Ma Barker (1872–1935)
Ma Barker, 1920’li ve 30’lu yıllarda, özellikle banka soygunlarında adı geçen Barker Çetesi’nin lideriydi. 4 oğluyla birlikte gerçekleştirdiği onlarca banka soygununda ve cinayette adı geçen Ma Barker, dönemin FBI Başkanı J. Edgar Hoover tarafından halk düşmanı ilan edilmişti.
Pek çok filme ve şarkıya konu olan Ma Barker ve çetesinden esinlenilen bir diğer yapım da, ünlü Daltonlar çizgi filmi ve Anne Dalton’dur (Ma Dalton).
Stephanie Saint-Clair (1886-1969)
Harlem, New York’ta ismi sayısız suça karışan Stephanie St. Clair, ünlü bir kumarbazdı. O dönemde politika bankacılığı olarak anılan; yatırım, kumar, bahis ve piyango gibi şans oyunlarını ifade eden yasadışı bir iş yürütüyordu.
Siyah bir kadın olarak, kurduğu imparatorlukla ün kazanan Clair, yasak kalktıktan sonra mafyaya karşı direnen ve asla mafyanın kontrolüne girmemiş az sayıda operatörden biriydi. Bu dönemde seçkin polisleri satın alıyor, mafya üyelerini kaçırtıyor ve öldürtüyordu.
Eşi tarafından aldatıldığını öğrendikten sonra onu vuran Clair, 3 yıl hapis cezası aldı. Bu süreçte, ünü azalmaya ve maddi gücü tükenmeye başladı. Clair’in, serbest kaldıktan sonra sakin bir yaşam sürdüğü biliniyor.
Kazandığı paranın büyük bir kısmını topluluk projelerine yatıran Clair, polis vahşetinden bahsediyor, oy verme hakkını savunuyor ve komşularını haklar ve özgürlükler konularında bilinçlendirmeye çalışıyordu.
Edna Murray (1898-1966)
Kissing Murray (Öpüşen Murray) ve Rabbit (Tavşan) isimleriyle de anılan Edna Murray, Barker Çetesi de dahil olmak üzere pek çok çeteyle ilişkili bir suçluydu.
1935 yılında yakalanan ve 1940’da şartlı tahliyeyle serbest bırakılan Murray, Rabbit lakabını hapisanelerden ayrılma becerisi ve Kissing Murray lakabını ise, soyduğu kurbanlarını öpmesi sebebiyle almıştır.
Kathryn Kelly (1904-1985)
Yaşamı boyunca aktif bir suçlu olarak anılan Kathryn Kelly, tanışmalarının ardından eşi George ‘Machine Gun’ Kelly ile yasadışı işlerini sürdürmüştü. Eşinden çok daha acımasız ve vahşi olduğu ifade edilen ve eşini suç dünyasına ittiği söylenen Kelly, Machine Gun ile birlikte ünlü petrol kralı ve iş insanı Charley Urschel’i kaçırmıştı.
Kelly, eşi, annesi ve üvey babası, yakalandıktan sonra Kelly ve annesi Ora, ömür boyu hapse mahkum edildi. Eşi George, Leavenworth, Kansas Hapishanesinde ölürken Kelly ve annesi serbest kaldıktan sonra, ölümlerine kadar sakin bir yaşam sürdürdüler.
Bonnie Parker (1910-1934)
Kadın gangster denildiğinde akla gelen ilk isim belki de Bonnie & Clyde’ın Bonnie’sidir. Amerika’nın en tanınan kanun kaçaklarından biri olan Bonnie Parker, Clyde Barrow ile birlikte 1930’lu yıllarda çok sayıda banka ve dükkan soygununa dahil olmuştur. Soydukları yerlere çiçek bırakan ikili, 23 Mayıs 1934’de polis tarafından pusuya düşürülmüş ve öldürülmüştür.
Ekonomik zorluklar yaşayan ve kapitalizmin karşısında duran halk, ikiliyi, modern Robin Hoodlar olarak görmüştür.
