Propagandanın amacı
Propagandacının asıl amacı, bireylerden daha çok kitlelerin üzerinde tahakküm kurmaktır. Propagandayı bir sanat gibi icra eden lider ve hükümetler, geniş kitleler üzerinde hegemonya kurmak için tüm iletişim araçlarını etkili bir propagandanın olmazsa olmazı olarak görürler.
İnternet altyapılarının 90’lı yıllarda hızlı bir şekilde tüm dünyaya yayılmasıyla milyonlarca kullanıcı geniş iletişim erişim ağına ulaşmaya başlamıştır. Böylesi geniş ve sınırsız iletişim ortamı oluştuğu andan itibaren, propagandacıların dikkatini çekmiştir. İnternet teknolojisinin benzersiz özellikleri propagandanın kalıplaşmış tekniklerinin değişimi ve dönüşümü için yeni bir sürecin başlangıcı olmuştur.
Propagandacılar, internet teknolojisi sayesinde mesajlarının geleneksel medyanın hiçbir zaman ulaşamayacağı kadar geniş halk kitlelerine erişebileceğini gördüklerinde bu ortamı hayatın her alanında etkin biçimde kullanmaya başladılar.
İnternetten önce ve sonra
Bir kişinin aynı mesajı yüzlerce hatta milyonlarca kişiye gönderebilmesine olanak tanıması interneti güçlü ve tehlikeli bir propaganda aracı haline getirmiştir. İnternetin propaganda mesajlarının yayılımında güçlenen etkisi pek çok devleti hazırlıksız yakalamıştır. Böylesi hassas bir durum, Kuzey Kore, Çin ve İran gibi ülkelerin web kaynaklarını sansürlemesine sebep olmuştur. İnternet öncesinde yaygın propaganda medya unsurları gazete, kitap, dergi, makale, radyo ve televizyon reklamlarıyken bu alternatifler yerini çok kısa bir sürede sosyal medyaya bırakmıştır.
Sosyal medya ile propagandanın değişimi
Propagandacılar, geniş kullanıcı veya halk kitlelerine erişim sağlayan, güncellenebilir olan, mobilizasyon alanı güçlü, ucuz ve en önemlisi de interaktifliğiyle yaygın özellikleri olan sosyal medyayı her anlamda etkin olarak kullanmaya başlamıştır. Avantaj olan bu özellikler, aslında propagandanın alışılagelmiş teknik doğasına aykırıdır.
Sosyal medyada oto kontrolün mümkün olması ve herhangi bir sosyal medya platformunda kullanıcıların istedikleri taktirde beğenmediği içerikleri sınırlayabilmesi, propagandacıları ulaşmak istedikleri hedeften uzaklaştırıp olumsuz etkilemektedir.
Sosyal medyanın daha da çarpıcı olan bir başka etkisi, propagandanın şırınga etkisi yani tek yönlü iletişim özelliğinin bu platformlarda yıkılmasıdır. Sosyal medya platformlarında bireyler hem tüketen hem üreten ve aktif konumda oldukları için, geçmişte propagandacılar ve siyasal iletişimcilerin bireyleri pasif olarak algıladıkları konvansiyonel medya ortamı da devre dışı kalmıştır. Böylelikle propagandacılar sosyal medya ortamında; hızın, çağın ve yeni tip kuşağın anladığı dile uygun mesajlar üretmeye başlamıştır.
Sosyal medyanın toplumların farklılıklar içeren tüm katmanlarına hitap etmesi nedeniyle propagandacı farklı kültür, yaş, cinsiyet, ırk, din, dile uygun teknikler geliştirmesi gerektiğinin farkına varmıştır. İçeriği farklı yaş ve kültür gruplarına uygun ve yeni çağın yeni medya diline entegre olmuş görsel ve dijital içerikler üretmesi gerektiğinin bilincine varmıştır. Propagandacılar, Web 2,0 teknolojisinin etkileşim özelliğinin avantajını kendilerine özgü kullanmaya başlamıştır.
Sosyal medyanın beğeni ve paylaşım özelliği, propagandacılar için büyük önem taşımaktadır. Bu özellik sayesinde kullanıcılar propagandacıların ön plana çıkardığı mesajı, umursamadığı taktirde sınırlandırır, beğenmesi durumunda mesajı olumlu karşılar, paylaşması durumunda ise bu propaganda mesajını kabul eder.
Sosyal medya platformlarında kullanıcılar, propagandacı tarafından oluşturulan içeriği paylaşarak onun ağda yayılımına izin verir ve propagandanın en temel unsuru olan tekrar kuralı bizzat kullanıcılar tarafından gerçekleştirilmiş olur. Böylelikle kullanıcılar kendi rızalarıyla tam da propagandacının istediği gibi davranma eğilimi gösterir ve propagandanın ağda yayılımına destek olurlar.
