Romalı yazar ve mimar Marcus Vitruvius Pollio, Mimarlık Üzerine (De Architectura) adlı içinde mimarlığa ait pratik bilgiler, malzemeler, inşaat ve bina yapımının birçok yönünü ele alan on kitaplık bir inceleme yazmıştır.
Vitruvius’un kitabı, Rönesans yıllarında klasik üslubu yeniden canlandırdıklarında, mimarlar üzerinde inanılmaz bir etki bırakmıştır.
Vitruvius kitabında düzenlerin kökenleri, oranları, detayları hakkında birçok konudan bahsetmiştir ve aynı zamanda 3 temel nizamın insan formuyla ilgili olduğunu öne sürmüştür (Antik Yunan’daki düzenlerden Dor erkeksi, İyon bir kadın gibiyken Korent ise, bakireyi temsil etmektedir.)
Vitruvius’a göre insan bedenindeki orantılar göze doğal bir biçimde hoş gelmektedir ve bu gözlemi onu binalarını da benzer oranlar kullanarak tasarlamaya yöneltmiştir. Vitruvius DeArchitectura’da geçen incelemesinde, insan vücudunun orantısı ile ilgili çok ilginç gözlemlere yer vermiştir.
Gözlemlerden biri göbek deliğinin merkez alınması ile çizilecek bir daire ile ilgili olandır. Eğer pergelin sivri tarafı insan eskizindeki göbek deliğine pergelin diğer ucu da ayakucuna yerleştirilerek bir daire çizilirse, oluşan daire insan eskizinin etrafını tam olarak çevreler.
Öteki gözlem ise, insan iki kolunu yanlara doğru açtığı zaman oluşan uzunluğun insanın boyuna eşit olmasıdır.
Rönesans kuramcıları bu görüşü daha ileri götürerek insan bedeninin oranlarını Vitruvius Adamı ile geometriyle ilişkilendirmiştir. Ve döneminde birçok sanatçı tarafından resmedilmiştir. Ama hiçbiri Leonardo da Vinci kadar başarılı olamamıştır. Bunun sebebi ise, da Vinci’nin doğru çizimin ancak dairenin merkezinin ve karenin merkezinin farklı noktalar alınmasıyla çizimin yapılabileceğini keşfetmesidir.
Leonardo iki duruşun merkezini birbirinden ayırmıştır. Leonardo’nun çizimlerinde adamı çevreleyen dairenin merkezi göbek deliğindedir. Sıra karenin çizilmesine geldiğinde çizimin merkezini değiştirip cinsel organ yapmıştır. Eskiz iç içe geçmiş bir kare ve dairenin içinde uzuvları açık ya da kapalı şekilde bulunan çıplak bir adamı betimlemektedir.
Aslında basit görülen bu çizim karmaşık bir problemi ortaya çıkarmıştır. Çemberi karelemek. Leonardo da Vinci Vitruvius’un bu iki fikirden etkilenmiştir.
Bir dairenin veya karenin alanı kolaylıkla hesaplanabilmektedir. Ancak zor olan bir cetvel ve pergel kullanarak bir daireye eşdeğer alana sahip bir kare tasarlamaktır. Ve bu da, yukarıda bahsi geçen çemberi karelemek kavramının ortaya çıkarmıştır.
Birçok sanatçı da Vitruvius Adam’ı iki farklı duruşla daire ve karenin içine yerleştirmeyi denemiştir. Ancak bu denemelerde hem dairenin hem de karenin merkezi göbek deliği olarak belirlenmiştir. Bu da diğer sanatçıların çizimlerinin biçimsiz görünmesine neden olmaktadır.
Vitruvius Adamı, Leonardo da Vinci’nin hem bir sanat hem de bilim insanı olduğunu ortaya koyan harika bir örnektir. Leonardo, insan vücudunun ideal oranından etkilenmiş, ilahi oran ve altın oran kavramlarını, Mona Lisa ve Son Akşam Yemeği gibi diğer ünlü eserlerinde kullanmıştır.
da Vinci’ye göre insanın formu, dünyanın küçük bir kopyası; Vitruvius Adamı ise, evrenin insan vücudundaki tasviridir.
Vitruvius Adamı; mimari, anatomi, felsefe, sanat ve geometrinin bir kombinasyonudur. Leonardo da Vinci, Vitruvius Adamı ile simetrinin gücünü, ilahi oranın ortaya çıkardığı güzelliği gözler önüne sermiş ve tarih boyunca insanlığı derinden etkileyen bir şaheser ortaya koymuştur.
Eğer geometri, evrenin yazıldığı dil ise, Leonardo’nun eskizi bütün unsurlarının içerisinde var olabileceğimizin göstergesidir.