‘Kadınların yazgısı, beni tüm yaşamım boyunca ilgilendirdi ve sosyalizme çeken de bu ilgi oldu zaten.’
Zinayno Patrikeyeva
Ekim Devrimi’ne ismini yazdıran onlarca kadından biri de Zinayno Patrikeyeva.
Henüz 19 yaşındayken 150 kişilik Partizan Birliği’nde yer alan Patrikeyeva, yalnızca milliyetçi Kazak birliklerine karşı değil, aynı zamanda kadının savaşamayacağını düşünen erkek egemen düşünceye karşı da mücadele etti.
Kadınların savaşabileceğini göstermek için atını süren ve silahını kuşanan Patrikeyeva, Kızıl Ordu Kongresinde Kızıl Bayrak Nişanıyla ödüllendirildi.
Nwanyeruwa
Afrika’da İngiliz sömürgeciliğine başkaldıran ve kadın savaşının ateşleyicisi olan Nwanyeruwa, İngilizlerin kadınları da vergiye bağlanacağını öğrendiğinde kabilesindeki kadınları başkaldırmaya çağırarak İngiliz ordusuna karşı 25 bin kişilik bir ayaklanma başlattı. Ayaklanmanın sonucunda büyük bir zafer kazanan kadınlar, vergiden muaf tutuldu.

Mary Harris Jones
Onu yargılayan bölge savcısı için Amerika’nın en tehlikeli kadını, lideri olduğu işçiler için Jones Ana…
Mary Jones, 1867 yılında yaşanan humma salgınında eşini ve çocuklarını kaybettikten sonra terzilik yapmaya başladı. 1871 yılında çıkan Büyük Chicago Yangınında dükkanıyla birlikte her şeyini kaybettikten sonraysa tüm hayatını işçilerin yaşama ve çalışma koşullarını iyileştirme mücadelesine adadı.
Ülkeyi şehir şehir gezerek işçi hareketini örgütleyen Jones Ana, hazır giyim işçilerinden maden ve demiryolu işçilerine kadar farklı alanlarda çalışan tüm işçilerin hak mücadelesine destek oldu.
Çok kez tutuklanan Jones, çocuk işçiliğin yasaklanması konusunda da yürüyüşler düzenledi, 12 yaş altı işçi çocuklarla ülke turuna çıktı. Çalışmalarını sonucundaysa, 14 yaş altındaki çocukların çalıştırılması yasaklandı.
Mary Jones’un ismi, kısaca MoJo olarak bilinen Mother Jones isimli yayın organında yaşamaya devam ediyor.

Sophie Scholl
White Rose (Beyaz Gül) isimli Anti-Nazi örgütünün kurucu liderlerinden olan Sophie Scholl, yaşamı boyunca Nazilerin aksine barışçıl eylemlerde bulundu.
1943 yılında, Münih Üniversitesi’nde broşür dağıtırken yakalanan Scholl ve yoldaşları, giyotinle idam edildi. İdamın ardından, White Rose hareketinin broşürleri müttefiklerine ulaştırıldı ve broşürler, uçaklardan tüm Alman şehirlerine atıldı.

Harriet Tubman
Köle olarak doğan Harriet Tubman, 1849’da kölelikten kaçarak Philadelphia’ya gitti. Gizli yollar ve güvenli evler temin ederek kölelik karşıtı bir ağ kuran Tubman, Maryland’e dönerek kendi ailesi ile birlikte çok sayıda aileyi kölelikten kurtardı.
Kölelik karşıtı lider John Brown’a ve Harpers Ferry’ye eylemlerinde yardımcı olan Tubman, Amerikan İç Savaşı’nın ardından kadınların hak mücadelesine yöneldi. Kadınlara oy kullanma hakkı verilmesi ve süfrajet hareketlerinin önemli isimlerinden olan Tubman, Amerika’nın özgürlük ve cesaret sembollerinden biri haline geldi.
‘İki şeye hakkın olduğuna karar verdim: Özgürlük ve ölüm. Birine sahip olamazsam ötekini isterim çünkü hiç kimse beni canlı tutsak edemez.’

