MÖ 3100 civarında, yukarı ve aşağı Mısır’ın siyasi birleşiminden sonra, ritüel ve din söz konusu olduğunda firavun en yüksek lider olsa da, Nil Nehri kıyısında kurulmuş bu medeniyet, tarih boyunca yüzlerce tanrı ve tanrıçaya tapmıştır.
Hem modern hem de antik tarihte yer almış, medeniyetlerin en büyük ve en karmaşık panteonlarından birine sahip olan Antik Mısır’da, tanrıların doğayı temsil ettiği düşünülmektedir. Halk onlara saygı duymuş ve onları kızdırmak istememiştir.
Peki, bu tanrı ve tanrıçalar kimlerdir, biçimleri nasıldır? Antik Mısır’ın en çok bilinen 10 tanrı ve tanrıçası:
AMON-RA
Mısır tanrısı Amun-Ra veya Amon, bir hava tanrısıydı ve ismi muhtemelen “Gizli Olan” anlamına geliyor. Genellikle iki dikey tüylü taç giyen bir adam olarak tasvir edildi. Hayvan sembolleri koç ve kazdı. Tanrıların ve tanrıçaların kralı olarak kabul edilirdi ve bu yönüyle, Yunan mitolojisindeki Zeus ile ilişkilendirilmektedir. Güneş tanrısı Ra ile birleştikten sonra Amun-Ra adını almıştır. Firavunların babası olduğu düşünülüyordu ve Mısır mitolojisinde kadın sureti olarak görülen Amunet’e de Gizli Kadın deniyordu. Amon’a sadece Mısır’da değil, Mısır dışında da ibadet edildi.
Yeni Krallık’ta (MÖ 1539-1292) ulusal boyutta bir önem kazanmadan önce, tanrı Amon’a yalnızca güneydeki Thebes şehrinde yerel olarak tapınılıyordu. Thebes hükümdarları, Hiksos olarak bilinen yabancı hükümdarlar hanedanına isyan ettikten ve Mısır’ın her yerinde hakimiyeti yeniden sağladıktan sonra, zaferlerinin övgüsünü Amon aldı. Güneş tanrısı Ra ile birleştirilen yeni bir formda, Yeni Krallığın neredeyse tamamının kabul ettiği bir pozisyon olan Mısır’daki en güçlü tanrı oldu.
Bugün Karnak’taki Amon-Ra’ya adanmış devasa tapınak kompleksi, Mısır’ın en çok ziyaret edilen anıtlarından biridir.
MUT
Mut, Antik Mısır dilinde “anne” anlamına gelir ve Mut, bir gökyüzü tanrıçasıdır. Mut, başında her biri Yukarı ve Aşağı Mısır’ı temsil eden iki taç giymektedir. Mut’un Nil Nehri deltasında veya Orta Mısır’da ortaya çıktığı düşünülmektedir. 18. hanedan döneminde (MÖ 1539-1292) Thebes’teki tanrı Amon’un yoldaşı olarak önem kazanmıştır. “Doğuran ama kendisi hiç doğmamış olan” olarak da anılan Mut, hiyerogliflerde bir akbaba olarak temsil edilmektedir. Diğer tanrılarla çeşitli şekillerde bütünleşmiştir ve genellikle bir kedi, kobra, inek ve hatta bir dişi aslan olarak tasvir edilir ve bunların yanında kraliyet taçlarıyla ilişkilendirilmiştir.
Khonsu’nun annesi olan Mut’a, çok sayıda farklı firavun tarafından ibadet edilmiştir.
OSIRIS
Yeryüzü tanrısı Zeb ve gökyüzü tanrıçası Nut’un en büyük çocuğu kabul edilen Osiris’e, (eski Mısırlılar ölümden sonra yaşam olduğuna inandıklarından), ölümden sonraki hayatın tanrısı olarak ibadet edildi. Çoğunlukla yeşil ten ile tasvir edilen Osiris, yenilenme ve büyümeyi temsil eden ve Nil kıyılarındaki verimli sel döngülerinden ve bitki örtüsünden sorumlu olduğu düşünülen Osiris, bitkilerin tanrısı olarak görülürdü.
Osiris, kendi kız kardeşi Isis ile evlendi ve kardeşi Seth tarafından parçalara ayrılarak öldürüldü. Yunan yazar Plutarch tarafından tarif edilen mite göre Osiris, cesedi 14 parçaya bölen ve Mısır’ın üzerine fırlatan Seth tarafından öldürüldü ya da boğuldu. Osiris, kendi kardeşi tarafından öldürülmesine rağmen, Isis ve kız kardeşi Nephthys, Osiris’in vücudunu yeniden topladı ve büyüsü sayesinde, bir çocuk sahibi olmalarını sağlamak için, onu hayata döndürdü. Horus, babasının ölümünün intikamını alan ve Mısır’ın yeni bir firavunu olarak ortaya çıkan Osiris ve Isis’in oğludur.
