Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi
Amerikalı Psikolog Abraham Maslow’un, ilk olarak 1943 yılında yayınladığı bir çalışmasında öne sürdüğü ve bugün, hala psikolojinin temel yapı taşlarından biri olarak görülen bir teoridir. ‘Muhteşem insan doğasını anlamak’ amacıyla yaptığı araştırma ve incelemeleri sonucunda ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisini ortaya atmış ve bunu klinik çalışmalarıyla da desteklemiştir.
Maslow, yaptığı çalışmalarla 1950 ila 1960’lı yıllarda psikolojide hümanistik ekolün sembolü olmuştur.
Abraham Maslow’un bu teorisini piramit şeklinde göstermesinin nedeni, belki de temel ihtiyaçların en altta ve en önce gerekliliği ancak asla bir piramidin tepesindeki hedeflerle karıştırılıp ana maksat ve gaye yapılmaması nedeniyledir. Yani, insan ihtiyaçlarla örülü bir organizmadır ve bu ihtiyaçları bir doğrusal eğri şeklinde ilerlemez. En temel ihtiyaçlar karşılanmadan daha lüks yahut daha az değerli ihtiyaçlara geçilemez.
Bununla birlikte, en alt düzeydeki ihtiyaçları bir binanın temeli gibi düşünmek gerekir. En aşağı basamaktaki fizyolojik ihtiyaçlar, olmazsa olmaz yaşam koşulları için vazgeçilmezdir. Nitekim bir insanın karnının aç veya susuz olması halinde ona opera bileti vermeniz yahut bir tiyatroda en önden yer ayırmanız bir anlam ifade etmez. Karnı aç bir insan için sanat kavramı önemsizdir.
Piramidin İlk Basamağı: Fizyolojik İhtiyaçlar
İhtiyaçlarımızın aynı zamanda motivasyonumuz olduğu söyler Maslow. Yani insan elde ettiklerine değil elde etmeyi umduklarına odaklanarak hedefe yürür. Bu ihtiyaç basamaklarını kategorize etmek, doğru hedefe yönelmek için bir araç niteliğindedir.
Günümüz insanının en temel sorunlarından biri de tam olarak burada yatıyor. Birincil ihtiyaçları bir türlü geçemeyip yahut ikincil ihtiyaçlarda takılı kalarak bütün bir ömrünü para ve ekonomik zenginlik peşinde harcamaktan geri durmuyor. Ancak, piramit şeklinin de bize göstereceği üzere nihai hedef insanın kendini gerçekleştirmesi; bir diğer deyişle, ulaşabileceği en üst seviye insan olmasıdır. Asıl hedefe adaleti değil de parayı koyan bir hukukçu, milletine hizmeti değil de koltuk sevgisini önde tutan bir siyasetçi, eğitimi değil de getirdiği saygınlığı ana hedef belirleyen bir akademisyen hep bunun gibi basamak ayrımlarında hata yapan ve ana hedefini doğru belirleyemeyen tipik örneklerdir.
Piramidin ikinci basamağına geçmeden önce belirtmek isterim ki, bir basamaktan diğer basamaktaki ihtiyaçlara geçmek için alttaki basamağın yüzde yüz, tamamen giderilmesi gerekmez.
Bunun beklentisi içerisinde olmak dahi, ana hedefe yürümek yolunda ağır yaralar açacaktır. Zira parayı her şeyin hedefine koyan birisi, kendisine biçtiği tavan fiyata ulaşamadığı müddetçe saygı ve sevgi ihtiyaçlarına tam olarak yönelemez ve hayatı boyunca hep eksik kalır. Tamamlanmamış bir yapboz gibi bir yerlerde eksik bir şeylerin varlığını bilerek yaşamayı sürdürecektir. Ancak aksine ihtiyacı belli ölçüde izole etmek ve gidermek, bir diğer ihtiyacımızı hedefe koyarak motivasyonumuzu sağlayıp harekete geçmemize olanak sağlar.
Güvenlik İhtiyaçları
Piramidin ikinci basamağı, güvenlik ihtiyaçlarıdır. İnsanın doğası gereği güvenli bir ortam araması şaşılacak şey değildir. Zira günümüzde herkesin sigortalı bir iş, güvenilir bir çevre yahut güvenilir bir ev sahibi olmak gibi didinip durduğu ihtiyaçları bu kategoridedir. Dikkat ederseniz aslında bu hiyerarşi gereği ilk basamak ihtiyaçları karşılanmadan bu kısma da geçilmez. Ancak temel ihtiyaçların giderimi halinde ilk yapılacak şey güvenli bir ortam oluşturmak olacaktır.
