Hepimiz özel ve iş yaşantımızda zaman zaman belli kalıpların arasına sıkışıp kalabiliyor ve yaratıcı düşünme konusunda zorluk çekebiliyoruz. Bu zorluğun üstesinden gelebilmek ve içimizde bulunan potansiyeli gerçekleştirebilmek adına bu yazımda genel olarak, özgürlüklerin ya da kısıtların, nitelikli olana ulaşmada nasıl kullanıldığını gösteren en etkili 10 yenilikçi düşünme tekniğinden bahsettim.
Beyin Fırtınası
Belirli problemlerin çözümü ya da yeni fikirlerin geliştirilmesi için, grup üyelerinin serbest bir şekilde ve anlık olarak ortaya çıkan düşüncelerinin ifade edildiği bir yöntem olan beyin fırtınası, kolay ve pratik olması açısından en çok tercih edilen tekniklerden biridir. Niceliğin nitelikten daha önemli olduğu bu teknik, olası çözüm pratikleri üretmek için kullanılırken, tartışma ve eleştiriye yer verilmez. Yapılabilirlik, maliyet, karmaşıklık, kalite gibi önceden belirlenen kriterlere uygun olan fikirler seçilir ve değerlendirilmeye başlanır.
Alfabe/Sözlük İle Düşünme
İlk bakışta fazlaca basit gibi görünse de, alfabe tekniği beklenmedik bir şekilde verimli sonuçlar verebilir. Alfabenin tüm harflerinin yukarıdan aşağı doğru sıralandığı bir kâğıda, bu harflerle başlayan ve akla gelen ilk kelimelerin yazıldığı alfabe tekniğine göre, ortaya çıkan kelimeler arasında bir ilişki kurmaya çalışılır. Bazı kelimeler yaratıcı veya üretici olmasa da ısrarcı olun ve pes etmeyin, çünkü yeni çağrışımları beraberinde getirebilir. Amaç, şans eseri uygulanabilir bir şeyler keşfetmektir ve aradığınız şey beklenmedik bir şeydir.
Shiritori
İsminden de anlaşılacağı üzere, Japonya menşeili olan bu yenilikçi düşünme tekniği aslında bir oyun olarak ortaya çıkmıştır. Japonca cümle yapısına göre söylenen kelimenin son hecesinden (kana) veya son harfinden yeni bir kelime türetmeye dayanan bu oyun, daha sonraları iş yaşamına uyarlanmış ve en çok kullanılan yenilikçi düşünme tekniklerinden biri haline gelmiştir. Tekniğin en çok bilinen somut verilerinden biri ise, Shimpei Takahashi isimli bir oyuncak geliştirişinin TEDx’de yaptığı konuşmaya ait. Takahashi konuşmasında kısaca, ürün geliştirmede pazar verileri yerine rasgele yazdığı kelimelerden yola çıktığını ve düşünmek istediği bu kelimeleri, hayal ettiği şeye şekil vermede kullandığından bahsetmekte. Örnek olarak; kâğıt tahta, araba, askı… ya da; elma, makas, kasa, saat, atık…
Fidye Mektubu
Fidye mektubu olarak Türkçe’ye çevrilen “ransom note effect” tekniği, çeşitli gazete ve dergilerde yer alan, birbirinden farklı haberlerdeki yazıların rasgele seçilerek kesilmesi ve boş bir kâğıda yapıştırılarak, olduğundan farklı kalıplar ortaya çıkarmaya yöneliktir. Özellikle reklamcılık alanında tercih edilmesine rağmen, farklı alanlara da uyarlanabilmektedir. İngiliz şarkıcı ve söz yazarı David Bowie’nin de, bu tekniği kullanarak farklı varyasyonlarda kalıplar ortaya koyduğu bilinmektedir.
Fikir Kutusu
Fikir kutusu tekniğine göre yaratıcı fikirler ve icatlar, çoğu kez var olan şeylerin üzerine yeni bir özellik eklenmesiyle ortaya çıkar. Benzer bir ifadeyle; fikir kutusu, mevcut bilgiyi kışkırtıcı yeni örnekler halinde yeniden sunar. Fikirler alfabe tekniğinde olduğu gibi şans eseri ortaya çıkar. Ortaya koyacak ürüne ilişkin öncelikle birtakım parametreler (malzeme, şekil, dış yüzey, konum, vs.) belirlenir ve mevcut parametlere ait farklı varyasyonlar alt alta sıralanır. Birbiriyle uyumlu olabileceği düşünülen varyasyonlar seçilir ve değerlendirilir. Örneğin, bir ayakkabı tasarlamak istiyorsunuz, hangi malzemelerden oluşabileceğini, şeklinin nasıl olabileceğini, dış yüzeyinin hangi maddeden üretilebileceğini sıralayın ve çeşitli varyasyonlardan birini seçin.