Osiris daha sonra yeraltı dünyasının tanrısı olur ve firavunlara ve halka ölümden sonra yardım eder. Mumyalanmış bir kral olarak temsil edilmektedir, sadece ellerinin yeşil tenini ve yüzünü açıkta bırakan sargılar ile tasvir edilir.
ANUBIS
Osiris yönetimi devralmadan önce Anubis, yeraltı dünyasından sorumluydu. Osiris efsanesine göre, Anubis öldürülen kralın bedenini mumyaladı ve sararak mumyalayıcıların koruyucu tanrısı haline geldi. Anubis, öbür dünyada yardımcı olan bir “yol gösterici” ya da tanrıydı ve Ra ve Nephthys’in çocuklarıydı. Ölüleri mumyalaması ve ruhları öbür dünyaya yönlendirilmesiyle biliniyordu. Derisi siyahtı ve toprağı bu kadar verimli kılan karanlık Nil yataklarını simgeliyordu. Bir çakal başı ve bir erkek bedeni ile tasvir edilen Anubis, mumyalama işleminin ardından cesetlerin yeniden uyanmasını ve renginin solmasını da temsil etmektedir. Çakalların ölüm ve cenazelerle ilişkisi Mısırlıların mezarlıkların etrafında toplanan çakalları gözlemlemesinden kaynaklanmaktadır.
RA
Gün ortası güneşi olarak anılan Ra veya Re, Mısır tarihinde büyük önem taşır. Güneşle ilişkili birkaç tanrıdan biri olan tanrı Re, genellikle bir insan vücudu ve bir şahinin başı ile temsil edilirdi. Güneş tanrısı Ra’nın başının etrafında bir güneş diski vardır ve bu dünyayı yarattığına inanılır. Her gün bir tekneyle gökyüzünde yelken açtığına ve daha sonra her gece yeraltı dünyasından geçerek yeniden yükselmek için yılan tanrısı Apopis’i yenmek zorunda kalacağına inanılmaktadır. Her gün doğumu ve gün batımı bir yenilenme süreci olarak görülmektedir.
Şahin başlı bir tanrı olarak tasvir edilen Ra ve Horus, Ufuk Horusu olarak tanınmasına neden olan bir ilişki yaratmıştır. Horus gibi birçok eski Mısır tanrısı Ra ile birleştirmiş ve Ptah, Isis ve Apep gibi rakip tanrıların bir çoğu bu şekilde ortaya çıkmıştır.
Ra’nın tapınağı, şimdi Kahire’nin bir banliyösü olan Heliopolis’tedir.
HORUS
Horus’un eski Mısır’da özel bir konumu vardı. Osiris ve Isis’in çocuğu olan Horus, babasının intikamını alıp Mısır’a hükmetmiştir. Osiris efsanesine göre Horus, Osiris’in kardeşi Seth tarafından öldürülmesinden sonra sihirli bir şekilde yaratılmıştı. Horus, babasının cinayetinin intikamını almak için yetiştirildi.
Bir gelenek, Horus’un Seth’le olan çatışmasında sol gözünü kaybettiğini, ancak gözünün Thoth tarafından sihirli bir şekilde iyileştiğini söylemektedir. Horus’un sağ ve sol gözleri sırasıyla güneş ve ay ile ilişkilendirildiği için Horus’un sol gözünün kaybı ve onarılması, ayın evrelerini efsanevi bir yönden açıklamaktadır.
Efsaneye göre, aynı zamanda Zeb ve Nut’un çocuğu olarak kabul edilir ve kırmızı ve beyaz taçlı bu şahin başlı tanrı, bir gökyüzü tanrısıdır ve savaş, koruma ve ışık tanrısı olarak görülmektedir. Horus’un Gözü veya Wedjat Gözü tanrıça Wadjet olarak kişileştirildi ve halk arasında Ra’nın Gözü olarak bilinmektedir. Her şeyin yukarıdan izlendiğini sembolize ediyordu.
THOTH
İyi ve kötü arasındaki anlaşmazlıkları çözen bir hakem olan Thoth, kendi kendini yaratmış bir tanrı olarak kabul edilmektedir. Hem fiziksel hem de ilahi kanunların ustası, ona eşlik eden Ma’at ile birlikte, hesaplamalardaki ustalığıyla evreni korumaktadır. Eski Mısırlılar onu bilim, felsefe ve sihrin yazarı olarak kabul etmektedir, antik tarihin en bilge tanrısı olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, güneş orada olmadığında bile zamanı sayan ay tanrısı olarak kabul edilen Thoth, 365 günlük takvimi yaratan kişi olarak kabul edilmektedir.
Thoth, Mısır dininde ay, hesaplaşma, öğrenme ve yazı tanrısıdır. Yazının mucidi, dillerin yaratıcısı, tanrıların yazarı, tercümanı ve danışmanı ve güneş tanrısı Ra’nın temsilcisi olarak kabul edilmektedir.
