Ülkemizde araştırılmasını Mustafa Kemal Atatürk’ün istediği Sümer uygarlığı ile olan ilişkimizi hocamız Muazzez İlmiye Çığ, 33 yıl süren çalışmalar sonucunda belgelemiş ve Mustafa Kemal Atatürk’ün istediği araştırmanın diğer nesillere iletilmesine ön ayak olmuştur.
Sümerler, MÖ 4000 – MÖ 2000 yılları arasında Irak’ın güneyinde yerleşik olan, medeniyetin beşiği olarak bilinen coğrafi bölgede yaşamış uygarlıklardan biridir. Dünyanın bilinen en eski uygarlığı kabul edilir. Mezopotamya’da ortaya çıkan sayısız medeniyetin temelini Sümerler atmıştır.
Peki, İlahi dinlerden binlerce yıl önce var olan Sümerler, medeniyetin temelini atarken medeniyetin önemli bir parçası olan ve devletlerde, milletlerde kollektif yahut bireysel etkisi oldukça fazla olan ‘Dinler’ üzerinde nasıl bir etki bırakmıştır?
Gelin bu sorunun cevabına 10 maddede karşılık verelim.

Ortak Noktalar
Musevilik, İsevilik ve Muhammedilik dinleriyle Sümer dini arasındaki ortak noktalar şunlardır: Tanrı’nın yaratıcı ve yok edici gücü; Tanrı korkusu, Tanrı yargılaması; kurbanlar, törenler, ilahiler, dualar ve tütsülerle Tanrı’yı memnun etmek; iyi, ahlaklı, dürüst ve haktanır olmak, büyüklere ve küçüklere saygı göstermek, sosyal adalet, temizlik.
Temizlik Sümerlerde çok önemliydi. Temizlik, atasözlerine bile ‘Yıkanmamış elle yemek yeme!’ olarak girmiştir. Bu pasajda görüldüğü üzere yukarıdaki törenler ve olgular Sümerlerden 3 büyük dine miras kalmıştır.


Sümerlere göre, Tanrılar şehirleri ve bütün kültür varlıklarını meydana getirmiş ve insanlara vermiştir. Aynı düşünceyi Kur’an’da da buluyoruz.
‘Ey Ademoğulları! Size çirkin yerlerini örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Tekva (iman) elbisesi daha hayırlıdır.’
Ar’raf, 26
‘Allah yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı, dağlarda sizin için barınaklar yarattı ve sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, savaşta koruyacak zırhlar yarattı.’
Nahl, 81

Sümer dinine göre; Tanrı kızmaya görsün, kendi ülkesi bile olsa yakıp yıktırır.
Sümer Tanrılarının babası Tanrı Enlil, Akad krallarının yaptıklarına kızarak gözlerini dağlara çeviriyor ve oradan barbar ve vahşi Gutileri çekirge sürüleri gibi getirterek Agade’yi ve hemen hemen bütün Sümer’i yıkıp geçirtiyor.
Tevrat’ta da birçok kez Yahve’nin (Yehova) insanlara kızarak onlara yok edici felaketler verdiği, seçtiği komşu milletleri İsrail’in üzerine saldırttığı bildirilmektedir. Aynı olayı Kur’an’da da görüyoruz. Birçok sureler içindeki ayetlerde Allah’ın çeşitli milletleri nasıl yok ettiği yazılıyor.
Bunlardan bazıları:
‘Biz halkı seni yurdundan çıkaran nice şehirleri yok ettik. Fakat onlara bir yardım eden çıkmadı.’
Muhammed, 13
‘Ad’ı, Semud’u, Ress halkını ve bunlar arasındaki birçok milleti de yerle bir ettik.’
Furkan, 38

Tanrının Evi
Sümer’de kralların nasıl sarayları varsa, Tanrıların da öyle evleri olmalıydı. Bunun için ‘Tanrı evi’ adı altında görkemli tapınaklar, yanlarında Tanrılarla insanları yaklaştırdığı düşünülen basamaklı kuleler yapılmıştı. Daha sonra bu tanrı evleri sinagoglara, kiliselere, camilere dönüştü.
Sümer’de mabet veya saray anlamına gelen ‘e-gal’ kelimesi, Tevrat’ta ‘hegal’ olmuştur.


