Şimdi size 3 farklı başlık vereceğim:
- Dr. Ignaz Semmelweis
- Hastanelerde El Yıkamanın Öneminin Keşfi
- Ve Semmelweis Refleksi
Üçü de size hiçbir şey ifade etmiyorsa bu yazıyı kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.
Dr. Ignaz Semmelweis
Hukuk öğreniminde hayal kırıklığına uğrayan Macar Ignaz Semmelweis, tıp öğrenimine geçiş yaparak 1844 yılında Viyana Üniversitesi’nden mezun oldu. Bu prestijli kurumdan mezun olmasına rağmen patoloji bölümünden kabul alamadı ve o zamana kadar ebelerin hakim olduğu ve doktorlar için nispeten yeni bir alan olan kadın doğuma yöneldi. Onun hayatındaki bu kırılma anı, tüm insanlığı olumlu yönde etkileyecek bir mihenk taşı oldu.
Hastanelerde El Yıkamanın Öneminin Keşfi
Doğum sonrası ve sırasında ölen kadınların sayısı önlenemez şekilde artarken Dr. Semmelweis bunun tesadüfi olarak yaşanmadığı konusunda kendisinden oldukça emindi. %1 olan ölüm oranının 1823’te zorunlu kılınan “Tıp öğrencilerinin ve doğum uzmanlarının diğer görevlerine ek olarak otopsi yapmaları zorunluluğu” politika değişikliğinden sonra aniden %7,5’e sıçraması genç doktorun haklılığını pekiştiriyordu (devam eden süreçte 30%’lara kadar ulaştığı belirtilmektedir).
Sonrasında Viyana Hastanesi’nde tamamen ebelerden oluşan bir ekip; tamamen doktorlar ve öğrencilerden oluşan ikinci bir ekip oluşturulmasına karar verildi. İlginç bir şekilde, tıp eğitimi almış doktorların bulunduğu ikinci ekipte ölüm oranları çok daha yüksek seyretmeye devam ederken ebelerden oluşan ilk ekipte oranlar hızla düşüyordu. Hekimlerle ebelerin yerlerini değiştirdiğinde ise, yine hekimlerin olduğu yeni ekipteki oranlar hızla artmaya başlıyordu.
Semmelweis, iki ekibin tüm benzerliklerini ve farklılıklarını inceledi: Aynı hastane, aynı ekipmanlar, aynı coğrafi ve fiziki koşullar… Tek anlamlı fark, birinci bölümde doktor ve tıp öğrencilerinin, ikinci bölümde ise ebelerin doğum yaptırmasıydı.
Sırrın çözümüne arkadaşı ve meslektaşı patolog Jakob Kolletschka’nın ölümünden sonra ulaştı. Kolletschka lohusa hummasından* ölen bir hastasına otopsi yaparken bir neşter yarası aldı. Devamında da benzer belirtiler göstererek öldü. Semmelweis aradığı ipucunu bulmuştu! Doktorların ve öğrencilerin otopsi sonrasında ameliyathaneleri yıkamadan bıraktığını ve ellerini dezenfekte etmeden doğrudan doğumlara gittiklerini hemen fark etti. Cerrahi eldiven kullanımının yaygın olmadığı bu yıllarda el yıkamanın öğrenciler ve doktorlar için bir külfet olduğunu gözlemledi.
İkinci ekipte el yıkamayı zorunlu hale getiren Semmelweis, ölümlerin aylar içerisinde sıfırlanmasını sağladı.
*Lohusa Humması/Sepsis: Kadınların doğum esnasında mikrop kapmasından kaynaklanan, enfeksiyonun rahme dağılması ya da kana bulaşmasıyla lohusanın ölümüne sebep olan hastalık.
Taşlamaya Değer Bir Kahraman
Milyonlarca kadının hayatını kurtaracak bir keşif yapmasına rağmen sizce neden Semmelweis Viyana’daki bir akıl hastanesinde tek başına öldü? Cevabı, “ön yargılar”.
Yaşadığı dönemde uygulamak istediği sterilizasyon sürecinin aslında tüm tıp camiasında yayılması gerekirken ön yargılar ve sabit fikirli meslektaşlarının gösterdiği refleks Semmelweis için o andan itibaren sonun başlangıcı oldu. Ekibinden insanlar bir bir ayrıldı, yayınladığı çalışma (1861 – Lohusalık Hummasının Nedenleri, Anlaşılması ve Korunma Yolları) büyük eleştiriler aldı ve çalıştığı klinikten ayrılmak zorunda kaldı. Ki işin dramatik yanı, Macar doktorun ayrılmasıyla ölüm oranları ivedilikle eski haline döndü.
