Öykü, roman ve senaryo yazarı olan Ayfer Tunç, çocukluğundan beri edebiyatla içli dışlı büyümüş ve gençliğinden itibaren dergiler ve gazetelerde çalışmıştır. Uzun yıllar öykü ve romanlarıyla tanınan Tunç, son zamanların popüler yazarları arasında da yerini almıştır.
Aziz Bey Hadisesi (2002)
Gençlik aşkının gerçekliğine inan Aziz Bey, Beyrut’a taşınan aşkı Maryam’ın peşinden; dilini, düzenini ve yaşayış biçimini bilmediği yeni bir hayata adım atar. Fakat bu yeni hayatı hayallerindeki gibi başlamaz. Çünkü Maryam, onun hislerine karşılık vermemiştir.
Artık Aziz Bey’in berbat giden hayatında, yaşama umutla bakmasını sağlayan tek şey tamburudur. Tamburu sayesinde müzikle arasındaki bağ artar ve hayatında yeni kapılar açılmış olur.
“…yanlışı yakalamak istedikçe rüzgarın durmaksızın ileriye doğru savurduğu sarı bir yaprağa yürür gibi yanlışa yürüdü, onu bir türlü tutamadı.”
Suzan Defter (2005)
Ekmel Bey ve Derya’nın günlükleri üzerinden ilerleyen kitapta, iki karakter karşılıklı olarak birbirlerini okuyucuya anlatırlar. Yani Ekmel Bey’in günlüğünde Derya’nın hayatına dahil olurken Derya’nın günlüğünde de Ekmel Bey’in hayatına dahil oluruz. Bu durum, Suzan’ın hikayeye dahil oluşuna kadar devam eder.
Suzan, Derya’nın abisinin birlikte olduğu kişidir. Kitabın en çarpıcı noktası ise, Ekmel Bey’in Derya’yı Suzan olarak tanımasıdır. 12 Eylül dönemine ve karakterlerin psikolojik süreçlerine yakından hakim olduğumuz bu kitap, Ayfer Tunç’un en etkileyici romanlarından biridir.
“Sesler kağıt kadar incelmiş kafandan iz bırakmadan geçiyor.”
Kapak Kızı (1991)
Kitapta, bir derginin kapağında çıplak pozuyla yer alan Şebnem ve onun fotoğrafının etrafında birbirinden bağımsız, hayatlarında eksiklikler barındıran 3 kişinin birleşmesini konu edilmektedir. Bu kapak fotoğrafının ardından hayatla ilgili derin sorgulamalara başlayan karakterler; aile kavramını, bedensel çıplaklığın toplumdaki yerini, güzellik algılarını, ahlak kavramını, kıskançlığı, mutluluğu ve hüznü derinlemesine tartmaya başlamışlardır.
“Bu hayatı sürdüremeyecek kadar farklı, hayatını yeni baştan kuramayacak kadar zayıf olduğunu anladığında beri mutsuzdu.”
Yeşil Peri Gecesi (2010)
Kapak Kızı kitabının devamı olan Yeşil Peri Gecesi, ilk kitapta kapak kızı olarak karşımıza çıkan Şebnem’in hayatına değinir. Ailesi ile ilişkilerine, hayatta kalma mücadelesine, maruz kaldığı zorbalıklara ve her şeyin farkında olmasına rağmen kimseden hesap soramayışına şahit oluruz.
“O zaman anlamalıydım aslında, her şeye rağmen yaşamak istediğimi. Ölüm arzum ile yaşama isteğimin sürekli birbirini ezdiğini.”
Osman (2020)
Osman, Kapak Kızı üçlemesinin son kitabıdır. Ana karakter Osman’ın ölümüyle başlayan kitap, geçmişe dönük bir şekilde devam etmektedir. Geçmişe ışık tutan şey ise, sahafta bulunan bir günlüktür. Günlük sayesinde Osman’ın hayatına dahil olurken kitabın diğer kitaplarla nasıl bağlanacağı konusu, okurun aklına takılı olarak sayfalarca devam eder. Yakın arkadaşları sayesinde, tanıştığı kişiye kadar bu bilinmezlik böyle devam ederken karşımıza çıkan Şebnem ile beraber bilinmezlik ortadan kalkar. Sonrası Şebnem ve Osman’ın hayatına ortak olduğumuz sayfalardır.
“… unut derim, gözlerinin gördüklerini unut, unutmak harika armağan ancak unutarak dayanabilir yaşama…”
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi (2009)
Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde yaşayan yüzlerce kişinin hayatından ufak detaylar aktaran kitap, bu kişilerin birbirleriyle olan bağını da okuyucuya göstermektedir. Ayfer Tunç’un karakterlere yüklediği anlamlar ve her bir karakterin kendine has oluşu ile olay örgüsündeki kusursuzluklar okuyucuyu oldukça etkilemektedir.
“Hayat korkutucu, çok acıklı, bir o kadar da gülünçtü.”
Aşıklar Delidir ya da Yazı Tura (2018)
Sanem ve Umut yolları Amerika’da kesişen, hayatlarında sevgiye hep ihtiyaç duymuş, yalnızlık hissini sonuna kadar yaşamış iki karakterdir. Umut’un bu acılarının yanında bir de ölümcül hastalığı vardır. Ölüm onları ayırıncaya kadar yaşadıkları hayata bu kitap sayesinde ortak oluyoruz.
“Mors certa, vita incerta. ”
Ölüm kesin, hayat değil.
Ömür Diyorlar Buna (2007)
Ayfer Tunç’un farklı yaşantılara yer verdiği 22 hikayeden oluşan kitabıdır. Yazarların, Tunç’un çevresindeki kişilerin ve Tunç’un insanlardan duyduğu hayat kesitlerinin yer aldığı hikayelerden oluşmaktadır. Kitap, Nazım Hikmet’ten Mina Urgan’a, Zeki Müren’den Hüseyin Rahmi Gürpınar’a kadar pek çok tanınmış kişinin hayatından detaylar sunar.
“Çünkü beklemek acıların en büyüğüdür, çeken bilir.”
Dünya Ağrısı (2014)
Dünya Ağrısı okuru, hayatın tekdüze gidişine kendini ister istemez kaptırmış bireylerin, babadan oğula emanet edilen bir otel üzerinden çatışmalarına ortak eder. Geçmişle bugün arasındaki bağdan kopamayan karakterler, geçmişi yaşanacak bir hayata tercih etmişlerdir. Fakat hayat, bugünü geçmişe bağlayan insanlara istediğini vermez ve onlardan, bu yükten kurtulmalarını ister. Çünkü hayat yolculuğunda bugünü kaçırmadan yaşamak gerekmektedir. Hayattan keyif almanın yolu bugünde saklıdır.
“Tamam, eksiliyordu, tükenmekle arasında bir adım kalıyordu ama devam edebiliyordu.”
Evvelotel – Saklı (2013)
Ayfer Tunç’un ilk kitabı olan Saklı, 1989 yılında yayımlanmıştır. Yunus Nadi Öykü Armağanı’na değer görülen bu kitap, daha sonra yazar tarafından Evvelotel ile birleştirilmiştir. Birbirinden farklı öyküler ile karşımıza çıkan kitap; dünyaya ayak uyduramayan, içsel sorguları bitmeyen, hayatla kavgası olan pek çok insanın hayatından izler sunar.
“Ne anlattığını duymak şart mı anlamak için? Ama ben yüzünden anlıyorum hayatını, eriyorsun…”