Ay Kültü
Sümer dininde Ay kültünün önemli bir yeri vardır. Ayın ilk göründüğü gün, 15 günlük olduğu ve görünmediği günlerde törenler yapılır, hatta bazı yiyecekler yenilmezdi. İslamiyette de oruç ve bayramlar Ayın görünüşüne göre düzenlenmiştir.
Camilerin ve minarelerin üstündeki yarım ay, Sümer Ay Tanrısının sembolüdür.

Tanrının Vekilleri
Sümer kralları, Tanrıların yeryüzündeki vekili sayılıyordu. Bu inanç Hıristiyanlıkta papaya, Müslümanlıkta halifeye geçerek sürmüştür.

Kanunlar
Sümer kanunu, Babil kralı Hammurabi’nin yaptığı kanuna temel olmuş, ondan Musa’nın Yahudi kanunu, ondan da İslam kanunu etkilenmiştir.
Hammurabi’nin (İÖ 1750) Güneş Tanrısından kanunu alışı, Musa’nın Tanrıdan kanunu alışına örnek olmuştur. İlginç olanı İslamda hukukun, ancak Arapların Irak topraklarını ele geçirdikten sonra kurallaşmasıdır. Sümer, Babil hukuksal geleneklerden çıkan sözler, İbrani kanunu Talmud’da da bulunmaktadır.


Tecavüz
‘Hür bir adamın kızı yolda tecavüze uğrarsa, annesi, babası onun sokakta olduğunu bilmemişlerse, kız onlara ‘tecavüze uğradım’ derse, anne, baba onu zorla erkeğe karı olarak verecekler.’
Tecavüz, Sümer efsanesine de konu olmuştur: Tanrı Enlil tanrıların başı olduğu halde, evlenmeden önce karısını aldatarak zorla birlikte olduğu için Tanrılar meclisince yeraltı dünyasına sürülmüştür.
Aynı olay Tevrat’ta şöyle geçmektedir:
‘Eğer bir adam, kız olan nişanlanmamış bir genç kadınla yatarsa ve onları bulurlarsa, adam genç kadının babasına 50 şekel gümüş verecek ve kadın onun karısı olacak.’
Tesniye, 22:28-29
Eğer adam nişanlı bir kızla şehirde yatarsa, her ikisi de taşlanarak öldürülüyor. Kur’an’da bu konu yoktur.

Sosyal Adalet
Sümer’de sosyal adaleti koruyan Tanrıça Nanşe, senede bir kere insanları iyi veya fena hareketlerinden dolayı yargılar, kötüleri cezalandırır. Bu inanış İslam’a, Şaban ayının 15’inde Berat Kandili olarak girmiştir.

Sümer tanrılarının esas adlarından başka, niteliklerine göre diğer adları da vardı. Babilliler bu adlardan 50 tanesini yeni yarattıkları Tanrı Marduk’a vererek Tek Tanrı düşüncesine doğru bir adım atmışlardı.
İslam dininde Allah’a verilen 99 ad, aynı geleneğin bir devamıdır. Ayrıca Sümerlere göre, ölüler ‘kur’ adlı karanlık, dönüşü olmayan bir yeraltı dünyasına gidiyorlar. Tevrat’ta bu Şeol, Yunan mitolojisinde Hades, İncil’de cehennem, İslam’da ahret olarak devam etmektedir.

BONUS
Konu ilginizi çektiyse, Kur’an’daki Harut-Marut meleklerinin ve tufan-yaratılış hikayesinin Sümerdeki kökenine Gılgamış Destanı’ndan bakabilirsiniz.