Ait Olma, Sevgi ve Onaylanma
Üçüncü basamak, günümüz insanını en derinden sarsan ancak çözümünü bir türlü bulamadığı ve birçok insanın ne yazık ki hayatından vazgeçmesi sonucunu doğuracak ölçüde önemli ihtiyaçlarımız olan, ait olma ve sevgi-saygı ihtiyacıdır. Bunun temelinde insanın tek başına yaşamaya uygun olmayan bir canlı olması yatar. İnsan sosyal bir varlıktır ve bunun gereği olarak aile kurmak ve kendini güvende hissettiği sosyal ortamlarda bunun hemen ardından sevmek ve sevilmeye ihtiyaç duyar. Nitekim bu insanın DNA kodlarında bulunan bir mefhumun sonucudur.
Bugün psikolojinin de kabul ettiği üzere, insan onaylanma ihtiyacı ve sevgi ihtiyacı ile doludur. Bunları doğru amaca yahut hedefe yöneltmemek en büyük hata olacaktır. Zaten aile ilişkileri arasında sevgi ve onaylanma duygusunu tatmamış bireylerde hayatının geri kalanı boyunca diğer insanlara karşı bir kin ve nefret hakim olabilmektedir. Bu insanlar, diğerleriyle sosyal bağlarında herkesten daha çok zorluk çekmektedirler. Bu da üçüncü basamağın ne denli önem arzettiğini göstermektedir.
Takdir ve Saygı Görme
Aslında bir önceki maddede sevgi ile onaylanma ihtiyacını bir arada anlatırken dördüncü basamaktan da bahsetmiş olduk. İnsanın takdir ve saygı görme ihtiyacı Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde dördüncü sıradadır. Evvela gördüğümüz üç basamağa ulaşmayı başaran insanın önündeki ilk ihtiyaç tezahürü takdir edilme, onaylanma ve toplum nezdinde saygı görmektir. Onaylanma ihtiyacının insan kimliğinin su götürmez gerçeği olduğunu bir önceki maddede belirttik.
Peki, ya insanın kendi kişiliğine saygı göstermesi gerekliliği ?
Günümüzde birinci kısım nihai derecede uygulanmakla kalmayıp bir hayat felsefesi haline getirilerek uygulanıyor, biz farkında olmasak bile. Ancak belki de daha önemli olan insanın kendine saygı göstermesi ve kendiyle barışık olması kısmı atlanıyor. Ve bunun sonucu olarak dışarıdan duyduğu tüm saygı ve prestij duyguları kısa süreli bir aspirin olmaktan öteye gidemiyor. Bir yangına müdahale, üst kısmında görünen alevlere değil, yangının kaynağına dökülen su ile giderilir. Ancak günümüz sosyal medya insanı, saygı ve prestij duygularını kendinde aramak yerine dış kaynaklara bağlayarak bir uyuşturucu bağımlılığı gibi hayatını bununla idame ettirmektedir.
İnsanın Kendini Gerçekleştirmesi
Baştan beri bir binanın temellerini atıp katlarını çıktık. Gelelim bu binanın dış cephe tasarımı ve çatısına. Açıkçası beşinci ve son basamak herkesin hedeflemesi gereken ancak ulaşması oldukça güç bir ihtiyaçtır. İnsanın kendini gerçekleştirmesi. Bunu bir bilgelik düzeyine ulaşmak olarak açıklıyor Maslow. Ancak illa üniversite mezunu, doktora yapmış bir insan olmak bu düzeye erişmek için gerekli değildir. Nice köy kadınları vardır ki, aldıkları yaşların hakkını verecek ölçüde kendi bilgeliklerine ulaşmışlardır. Bu ihtiyaç aslında en yüce hedeflerden de birisidir.
İnsanın kendinden başladığı yolu gene kendisiyle bitirmesi aslında daha yolun başında tüm potansiyelin içimizde olduğu gerçeğini apaçık göstermektedir.
Önemli olan, toplumsal değer yargılarının hatta ön yargıların gösterdiği değil; insanın kendine göre belirlediği başarı duygusudur. Söz gelimi bir insan başarıyı tüm insanlara yardım eden ancak kimseden sevgi veya saygı beklemeden bunu yapan biri olmakta görebilir. Nitekim bu kendi içinde söz konusu ihtiyaçlarını karşıladığı ve bir üst basamak olan kendini gerçekleştirme ihtiyacına yöneldiğini de gösterir. İhtiyaç duyduğu kaynağı aspirin niteliğinde çevresinden değil, aşı niteliğinde bizzat kendisinde arayan insan, başarı mefhumunu da kendi değer yargıları nezdinde betimleyecektir. Ve nihayet kendini gerçekleştirme gereksinimine ulaşması da böylece mümkün olabilecektir. Çünkü piramidin en üst basamağı olan kişisel tatmin, başkalarının gözüyle değil kendi bileğinin ve idrakinin aracı olması ve zihniyle kalbinin tam anlamıyla mutmain olması ile erişilebilecek bir olgudur.