Paris, buraya yazanların çok ötesinde bir şehir. Boşuna ‘Paris, her zaman güzel bir seçimdir.’ demiyorlar. Her gittiğinizde farklı bir sürü şey-yer bulacağınız kesin. Aşırı popülaritesinin yanında şehrin içine karışınca, şehri hissetmeyi başarınca gerçekten çok güzel bir yer. Ben 2 defa gittim ve üçüncüsünü sabırsızlıkla bekliyorum.
Üç İkon
- Eyfel Kulesi
- Zafer Takı (Arc De Triomphe)
- Notre Dame Katedrali
Müzeler Olmazsa Olmaz
- Dünyanın en popüler müzelerinden biri, Louvre Müzesi: Girmeden önce neleri görmek istediğinize dair bir araştırma yapın, derim. Ayrıca Erasmus öğrencilerine ücretsiz diye biliyorum.
- Orsay Müzesi
- Fondation Louis Vuitton: Mimarisi kayda değer güzellikte, çağdaş sanatlarla ilgiliyseniz sergiler ilginizi çekebilir.
- Centre Pompidou: Parisien İstanbulModern
- Grand Plais – Petit Palais’: Önemli bir sergi olmadıkça çok elzem değiller.
Champs Elysees
Şanzelize işte, cadde olan… Üzerindeki Abercrombie mağazası, saray girişi gibi bir yoldan yürüyüp müzemtrak bir dükkana giriyorsunuz.
Fotoğraf çekmeden de olmaz…
- Trocadero: Klasikleşmiş bir fotoğraf noktası.
- Galleries LaFayette: Operanın terasını sakın ama sakın es geçmeyin, derim. Şahane bir manzaraya sahip.
- Alexander III Köprüsü
Güzel havaların keyfini parklarda çıkarmak için:
- Jardin des Tuileries: Louvre Müzesinin önündeki park.
- Jardin du Luxembourg
Le Marais Bölgesi
Daha alternatif bir bölge; tasarım butikler, tatlı kafeler ve restoranlar ile dolu enerjik, neşeli bir semt. Karaköy, Moda, Cihangir-vari. Lokaller de seviyor. Tavsiye ederim.
Montmartre
Nam-ı diğer Ressamlar Tepesi, Sacre Coeur. Barbes tarafına fazla geçmeyin, tekin değildir.
Moulin Rouge
Montmartre’ye giderken buraya uğrayıp oraya geçebilirsiniz ya da tam tersi. Sadece görüp fotoğraf çektirmelik bir yer aslında. Gösteriler sadece turist avı.
La Defense
Herkesin bildiği sanat eseri, romantik sokaklar, Eyfel Kulesi ve müzelerinin tam zıttı bir yer. Paris’in modern yüzü ve Avrupa’nın en büyük finans merkezi burası.
Klasik Paris gezilerinde asla yer almayan bir kısım, fakat şehrin dokusunun bozulmadan da ne kadar güzel iş merkezleri yapılabileceğinin canlı kanıtı olduğu için görülmeye değer olduğunu düşünüyorum. Üstelik metro ile direk ulaşım mümkün.
Buraya ulaşınca ilk göreceğiniz yapı, kocaman içi boş küp şeklinde ki bina: La Grande Arche de La Défense. Fransız İhtilali’nin 200. yılı şerefine inşa edilmiş ve Zafer Takı, Champs Elysees ve Concorde Meydanı’ndaki Obelisque ile aynı doğrultuda.
Her yerde çok çeşitli -ve asla anlamlandıramadığım- modern sanat eserleri var. Öyle ki, La Défense’in turist bilgilendirmesinde sadece bu eserlerle ilgili kocaman bir dosya var.
Son olarak; gezinize eşlik edebilecek birkaç Fransızca şarkı önerisinde bulunmak istiyorum.
- Edith Piaf – La Vie En Rose (Bununla Instagram’a story atmazsanız yada Paris fotoğrafınızın altına söz alıntılamazsanız Paris geziniz eksik kalır…)
- Fréro Delavega – Mon petit pays
- Stromae – Tous Les Mêmes
- Arcadian – Petit à petit
- VIDEOCLUB – Amour plastique