Yazma ve bilgelik tanrısı Thoth, bir babun veya kutsal bir aynak şeklinde veya aynak kafalı bir adam olarak tasvir edilebilmektedir. Thoth’un kutsal hayvanları aynak ve babundur; Hermopolis ve Memphis yakınlarındaki mezarlıklarda bu hayvanların milyonlarca mumyalanmış cesedi bulunmuştur.
Dili ve hiyeroglif yazıyı icat ettiğine ve tanrılar için bir yazar ve danışman olarak hizmet ettiğine inanılmaktadır. Bilgelik tanrısı olarak, Thoth’un diğer tanrıların bilmediği sihir ve sırlar hakkında bilgi sahibi olduğu söylenmektedir. Ölen kişinin ölümünden sonra verilen hükmü gösteren yeraltı sahnelerinde Thoth, ölenlerin kalplerini tartarak, kararı ölülerin tanrısı Osiris’e bildirirken tasvir edilmektedir.
Osiris efsanesine göre, Thoth hamileliği sırasında Isis’i korudu ve Osiris’in rakibi Seth tarafından yaralanan oğlu Horus’un gözünü iyileştirdi. Yunanlılar Thoth’u tanrıları Hermes ile özdeşleştirmektedirler.
Thoth’un tapınağı, Yukarı Mısır’daki Khmunu kasabasının merkezinde bulunmaktadır.
HATHOR
Hathor, ölenleri bir sonraki hayata kabul etmektedir, bu yönüyle cenazelerle ilişkilendirilmektedir. Annelik, doğurganlık ve sevgiyi temsil etmektedir. Eski Mısırlılar ona müzik ve dans tanrıçası olarak dua etmişlerdir. Hamilelik ve doğum sırasında kadınların yardımcısı olduğuna inanılmaktadır. Hem ölülere hem de yaşayanlara karşı sevecen, alçakgönüllü ve kibar olduğu bilinmekte olup, aynı zamanda Cennet, Dünya ve Yeraltı Leydisi olarak bilinmektedir.
Tanrıça Hathor genellikle bir inek, inek başlı bir kadın veya inek kulaklı bir kadın olarak tasvir edilmiştir. Ayrıca, “batının hanımı” olarak bilindiğinden mezarlar genellikle Nil’in batı yakasına inşa edilirdi. Bazı geleneklerde her gece batan güneşi kabul etmektedir; yaşayan insanlar da öbür dünyaya aynı şekilde kabul edilmeyi ümit etmektedir.
SEKHMET
Savaş sırasında firavunlara liderlik edip koruyan, savaş ve şifa tanrıçası olarak bilinen Ra’nın kızı Sekhmet, şiddetli karakteriyle tanınır. Sekhmet hem hastalıkla hem de şifa ve ilaçla ilişkilendirilmektedir. Aynı zamanda ”Güçlü Olan” olarak bilinir ve müttefiklerinin düşmanlarını yok etme yeteneğine sahiptir. Bir güneş diski ve bir Mısır kobrası olan uraeus ile veya bir dişi aslan olarak tasvir edilmiştir, bu da kraliyet ve tanrısallık ile ilişkilendirilmiştir. Mısır panteonundaki diğer şiddetli tanrıçalar gibi, ona da “Ra’nın Gözü” denmektedir. Tanrı Ptah’ın yoldaşıdır ve esas olarak kendisine Memphis’te ibadet edilmiştir. Sekhmet, Osiris’in Yargı Salonunda tanrıça Ma’at’a yardım etmektedir ve bu da ona yargıç olarak ün kazandırmıştır. Aynı zamanda Sekhmet bazen Hathor, Bastet ve Mut gibi diğer Mısır tanrıçalarıyla özdeşleştirilmiştir.
ISIS
Isis’in kökenleri belirsizdir. Pek çok tanrının aksine, belirli bir şehre bağlanamaz ve ilk Mısır edebiyatında ondan bahsedilmemektedir. Zamanla önemi artmıştır ve sonunda panteonun en önemli tanrıçası haline gelmiştir. Osiris’i öldürüldükten sonra diriltip oğulları Horus’u büyüten ve sadık eş olarak anılan Isis, bir eş ve annenin Mısır’daki geleneksel erdemlerinin vücut bulmuş hali olarak görülür.
Yeraltı tanrısının karısı olan Isis, aynı zamanda ölülerin ayinleriyle ilgilenen ana tanrılardandı. Kız kardeşi Nephthys ile birlikte Isis, yas tutan bir ilahi varlık olarak görülmüştür ve annelik ile ilişkilendirilen yaklaşımı genellikle yeraltı dünyasındaki ölüler için de kabul edilmektedir.
Isis, hâlâ tapınılmakta olan eski Mısır tanrılarından biridir. Greko-Romen döneminde, Yunan tanrıçası Afrodit ile özdeşleştirilmiştir ve tapınağı İngiltere ve Afganistan’a kadar yayılmıştır. Isis’in bebek Horus ile tasvirlerinin, İsa’nın bebek İsa ile Hıristiyan Meryem tasvirini etkilediğine inanılmaktadır.