Semmelweis Refleksi
Peki. neden kabul görmedi?
Semmelweis’in yeni teorisi, Antik Yunan’dan kalan hakim bir teoriyle çelişiyordu. Tıp camiası bu liberal değişikliği kabul etmedi ve göz ardı etmenin kolaylığını tercih etti. Otoritenin ağırlığı onun öğretilerine karşı duruyordu.
“Semmelweis Refleksi: Herhangi bir bilginin mevcut normlar, inançlar ve paradigmalar ile ters düşmesi sebebi ile hiçbir değerlendirilmede bulunulmadan doğrudan reddedilmesi refleksini açıklayan bir metafordur.”
Bugün de sık sık karşılaştığımız gibi topluluklar sabit fikirlerini terk etmeyi ve ön yargılarını yıkmayı seçmekte 1800’lerde de farklı değildi. Bazıları için doğru bildikleriyle çelişen çığır açıcı bilgiler ve gelişmeler olsa bile bunları kabul etmek yerine reddedici bir refleks göstermek maalesef insan doğasındaki bir kusuru gözler önüne seriyor.
Doktor Gömleği Yerine Deli Gömleği
Kendi döneminde insanlık yararına kafa yoran, toplumu ilgilendiren bir sıkıntıyı kendisine dert edinen, somut verilerle uygulanabilir bir çözüm ortaya koyarak sorunun kökten çözümünü sağlamasına rağmen kendi camiası tarafından anlaşılmayan ve kabul görmeyen Ignaz, hak etmediği bir sonla bu dünyadan ayrıldı. Oysaki o, tüm kadınların kaderini yeniden şekillendiren, anne ve anne adaylarının kahramanı olmasına rağmen…
Kariyerinin devamında çalıştığı diğer hastanelerde de keşfini uyguladığı için yıkıcı eleştirilerle karşılaşan beyaz önlüklü kahraman, zihinsel olarak daha fazla direnç gösteremedi ve yalnızlığın ağından kaçamadı. Daha iyi bir dünya yaratan bu bilim insanı dünyayla iletişimini kesti.
Akıl sağlığını giderek kaybeden Ignaz Semmelweis, reddetmesine karşın meslektaşları tarafından akıl hastanesine yatırıldı. Ayrılmak isterken gardiyanlar tarafından darp edildi ve elinden yaralandı. Yarası kısa sürede mikrop kaptı ve yıllarca mücadele verdiği azılı düşmanına bu kez yenildi. El parmaklarında başlayan kangren tüm vücuda yayıldı ve akıl hastanesine yatırıldıktan tam 14 gün sonra, 47 yaşında yapayalnız aramızdan ayrıldı (1865). Otopsisi, meslek hayatı boyunca mücadele ettiği hastalıktan öldüğünü ortaya çıkardı.
Günah Çıkarma
Ölümünden kısa süre sonra haklılığı diğer bilim insanları tarafından da ispat edilen Semmelweis’in itibarı, o bu dünyada değilken iade edildi! Semmelweis’in uygulaması, Louis Pasteur tarafından mikrop teorisi ile doğrulandı ve yaptığı uygulamalar birkaç yıl içerisinde tüm dünyada yaygınlaştırıldı.
1850’lerde ön yargılar ve yenilikçi bilgilere karşı gösterilen kabullenmeme refleksine de adını veren bu bilim insanı Covid-19 ile tekrar anılmaya başlandı. Kabul görmediği ülkelerde tıp fakültelerine ve hastanelere ismi verildi, ülkesinde heykeli dikildi, Unesco tarafından kendisine bir yıl adandı, aramızdan erken ayrılmasına neden olan nezaketsiz zümrelerin vicdan azabına sebebiyet vermeye devam etti.
Kıssadan Hisse
Geçmişten gelen bilgiler ve tecrübeler bir çalışmanın, bir sürecin meyvesi olarak bizlere ulaşıp, hayatlarımıza şekil verebilir. Bazen yeni ve taze fikirler, çalışmalar, beyinler bildiğimiz doğruların aksini söylüyor, alışkanlıklarımızı terk etmemizi öneriyor olabilir. Her gün, her saat gelişen ve değişen bu evrende sabit fikirli bakış açısı bizi ya geriye götürecek ya da yerimizde saymamıza neden olacaktır. Ön yargıları ve sabit fikirleri yıkmada bilimin yolundan şaşmayan Ignaz Semmelweis gibi kahramanlara olan borcumuzu unutmayarak çalışmak bizleri ileriye taşıyacak yegane aydınlık yoldur.