Beyaz Bisiklet Devrimi ve petrol krizinden sonra kemer sıkma politikası sayesinde, Hollanda’da insanlar arabalardan inip bisikletlere binmeye başlayalı neredeyse 60 yıl olmuş. Ve şehir, 60 yıldır bu kültürle bisikleti hem ucuz hem de sağlıklı bir ulaşım aracı olarak benimsemiş.
İnsanlar takım elbiseleriyle, topuklu ayakkabılarıyla kış aylarında bile bisikletle işe gidip geliyor.
Bisiklet yollarının varlığı, ülkelerin gelişmişlik düzeyiyle doğru orantılıdır desek, doğrudur sanırım.
Türkiye’de ise bisiklet, özellikle büyük şehirlerde, rahatça işe gidip gelebildiğimiz bir ulaşım aracı değil. Bunun en büyük sebebi, ülkemizdeki fiziki ve coğrafi şartlar denebilir, ancak en önemli sebep; bakış açısı ve altyapı eksikliği.
Büyük şehirlerde işe bisikletle gitmek hayatınıza neler katar?
Günlük yaşamın telaşı içinde, bisiklet sürmeyi çok isteyen ama vakit ayıramayan bireyler, işe gidip gelirken bisiklet kullanarak bu isteklerini gerçekleştirmiş olurlar.
Çevre dostu bisikletlerin geçebileceği bisiklet yolları ne kadar artarsa, insanlar da bisiklet kullanmaktan o kadar çok keyif alırlar. İşe bisiklet yollarından geçerek keyifle ulaşmak, çalışanların performanslarına da olumlu bir şekilde yansır. İşe bisikletle gidip gelmek, yorucu olmayacak yollardan geçmek, insanların yaşam enerjisini olumlu etkiler ve bu gündelik yaşamlarına da yansır.
Diğer ulaşım yöntemleriyle kıyaslandığında en çevrecisi olan bisiklet, günümüz şartlarında gelişmiş ülkelerin ulaşmaya çalıştığı bir noktayı temsil eder.
Bisiklet kullanan insan sayısı arttıkça, çevreci politikalarla uyumlu bir yöntem olacağından, bu konuda devlet teşvikleri alınmasına yardımcı olabilir.
Trafikte uzun süre beklemek zorunda kalan insanların tartışmamak için zor sabrettiği durumlarla karşılaşmaları yerine, bisikletle işe gitmek trafikten kaçış sağlayacağı için, stres salınımını azaltır ve toplum psikolojisi için fayda sağlar.
Bisiklet süren bireyler, birbirleriyle konuşabilecek ortak bir nokta bulurlar ve iş arkadaşlıklarının yanı sıra hafta sonu ve tatillerde birlikte keyifli vakit geçirebilirler. Beraber yolculuklara çıkmak, dağlarda sürüş yapmak, iş arkadaşlarının birbiriyle uyumunu arttırır.
İşe bisikletle gitmek, sosyalleşmek demektir. İnsanlar, sosyal medyada da ortak noktaları olan insanlara ulaşabilir ve yepyeni arkadaşlıklar edinebilirler. Bu da, hem iş yaşamında hem de kişisel yaşamda network geliştirmek için sağlıklı bir kanal olabilir.
İşe bisikletle gidenlerin sayısı arttıkça trafikte hoşgörü artacak, insanlar bu duruma daha da fazla alışacaklar ve böylece, bisiklet kültürü saygı çerçevesinde gelişecektir.
Sabah akşam düzenli olarak spor yapan bireyler, daha sağlıklı olacaklardır. Ve bu uzun vadede, ilaç kullanımı azalacak ve yaşam kalitesi yükselecektir.
Ayrıca, benzin kullanımını azaltacağı için ülke ekonomisine olumlu katkı sağlayacak, aynı zamanda da trafikteki araç sayısını bir nebze olsun azaltacaktır.
Bisiklet, gelişmiş ülkelerde giderek en fazla tercih edilen ulaşım aracı olmaktadır. Avrupa’da başbakanların dahi bisikletle işe gittiği ülkeler mevcuttur. Bu, insanlar arasındaki eşitlik düzeyini geliştirmek açısından da oldukça önemlidir.