Hiperrealizm Nedir?
Son yıllarda sık sık gördüğümüz hiperrealist eserler, en temel tanımıyla sanatın, bir gerçeğin sanatçının gözünden yorumlanması tanımın tam tersi bir durumu ortaya koymaktadır. Bu akıma göre; sanat gerçek değildir düşüncesi, sanat tanımının temelini oluşturmaktadır. En yeni sanat akımlarından bir olarak tanımlanan hiperrealizmde ressamlar ve heykeltıraşlar neredeyse gerçeğin birebir aynısı olan resimler ve heykeller üretmektedir.
Hiperrealizm akımında, yüksek çözünürlüklü bir fotoğraf kalitesinde resim ve heykeller ortaya konulmaktadır. Hiperrealist eserleri gerçek bir nesneyi ya da kişiyi gösteren fotoğraftan ayırmak neredeyse imkansızdır. Bu eserler modern tekniklerle yapılabileceği gibi geleneksel üretim yöntemleri kullanılarak da yapılabilmektedir.
Hiperrealist eserlerde gerçek görüntüyle eser birebir aynı gibi görünse bile aslında söz konusu eser bir sanatçı tarafından yaratıldığı için her şeye rağmen gerçeğin bir tasviridir. Bilinen sanat akımlarından farklı olarak hiperrealizm akımında yaratılan sanat eseri ile gerçek birbirinden ayrılamayacak kadar benzerdir. Zaten akım sanatçılarının da amaçladıkları tam olarak budur.
Fotorealizm akımı hiperrealizmden önce ortaya çıkarak bu sanat akımına öncülük etmiştir. 1960’lı yıllarda ortaya çıkan fotorealizm, pop art ve soyut dışavurumculuk hareketlerine bir tepki olarak doğmuştur. Fotoğraf teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte fotorealizm akımına katılan sanatçıların sayısı artmıştır.
Fotorealist eserlerde referans bir fotoğraftır. Sanatçı, resminde ya da heykelinde referans aldığı fotoğrafın birebir kopyasını oluşturmayı hedeflemektedir. Bu hedefe ulaşmak için ışık efektleri, gölgelemeler, özel dokular ve yüzeyler kullanılmaktadır. Fotorealist eserlerde referans alınan bir fotoğraf olduğu için ortaya çıkan eserde görülen şey de fotoğraftaki gibi gerçektir.
1970’li yıllara geldiğimiz hiperrealizm bu durumu değiştirmek için ortaya çıkmıştır. Hedef yine aynıdır, görenlerin gerçeğinden ayırt edemeyeceği eserler yapmak. Ancak tek bir farkla, eserde anlatılan gerçek olmak zorunda değildir. Bu noktada sanatçının yorumu devreye girer ve tam anlamıyla gerçekçi görünse bile hiperrealist eserde anlatılan şey gerçek olmak zorunda değildir. Sanatçı isterse bir fotoğrafı referans alabilir. Malzemelerini alır ve referans aldığı bu fotoğraftakileri ya da daha da ilginci kendi düşüncesindekileri en gerçekçi şekilde eserine yansıtır.
Leng Jun
Hiper gerçekçi tablolar ve fotoğraf gibi görünen çizimler yapan Çinli bir ressamdır. Halen Wuhan Resim Akademisi Lideri ve Wuhan Sanatçılar Derneği Başkanı olarak görev yapmaktadır. Sanatçının çeşitli yarışma ve sergilerde ödülleri bulunmaktadır. Eserleri dünya genelinde koleksiyonerler ve sanat galeri tarafından büyük ilgi görmektedir.
Robin Fley
Hiperrealist portreci Robin Eley, mitolojiye, Batı’nın dini resim geleneğine ve çağdaş yaşamın sembollerine gönderme yapan eserler üzerinde çalışmaktadır. Selofanla sarılmış veya buruşuk kâğıt veya alüminyum kütlelerinin Sisifos ağırlığı altında eğilen çıplakların resimlerini çizmektedir. Yağlıboya çalışmalar yaparken, geleneksel, tonalite ve dramatik sahnelemelere ayrı bir özen göstermektedir. Eserlerinde insan cildinin dokunsallığını yakalamaya özellikle dikkat etmektedir.
Tjalf Sparnaay
Hiperrealist yemek imgeleri çalışan Tjalf Sparnaay, bu tarzda çalışan en önemli çağdaş ressamlardan biridir. Konularını günlük gerçeklikler ve günlük objelerden alan Tjalf Sparnaay, önemsiz olarak gördüğümüz bu nesneleri görselleştirip onları mega boyutlara çıkararak muazzam formatlara çevirmektedir. Eserleri 1960 ve 1970’lerde foto gerçekçilik ve hiperrealizmin ortaya çıktığı New York’ta Louis K. Meisel Galerisi’nde sergilenmiştir. Londra, Paris gibi diğer büyük sanat şehirlerinde de önde gelen sanat galerilerinde seyirci karşısına çıkmıştır.
Franco Clun
Yalnızca kalemle çizdiği hiperrealist portreleriyle tanınan İtalyan sanatçı kendi kendini yetiştirmiştir. Tüm çalışmalarını sulu boya kâğıdı üzerine yapmakta ve tamamlaması 50 saatten fazla sürmektedir. Clun Daily Mail’e verdiği bir röportajda: “Her çizimin sonunda çizdiğim kişi hakkında çok daha fazla ey bildiğimi hissediyorum. Her elime kalem aldığımda yeni bir şey öğreniyorum.” diyerek yaratıcılık anlayışını ifade etmiştir.
Gregory Thielker
Eserlerinde belirli yerlerin algılarını ve anlatılarını açığa çıkarmak için çizim ve resmin yanı sıra ses ve yerleştirmeyi de kullanan Hiperrealist sanatçı İsviçre’de doğmuştur. Üzerinde yavaş ve titiz bir şekilde çalıştığı eserlerinde, fiziksel mekanların transkripsiyonunu ortaya koyan sanatçı o mekanla olan ilişkisini de belgelemektedir. Görüntüleri eleştirel bir bakışı ortaya koyarken, derin düşünceye de ara verdirip, anılarının izlenimlerimizi etkilemesine ortam yaratmaktadır. Sanatçı, Amerika Birleşik Devletleri’nde ve yurtdışında sergiler açmıştır.