Scamper
Sırasıyla; (s)ubstitude (yerine koyma), (c)ombine (birleştirme), (a)dapt (uyarlama), (m)odify (değiştimek), (p)ut to other uses (başka amaçlar için kullanma), (e)liminate (çıkarma) ve (r)everse (tersine çevirme) kelimelerinin baş harflerinden oluşan scamper tekniği, manipülasyon yoluyla yaratıcı olabilme çabasıdır. Manipülasyon ve yenilikçiliğin kardeş sayıldığı bu tekniğe göre, var olan bir cisim, hizmet veya süreç alınır ve yeni bir fikir haline gelecek şekilde manipüle edilir. Benzer bir ifadeyle, yeni olan çoğu şey aslında mevcut olana bir ilave yapılması veya onun tadilattan geçirilmesi ile elde edilir. Örneğin, ayakkabı bağcığının yerini cırt cırtların alması, dönen kapıların dönen pencere ve yukarı doğru açılan araba kapılar üretilmesine fayda sağlaması, katlanabilir bisikletlerin sırt çantası gibi taşınmasını sağlayan değişikliklerin yapılması, günümüzde kulaklıkların, kabloların elenerek kablosuz üretiminin yapılmasının yaygınlaşması, yüksek atlama sporunda bir döneme kadar dikey olarak yükselme tekniğinin terk edilerek yatay olarak gerçekleştirilmesi…
TRIZ
Rus bilim insanı Genrich Altshuller’in öncüsü olduğu ve Türkçe’ye yenilikçi problem çözme teorisi olarak çevrilen TRIZ’e (Teoriya Resheniya Izobretatelskikh Zadatch) göre, icatlar ve yaratıcılık olarak atfedilen fikirler şans eseri veya rasgele değildir. Altshuller, o dönem çalıştığı patent enstitüsünde, patent alan buluşları incelemiş ve %98’inin bilinen ilkelere dayandığını belirtmektedir. Buradan hareketle, size doğrudan çözüm sunmayan, problemin çözümünün yaklaşık olarak neye benzediğini ve son aşamada beyin fırtınası ve deneme-yanılma gibi diğer yenilikçi düşünme tekniklerine ihtiyacınız olduğunu söyleyen TRIZ, yenilikçi olmaya ilişkin birtakım ilkelere dayanır. Bu ilkelerden birincisi, her zaman ideal sonucun aranması gerektiği ve anlık tatminin yanıltıcı olacağıdır. İkinci ilke, yeniliğin maliyeti az olan kaynaklarla gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgularken, üçüncü ilkeye göre benzer problemler benzer çözüm kalıplarına sahiptir. Problem net bir şekilde tanımlanmalı, yenilikçi fikirler mevcut sistemi bozmamalıdır.
Sistematik Yaratıcı Düşünme (SIT)
Yenilikçi çözümler arasında benzerlikler, birbirini tekrar eden modeller ve ortaklıklar mevcuttur, fakat çoğu zaman bunu fark edemeyebiliriz. Bu noktada sistematik yaratıcı düşünme tekniği, ilk bakışta göremediklerimizi görünür kılmak için çıkarma – görev birleştirme – çarpma – bölme – bağımlı özellik gibi birtakım kalıplar sunar. Genel olarak bir parçanın üründen çıkarılması, mevcut parçalara ilave görevler eklenmesi, bazı parçaların çoğaltılabilmesi veya fonksiyonlarının bölünmesi ve koşulların değişmesine bağlı olarak ürünün bazı parçalarının veya tamamının değişmesi gibi kalıplara sahiptir. Ürün seçilir, özellikleri listelenir, çıkarma-çarpma-bölme gibi kalıplardan geçirilir, ürünün neden yapılması gerektiğine karar verilir, yapılabilme ihtimali değerlendirilir ve ürün ortaya çıkarılır.
Varsayımları Sorgulamak ve Tersine Çevirmek
Geleneksel düşünme kalıbından sıyrılmayı amaçlayan bu teknik, oldukça pratik bir çözüm önerisi sunmaktadır. Sırasıyla konu hakkındaki bütün varsayımlar listelenir, her varsayıma zıt fikirler sunularak itiraz edilir, her ters çevrilmiş varsayımın nasıl gerçekleştirilebileceğine dair sorular sorulur. Bu itirazlardan ve sorulardan biri seçilir ve gerçekçi bir fikir haline getirilmeye çalışılır.
Biyotaklit/Biyomimetik
Problem çözmede ve yaratıcı düşünmede taklit etme pratiğinden faydalanan biyotaklit/biyomimetik tekniği, doğadan ve doğadaki tasarımlardan ilham almaktadır. Doğa, insanlar için akıl hocası ve fikir kaynağıdır. Özellikle, doğadaki hayvanları ön plana çıkararak mevcut ihtiyaçları karşılamayı amaçlayan bu teknik, genel olarak sanat, mimari, teknoloji, robotik, nanoteknoloji, yapay zekâ ve askeri araştırmalar gibi alanlarda kullanılmaktadır. Hızlı trenlerin günümüzde balıkçıl kuşların uzun gagalarını andıran formda üretilmesi, helikopter üretiminde yusufçuk böceğinin, denizaltıların üretiminde ise nautilus balığının örnek alınması, uçak radarlarının kullanımında yarasaların sinyaller ile saptayabilme özelliğinden faydalanılması gibi örnekler, doğanın günlük yaşamı kolaylaştırmadaki rolünü ortaya koymaktadır.