Ressam, kitap illüstratörü, seramikçi, vitray ressamı, sahne seti tasarımcısı ve goblen yapımcısı olmak üzere birçok alanda eserler veren ünlü sanatçı, 1887 yılında Belarus’da dünyaya gelmiştir. Yahudi kökenli olduğundan eserlerinin çoğunda geleneksel Yahudi sanatı ile modernist sanat arasındaki içsel ikiliği yansıtmıştır.
Marc Chagall ilk resim çalışmalarına ünlü ressam Yehuda Penn’in yanında başlamıştır. Kısa bir süre sonra kendini geliştirmek için Saint Petersburg’a taşınmıştır. Dönemin ünlü gruplarından Sanat Destekleyicileri Topluluğu’nun okuluna devam ederken pek çok ünlü sanatçıyla tanışmıştır. Kendini daha çok geliştirmek istediği için 1914’te Paris’e taşınmıştır.
Evlenmek için Rusya’ya geri döndükten sonra 1917 Rus Devrimi’nde önemli rol üstlenmiştir. Bu süreçte yerine getirdiği önemli görevler almasına rağmen Sovyet sistemine katlanamadığı için 1923 yılında Paris’e geri dönmüş ve 1937 yılında Fransız vatandaşlığına geçmiştir.
Chagall’ın sanat çalışmaları incelendiğinde; I. Dünya Savaşı öncesinde Paris’te avangart akımlardan etkilendiği çalışmaları diğerleri ile karşılaştırınca dönemin kübizm ve fovizm gibi popüler sanat hareketlerine daha yakın olduğu gözlemlenmiştir. Özellikle Amedeo Modigliani olmak üzere tüm Paris Okulu ile yakın ilişki içinde olmuştur.
Sanatçı eserlerinde Belarus’daki yaşamının etkilerini yansıtmış, ayrıca Yahudiliğin geleneksel dini figürlerini de kullanmıştır. Bu tür desenleri ve figürleri, çalışma yaptığı kamusal alanlar, belediye binaları ve dini mekanlarda gözlemlenmiştir.
Chagall 1957 yılında Kudüs’teki Hadassah Ein Kerem Hastanesi Sinagogu’nun camlarını boyarken meydana gelen Altı Gün Savaşı sırasında hastaneye çok sayıda saldırı olmuştur. Bu saldırılar, sanatçının çalışmasını tehlikeye soktuğundan Chagall bir mektup yazmış ve: “Pencereler hakkında endişelenmiyorum. Endişelendiğim tek şey İsrail’in güvenliği. Lütfen İsrail’i rahat bırakın ve ben de daha güzel pencereler yapayım.” demiştir. Tüm pencereler zamanında kaldırıldığı için sanatçının eserleri herhangi bir zarar görmemiştir.
Sanatçının çalışmalarındaki göndermelerden de anlaşıldığı üzere, ressam mutlu bir çocukluk dönemi geçirmiştir.
Mutlu geçen çocukluğunun etkisi, Chagall’ın çalışmalarına yansımıştır. Eserlerinde mutluluk ve iyimserliği çok canlı renkler kullanarak ifade etmiştir. Sık sık eşiyle kendisinin de resimlerini de yapmıştır.
Chagall eserlerinde kendine özgü farklı bir sembolizm dili geliştirmiştir. Bunlardan bazıları doğum, evlilik ve ölümü çağrıştıran Chagall’ın kasabası Vitebsk’te hayattaki önemli anlarda müzik yapan kemancı figürü; özgürlüğü çağrıştıran atlar, gökyüzü ve özgürlüğü simgeleyen Eiffel Kulesi; babasının bir balık fabrikasında çalışması ile ilgili olabileceğini düşündüren ringa balığı ve insanın içindeki yaratıcılığı yansıtan sirklerden manzaralardır.
Yirminci yüzyılın ünlü sanatçılarından bazıları Chagall’den etkilenişlerini eserlerinde yansıtmışlardır. Yes’in solisti Jon Anderson, genç bir müzisyenken Fransa’nın Opio kasabasında Chagall ile tanışmış ve onun şerefine bazı parçalar kaydetmiştir.
Pasqualina Azzarello, 1997 yılında “A Celebration of Imagination: a Tribute to Marc Chagall” isimli duvar resmini Massachusetts’teki meydanlardan birine çizmiştir.
“Do Jump” isimli bir akrobatik/trapez sanatçısı Portland’da bir tiyatro performansını Chagall’ın anısına sergilemiştir.
Chagall; Hristiyan ikonografisinden çok etkilenen bir Yahudi, eserleri savaşın ve zulmün acı gerçeğine dokunan bir hayalperest ve kendini herhangi bir akımın içine yerleştiremeyen avangart bir ressamdı. 28 Mart 1985’te, 97 yaşında iken Fransa’da, Saint-Paul de Vence’de vefat etmiştir.
Sanatçının anısına ilk müze, Fransa’nın Nice kentinde 1973 yılında açılmıştır. Memleketi olan Vitebsk’te ailesi ile çocukluğunu geçirdiği ev ise, 1997 yılında müzeye dönüştürülmüştür. Bu müzede ressamın çalışmalarının kopyalarını sergilenmektedir.