Çoğumuz uzaylılar var mı, yok mu çok defa düşünmüşüzdür. Varlarsa hangi gezegen(ler)de yaşıyorlar, Mısır Piramitleri onların eseri mi veya filmlerde gördüğümüz gibi kocaman kafaları ve gözleri olan canlılar mı?
Kimdir bu uzaylılar, hadi bazı delil ve teorilerle bu konuyu şöyle bi’ inceleyelim:
Öncelikle uzaylı kavramının nereden geldiğine bakalım; uzaylı, uzayda yaşadığı varsayılan canlılara verilen addır. Aslına bakarsak ben, sen, o hepimiz birer uzaylıyız.
İlk UFO (Tanımlanamayan Uzay Aracı) vakası, 1942 yılında Los Angeles’ta görülmüştür. II. Dünya Savaşı sırasında gerçekleşen bu olay, halk tarafından diğer devletlerin bir saldırısı olarak görülmüş, ancak ne kadar ateş edilirse edilsin bu cisimlere hiçbir etkisi olmadığı anlaşılmıştır. Tarihte bu olay, Los Angeles Savaşı olarak yer almıştır.
Peki, uzaylıların bize bir zararı var mı?
Çoğu insanın kafasında şöyle bir düşünce olmuştur; bir gün uzaylılar Dünya’ya gelecek ve UFO’larıyla gezegenimizi yok edecekler.
Uzaylıların var olduklarına dair kesin bir bulgu olmamakla beraber, şimdiye kadar Dünya’ya bilinen bir zararları da olmadı. Ancak Michael Schetsche ve Andreas Anton isimli iki Alman bilim insanı, bunun tam tersini söylüyor: Eğer uzaya gönderdiğimiz sinyalleri bir an önce kesmezsek diğer topluluklar tarafından barışçıl olarak algılanmayacağını ve Dünya’nın sonunun gelebileceğini düşünüyorlar.
Sıra, bu ‘koca kafalı’ canlıların NASA tarafından doğrulanan görüntülerinde.
Bu sıralar Amerika Birleşik Devletleri’nde COVİD-19 vakaları her geçen gün artıyor. Halk ise bu duruma tepki gösteriyor. NASA ise, uzaylılarla ilgili oldukça fazla şey paylaşıyor. Bu haberler normal bir zamanda olsaydı herkesin dikkatini çekerdi, ama böyle bir dönemde beklenen ilgiyi toplayamadı.
NASA, geçen hafta bir açıklama daha yaptı: Samanyolu galaksisinde 36 adet zeki yaşam formu olabilir!
Uzaylılar hakkında çok fazla komplo teorisi, çok fazla film var. Hatta Bigelow Aerospace şirketinin kurucusu Robert Bigelow tarafından ortaya atılan bir teoride diyor ki; ‘Uzaylılar içimizde, Dünya’ya çoktan giriş yaptılar ama üstün teknolojileri sayesinde bizlere gözükmeden yaşıyorlar’ ve devam ediyor ‘Bu konuya Birleşik Devletler içerisindeki herhangi bir kişiden çok daha fazla para harcadım ve Dünya dışı varlıkların gezegenimizde yaşadığına eminim.’
Mars’a bakacak olursak; bilim insanları tarafından kurulan uluslararası bir ekip 6 yıl boyunca araştırmalar yaptı. Ve Mars’ta 4 Milyar yıl önce oksijen ve okyanuslar olabileceği sonucuna ulaştı. Hatta Mars’ta halen donmuş göllerin olduğu bilgisi de mevcut. Bazı araştırmacılar ise, Mars’taki göl içinde mikrobik bir Dünya’nın gizlenmiş olabileceğini, bu alt yaşamdaki canlıların en zor koşullara bile dayanıp, hayatta kalabileceğini dile getirdi.
Böyle bir konu hazırlayıp Area-51’den (51. Bölge) bahsetmemek olmaz herhalde. Hakkında çok fazla bilinmezlik bulunan Nevada’ya bağlı bir alan 51. Bölge. Onu bu kadar gizemli kılan ise, ABD’nin orada ne yaptığına dair bir bilgi paylaşmaması ve denetimlerin dikkat çekecek kadar sıkı bir şekilde yapılması.
Hatırlasanız geçen sene binlerce kişinin katıldığı bir 51. Bölge baskını olmuştu. Amerika Hava Kuvvetleri sözcüsü Laura McAndrews, sert bir açıklama ile ordumuz hazırda bekliyor demişti ve kimse içeriye adım atmaya cesaret edememişti.
Uzaylıların eski zamanlarda Dünya’ya uğramış olabileceğinin en büyük kanıtı ise, 1973 yılında Mures Nehri’nde bulunan tam 250.000 senelik bir parça. Bu parçayı bu kadar önemli kılan ise %90’lık bir bölümünün alüminyum ve %10’luk kısmının diğer metallerden oluşması. 250.000 yıl önce birisinin metalleri birleştirerek böyle bir parçayı yapmış olması, uzaylıların geçmişte Dünya’da yaşamış olabileceğini düşündürüyor.
Gezegen bilimci ve NASA’nın ‘New Horizons’ misyonunda görev alan Alan Sternise katıldığı bir toplantıda ‘uzaylılar tahmin ettiğimizin aksine sualtı bir medeniyet geliştirmiş olabilir ve bu sebeple iletişim kuramıyor olabiliriz’ sözlerine yer verdi.
NASA araştırmacıları 3 Ocak 2020’de keşfettikleri ve ‘TOI 700 d’ adı verilen öte gezegenin, kendi yıldızına, Dünya’nın Güneş’ten aldığı enerjinin yüzde 86’sını alacak mesafede bulunduğunu, bunun yaşama elverişli koşullara olanak sağlayabileceğini belirtti.
‘TOI 700 d’ Dünya’dan ortalama olaraka %20 daha büyük ve yörüngesini 37 günde tamamlıyor. Gezegenin henüz her yeri keşfedilmediği için yaşam olabileceği düşünülüyor.