Cengiz Dağcı Kimdir?
9 Mart 1919 yılında Kırım’ın Yalta şehrinin Gurzuf köyünde doğan Cengiz Dağcı; yoksulluk, kıtlık ve büyük baskılar ile çocukluğunu geçirir.
Kısaca Hayatı
Kırım Pedagoji Enstitüsü’nde okurken II. Dünya Savaşı’nın çıkması üzerine Ukrayna cephesinde Almanlara esir düşer. Ancak esir kampından kurtulmayı başarır.
Mücadeleyle süren yılların ardından Londra’ya yerleşen Dağcı, en ağır şartlarda çalışırken dahi yazmayı bırakmaz. 1956 yılında Türkiye Türkçesi ile Varlık Yayınları’ndan çıkan “Korkunç Yıllar”ı kaleme alan yazar, romanlarında ağırlıklı olarak Kırım Türklerinin yaşadığı acılardan bahseder.
Eserleri
- Korkunç Yıllar (1956)
- Yurdunu Kaybeden Adam (1957)
- Onlar da İnsandı (1958)
- Ölüm ve Korku Günleri (1962)
- O Topraklar Bizimdi (1966)
- Dönüş (1968)
- Genç Temuçin (1969)
- Badem Dalına Asılı Bebekler (1970)
- Üşüyen Sokak (1972)
- Anneme Mektuplar (1988)
- Benim Gibi Biri (1988)
- Yoldaşlar (1991)
- Biz Beraber Geçtik Bu Yolu (1996)
- Bay Markus Burton`un Köpeği (1998)
- Bay John Marple`ın Son Yolculuğu (1998)
- Oy Markus Oy (2000)
- Rüyalarda Ana ve Küçük Alimcan (Bir Kırım Öyküsü) (2001)
- İhtiyar Savaşçı (2005)
Hatıraları
- Yansılar 1 (1988)
- Yansılar 2 (1990)
- Yansılar 3 (1991)
- Yansılar 4 (1993)
- Ben ve İçimdeki Ben (Yansılardan Kalan 5) (1994)
- Hatıralarda Cengiz Dağcı (1998)
- Regina (2000)
Şiirle Nasıl Tanıştı?
Ortaokulu Akmescid’de okuyan Cengiz Dağcı, henüz öğrencilik yıllarında şiir yazmaya başladı.
İlk şiiri 1936 yılında Kırım Gençlik Dergisi’nde yayınlandı. Bazı şiirleri de Kırım Yazarlar Birliğinin Edebiyat Mecmuasında yer aldı.
Şiirleri
- Beriñiz Atamnıñ Qılıçın Maña
- İnan, Sen Güzelim…
- Sevimli Yalta
- Gül
- Köy
- Qırım, Meni Añasıñmı?
- Yıldız
Edebi Kişiliği
“Türkçe bana anamın konuştuğu dil” diyerek yazı dili olarak Türkçeyi kabul eden Dağcı, eserlerini sade, açık ve anlaşılır bir dille kaleme almış, insanı hüzünlendiren bir üslup kullanmıştır.
Kırım Hasreti
“Gözlerimi kapatıp uzak Kırım’ı, Gurfuz’u görürdüm. Evet, orda. Dedemin, babamın kemikleri gömülü toprakta. Yalnız orada. Doğduğum topraklarda. Oranın göğü altında, Oranın insanları arasında hayat bütün sıcaklığıyla beni bekliyordu sanki. Ve işte iki gün önce yılbaşı gecesi herkes mutlu, herkes şen ve mesut, yeni yılı karşılarken ben aç ve donuk, Sovyet Elçiliğinin taş merdivenleri üstünde durdum. Ruslar nezaketle karşıladılar beni ve iki gün sonra Kırım’a dönebileceğimi bildirdiler…”
Büyük Aşkı Regina
Dağcı, 1998 yılında kaybettiği eşi Regina Hanım hakkında hatıra defterine yazdıklarını kitaplaştırmıştır. Kitabın en dikkat çekici bölümlerinden biri ise şudur:
“Önümüzdeki hafta sonu yılbaşı. ‘Cengiz, inanıyor musun, 21’inci yüzyıla kadar yaşayabilirim ben’ demiştin bana. Ben, ‘Yaşayacaksın’ demiştim. Yaşayamadın. Şimdi ben 21’inci yüzyıla dek yaşayabileceğimi düşünüyorum. Yüzyılın sonuna çok kalmadı. Yaşarsam… Dünyanın her köşesinde 21’inci yüzyılın başarıları, ünlü şahısları, tragedyaları anılacak; yalnız benim yok edilmiş milletimi, önceki yüzyıldaki gibi, duyan bilen olmayacak.”
Ölümü
Cengiz Dağcı, 22 Eylül 2011 Perşembe günü saat 12.30 sularında Sauthfields’teki evinde hayata gözlerini yummuştur. Dağcı, 69 yıldır görmediği Yalta’ya bağlı Kızıltaş köyüne ise, vefat edince kavuşur. Cengiz Dağcı’nın naaşı 2 Ekim 2011 Pazar günü Kızıltaş köyüne getirilir.