Medya, sadece toplumun genel anlamda ilgi duyduğu veya odaklandığı şeylerin bir yansımasını sunmaktan öte toplumun dikkatini çekmesini, merak etmesini veya odak değiştirmesini istediği konuları belirleyerek gündem oluşturabilmektedir. Yönlendirici özelliğiyle medya, oluşturulan kara propaganda ile herhangi bir toplum veya gruba yönelik kirli bilgilerle özellikle sosyal medyada bir linç kampanyası başlatarak kin ve nefret duygularını tetikleyebilmektedir.
Sosyal medya ortamında bu süreç geleneksel propagandacıların tam da istediği gibi işlemektedir. Oluşturulan viraller, kullanıcılar tarafından kaynağı sorgulanmaksızın Twitter, Facebook ve YouTube gibi sosyal medya platformlarında hızla yayılmaktadır. Sosyal medyanın, bilgiyi etkin ve hızlı yayma rolünün en önemli ve ciddi sorunu bu aşamada oluşmaktadır.
Geleneksel yöntemlere yapılan propaganda yalnızca afiş, poster olarak insanların yoğun olarak yaşadığı çevrelerdeki billboardlarda görülmekte ya da radyo, televizyona sahip olan evlerde karşımıza çıkmaktaydı.
İnternet teknolojisiyle birlikte Facebook’daki bir gönderide Twitter’da oluşturulan bir hashtag’de YouTube’a yüklenen bir videoda, video oyunlarda, viral reklamlarda propagandacının arzu ettiği inanç veya değerlerin yayıldığı ve dayatıldığına şahit olabilmekteyiz.
Ewom
Reklamcılar tarafından “online” ortamda sıklıkla kullanılan “Ewom” tekniği, sosyal medya kullanıcılarının yaşadıkları tecrübeleri diğer kullanıcılara aktarması anlamına gelmektedir. Online platformlarda video olarak karşımıza çıkan “Ewom” ile kullanıcılar mal ve hizmetler hakkında karşılaştıkları olumlu ya da olumsuz durumları aktararak etkileşim oluşturmaktadır. Kısmen ya da herhangi bir maddi beklenti içinde olmayan bu kişiler kanaat önderi olarak görüldüğü için kullanıcılar üzerinde karar verme sürecinde etkin rol oynayabilmektedir. Ewom olarak yapılan propagandalar nötr gibi sunulursa, bireyler ikna sürecine çabuk girebilmekte ve geniş kitlelere yönelik hedeflenen tutum ve davranış kolaylıkla geliştirebilmektedir.
Cambridge Analytica & Facebook
Şirket ya da propagandacılar sosyal medya ağ yöneticilerinden, gözetim altında tuttukları platform kullanıcıların ürünlere veya sıradan bir içeriği yönelik eğilimlerine dair verileri satın alabilmektedir. Bu sayede spesifik gruplara yönelik propagandalar geliştirilebilmektedir.
Bu konuda en çarpıcı örneklerden biri; Cambridge Analytica Şirketinin Facebook’a yaptığı danışmanlık hizmeti sırasında yaklaşık 87 milyon kullanıcının kişisel bilgilerini usulsüzce ele geçirip bu bilgileri müşterileri ile paylaşması, tüketicilerin mal ve hizmetlere dair karar alma sürecinde etkin olan unsurları açığa çıkarmasıdır. Benzer durumlar, İngiltere’deki Brexit ve 2016 ABD başkanlık seçimlerinde yaşanmıştır.
Çin, ABD, Rusya, İngiltere, Kuzey Kore, İsrail ve İran gibi ülkeler devlet bünyelerinde oluşturdukları resmi troll birimleri ile sosyal medyayı etkin olarak kullanıp, yerel ve küresel konularda istihbarat servisleriyle birlikte propaganda çalışmaları yapmaktadır. ABD Dış İşleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland’ın 2012’de düzenlediği Twitter brifinginde yaptığı açıklamalar, troll birimlerin ve kadrolaştırılan internet aktivistlerinin nasıl oluşturulduğu ve desteklendiğine dair itiraf niteliğindedir.
Yaşadığımız çağın iletişim teknolojileri propagandanın tekdüze kalıplarını değiştirmiş ve yepyeni bir alan oluşturmuştur. Bu nedenle birey olarak artık hayatımızın her alanında propaganda bombardımanına tutulmaktayız. Kendi isteğimizle kullandığımız sosyal medya herkesi gazeteci yaptığı gibi aynı zamanda propagandacı haline de getirmektedir. Bu haliyle sosyal medya giderek daha tehlikeli bir propaganda aracına dönüşmektedir. Nereden, ne zaman, nasıl geleceğini bilmediğimiz manipülasyon, dezenformasyon ve propagandalara karşı dikkatli olmakta fayda bulunmaktadır. Eleştirel okuma yapabilmek ve önümüze çıkan bilgileri her yönüyle sorgulayarak okuyabilmek böyle bir ortamda büyük önem taşımaktadır.
Sosyal Medya ve Şeytanın Avukatı yazımız da ilginizi çekebilir.
Kapak Fotoğrafı: by ROBIN WORRALL on Unsplash