Lakshmi Sehgal
Yüzbaşı Lakshmi Sehgal, Büyük Hindistan Bağımsızlık Hareketinin önde gelen isimlerinden biriydi.
İkinci Dünya Savaşı sırasında tamamen kadınlardan oluşan Jhansi Birliği’ni yöneten Sehgal, İngilizlerin hakimiyetinde olan hükümetin devrilmesinde de büyük rol oynadı.

Sylvia Rivera
Sylvia Rivera, LGBT hak mücadelesinin ikonik isimlerinden biri.
Anne ve babasını küçük yaşta kaybeden ve büyükannesiyle yaşamaya başlayan Rivera, kadınsı tavırlarından dolayı hoş karşılanmadığı için 11 yaşındayken evi terk ederek sokakta yaşamaya başladı.
Sokakta Drug Queen Topluluğuyla tanışan Rivera, 1969 yılında, LGBT hareketinin başlangıcı kabul edilen Stonewall Ayaklanmalarına katıldı. Rivera, Stonewall Inn’e defalarca baskın yapmış olan polislere ilk şişeyi atan kişi olarak da biliniyor.
1970’de Gay Aktivistler İttifakı’na (Gay Activists Alliance) üye oldu. Ardından sokakta kalan, evsiz trans bireylere yardım etme amacıyla Sokak Travesti Eylem Devrimcileri (Street Transvestite Action Revolutionaries / STAR) grubunu kurdu. Proje maddi sıkıntılar sebebiyle askıya alınmış olsa da Rivera, yaşamı boyunca, ötekileştirilen cinsel kimlikleri savunmaya devam etti.

Blanca Canales
ABD hükümetinin Porto Riko üzerindeki baskısına ve yaptırımlarına karşı çıkmasıyla ünlenen Blanca Canales, Porto Riko Ulusal Partisi’nin kadın kolları olan Özgürlük Kızları grubunun aktif üyesiydi.
1950 yılında, ABD’nin Porto Riko adına hiçbir yayını basmaması Canales ve arkadaşlarını harekete geçirdi. Örgütlenen grup silahlanarak Jayuya Ayaklanmasını başlattı. Ayaklanma kısa sürede Porto Rikoluları harekete geçirdi ve isyancılar, polis karakolları ile istasyonları basarak ABD bayraklarının yerine Porto Riko bayraklarını astılar.
ABD ordusunun karşılık verdiği direnişin sonunda pek çok direnişçi tutuklandı. Canales, ömür boyu hapse mahkum edildi ancak 1979’da afla serbest bırakıldı.

Lucy Parsons (Lucy Eldine Gonzales)
Siyahların ve kadınların hak mücadelesinde aktif rol oynayan Lucy Parsons, farklı ırkların evlenmesini engelleyen yasaya rağmen amcasının çiftliğinde tanıştığı bir beyaz olan Albert Parsons’la evlenerek ilk devrimci eyleminde bulundu.
1872 yılında, siyahların oy kullanabilmeleri için isimlerini kütüklere yazdırmaya çalışan Parsons ailesi, ırkçılar tarafından tehdit edildi. Siyahları oy vermeye çağıran Albert Parsons ise, bacağından vuruldu.
1873 yılında Chicago’ya taşınan Parsonslar, 1877 yılında, ABD’nin ilk büyük işçi eylemlerinde yer almaya başladılar.
Yaşamı boyunca sosyal adalet için savaş veren Parsons’un aktif siyasi hayatı ise, düzenlediği Uluslararası Kadın Giyimi Emekçileri Sendikası (ILGWU) toplantılarıyla başladı.

Celia Sanchez
Celia Sanchez, Küba Devrimi’nin ismi saklı kalmış bir kahramanlarından biri.
Devrimin başlangıcından itibaren gerillaya liderlik yapan ve Küba’da savaşmak isteyen insanların gelişini organize eden Sanchez, devrimin ardından ölümüne dek Fidel Castro’yla birlikte Sosyalist Parti’de çalıştı.