Virginia Hill (1916-1966)
1933’den itibaren, Amerikan organize suç figürlerinden biri olan Virginia ‘Flamingo’ Hill, gangster Benjamin ‘Bugsy’ Siegel’in kız arkadaşı olarak ün kazanmıştır.
Sevgililerinin pek çoğunu suç dünyasından seçen Hill’in, gangsterler arasında mesaj ilettiği biliniyordu. Evinde öldürülen Siegel ile ilgili tüm suçlamaları reddeden Hill’in, Siegel’in ölümünün ardından da pek çok suça karıştığı iddia edilmiştir.
Queen of the Mob (Mafya Kraliçesi) lakabıyla da tanınan Hill, 1966 yılında, çok sayıda uyku hapı içerek intihar etmiştir.
Griselda Blanco (1943-2012)
Griselda Blanco, nam-ı diğer The Godmother, dünyanın en tanınan kadın uyuşturucu baronu olarak biliniyor. La Madrina ve The Black Widow (Kara Dul) gibi lakaplarla da tanınan Blanco, genç yaşlarında Medellin karteline katılmıştır.
Kısa sürede kartelin önemli üyelerinden biri haline gelen Blanco, 1970’li yıllarda ABD’ye taşınmıştır.
1975 yılında 30’dan fazla suçtan aranmaya başlanan Blanco, 1985’de Kaliforniya’da FBI tarafından yakalanmıştır. 2004 yılında tamamen serbest kalan uyuşturucu kraliçesi, Kolombiya’ya dönmüş ve 2012 yılında bir suikaste uğrayarak hayatını kaybetmiştir.
Blanco’nun yaşamı çok sayıda kitaba ve filme konu olmuştur.
Sister Ping (1949-2014)
Cheng Chui Ping ya da Rahibe Ping, 1980’ler ile 2000’ler arasında Hong Kong ile New York arasında insan kaçakçılığı yapıyordu. The Snakehead (Yılanbaşı) olarak da anılan Ping, Çin’de bir yeraltı suç örgütünün de lideriydi.
2000 yılında tutuklanan ve 2003’te ABD’ye iade edilen Ping, 2014 yılında hapishanede ölmüştür.
Çok sayıda insanı, insanlık dışı koşullarda ABD’ye gönderen Ping, yüzlerce insanın ölümüne sebep olmuştur. Ancak, bugün bile ABD’ye gidebilmiş olanların bir kısmı Rahibe Ping’i, onları fakirlikten ve işsizlikten kurtardığı için övmektedir.
Sandra Avila Beltran (1960-…)
Pasifik’in Kraliçesi lakabıyla anılan Sandra Beltran, Meksikalı bir uyuşturucu kartelinin lideriydi. 2007 yılında tutuklanan Beltran; uyuşturucu kaçakçılığı, kara para aklama, yasadışı silah barındırma, organize suç ve komplo ile suçlanmış ve ABD’ye teslim edilmiştir.
Pasifik’in Kraliçesi, yakalanmadan önce, kullandığı lüks aksesuarlar, pahalı kıyafetler ve fütursuz yaşam tarzıyla medyanın da ilgisini çekmiştir.
Baltalı Hano
Bazı kaynaklara göre yalnızca bir efsane olan, bazılarına göreyse gerçekten yaşamış olan Baltalı Hano’nun (Hanzade) hikayesi, 1800’lerin sonunda bugünkü Kasımpaşa, İstanbul’da geçiyor.
12 yaşındaki oğlu kaybolduğunda dönemin kabadayılarından biri olan sevgilisinden yardım isteyen Hano, beklediği karşılık gelmeyince kontrolü eline alır. Kabadayıdan da şüphelenen Hano, bir gece erkek kılığına girerek onu takip eder.
Sevgilisinin her geceyi bir hamamda sonlandırdığını fark eden Hano, hamama girdiğinde oğlunu hamam oğlanı olarak görür. Hamamı yakmak için odunların yanına gittiğinde oradaki baltayı alır ve sevgilisi de dahil hamamdaki 21 kişiyi öldürür.
O geceden sonra yaşadığı bölgede haraç toplamaya ve baltayla insan öldürmeye devam eden Hano, bir süre sonra yargılanır ve kurşuna dizilerek öldürülür.