın ilahi gücünü halk karşısında tazelemek için monarşi tarafından kullanılan bir oyun olarak görmektedir. Ancak Babil toplumunun oldukça dindar ve geleneklerine bağlı bir topluluk olduğu düşünüldüğünde, pek çok hükümdarın da buna inanarak hareket etmiş olabileceği ihtimaller arasındadır.

Musevi Gelenekleri
Museviler yılbaşını Roş Aşana olarak tanımlıyorlar. İbrani takvimine göre Tishri ayının birinci ve ikinci günü yılbaşı olarak kutlanır. İbrani takvimi de Hicri takvim gibi aya göre düzenlendiği için Roş Aşana tarihi, miladi takvime göre sürekli olarak değişir.


Türk Gelenekleri
Türkler eskiden beri 22 Aralık’ta gündüzün geceyi yenmesini bir zafer olarak nitelendirmekte ve bu zaferi akçam ağacı altında kutlamaktadırlar. Türklere göre; güneşin doğuşu, yeni yıl döngüsü olarak kabul edilmiştir. Milattan önceki yüzyıllarda bile yıl döngüsü olarak kabul edilen 21 Aralık gününü törenlerle kutlamışlardır. Türk kültüründeki Ayaz Ata geleneği, Hristiyanlıktaki Noel Baba veya Ruslardaki Ded Maroz mitolojisiyle alakalı değil, tam tersi onlardan çok eskiye dayanan mitolojik bir gelenektir.
Türklerde bugün Tanrı Ülgen’e sunulmak üzere hediye hazırlanır ve en yüksek tepede akçam ağacı altında dualar ederek hediyelerini buraya bırakırlardı. Bu olay gerçekleşirken bölgenin en bilge ve yaşlı kişisi en görkemli elbiselerini giyerek bu törene liderlik ederdi.

Kapak Fotoğrafı: Photo by Joanna Kosinska on Unsplash