Çocukluğu ve İlk Gençlik Yılları
André Gide ya da tam ismiyle, André Paul Guillaume Gide; 22 Kasım 1869’da Paris’te doğdu. 1880 yılında, henüz 11 yaşındayken, hukuk profesörü olan babasını kaybetti.
1889 yılında, Alsace Okulu’nda öğrenimini tamamladıktan sonra hayatını; yazarak, seyahat ederek ve müzikle uğraşarak geçirme kararı aldı.
Hiçbir şey herkes için iyi değildir, diyordum kendi kendime, ancak bazılarına göre iyidir, hiçbir şey herkes için doğru değildir, doğru olduğuna inanana göre doğrudur ancak.
Kalpazanlar
Yayımlanan İlk Eserleri
1891 yılında, 21 yaşındayken ilk iki eseri olan André Walter’in Günlükleri’ni yayımladı.
Aynı dönemde, Stephane Mallarme’nin düzenlediği ve Simgecilik Akımının merkezi kabul edilen Salı Akşamları’nda bulundu. Bir süre bu akımın etkisinde kalan André Gide, yine 1891’de Narkissos Üzerine İnceleme isimli kitabını kaleme aldı.
Ancak her iki eser de beklendiği kadar dikkat çekmedi ve başarısız bulundu.
İnsanoğlu bu dünyayı çirkinleştiren, kirleten, acı veren günahlar ve düzensizliklerden çok, güzelliği, refahı, düzeni ve ahengi sağlayan şeyleri hayal eder.
Pastoral Senfoni
Kuzey Afrika Seyahatleri
1893 yılında Kuzey Afrika gezisine çıkan Gide; burada Fransa’dan oldukça farklı olan bir coğrafyayı, kültürel özellikleri ve değerleri keşfetti.
1893, Gide’nin Simgecilik Akımının etkisiyle yazdığı, Urien’in Yolculuğu ve Aşka Teşebbüs isimli kitaplarının da basıldığı yıl oldu.
Fransa’ya döndükten sonra ülkesindeki katı Viktorya Dönemi yaşantısından ve baskı altında hissetmekten rahatsızlık duydu ve 1894 yılında, yeniden Kuzey Afrika’ya gitti. Bu gidişi Oscar Wilde ve Lord Alfred Douglas ile tanışmasına vesile oldu.
1894 yılında, içinde boğulduğu Fransız sanat dünyasını eleştirdiği Batak isimli kitabı yayımlandı.
Beni nasıl okumalarını istiyorsam, ben de öyle okuyorum; yani yavaş yavaş. Benim için kitap okumak, yazarı ile baş başa on beş gün ortadan kaybolmak demektir.
Günlük
1895 yılında, annesinin hastalanması üzerine Fransa’ya döndü ve kısa bir süre sonra annesini kaybetti.
Yine aynı yıl, kendisini daha önce reddetmiş olan çocukluk aşkı, kuzeni Madeleine Rondeaux’la evlendi.
1896 yılında, Normandiya’da La Roque bucağının belediye başkanı seçildi. Böylece, 27 yaşındayken Fransa’nın en genç belediye başkanı oldu.
Çokları, ancak kendilerini zorlayarak iyi bir şey çıkarabileceklerini sanıyorlar. Yapaylaştıkça beğeniyorlar kendilerini. Sözlerine bakarsan, en az benzedikleri kişi kendileri.
Ayrı Yol
1900’lerin başında edebiyat eleştirmeni olarak ismini duyuran André Gide, 1908 yılında ilerici Fransız yazarları bir araya getiren La Nouvelle Revue Française isimli edebiyat dergisinin kurucuları arasında yer aldı.
Konuşmaya başlarken, birlikte aynı hayatı yaşayan, birbirini sevmiş iki insanın, birbirlerine karşı nasıl bu kadar yabancı, bir duvarla ayrılmış gibi nasıl bu kadar uzak olabildiklerini (ya da bu hale nasıl geldiklerini) anlamaya çalışıyordum. Böyle durumlarda gerek bizim karşımızdakine,
Pastoral Senfoni
gerekse karşımızdakinin bize yönelttiği sözler, araya giren bu duvarın ne kadar dirençli olduğunu ve daha dikkatli olmazsak bu duvarın nasıl kalınlaşacağını haber veren sonda darbeleri gibi hüzünle yankılanır.
Birinci Dünya Savaşı ve Sonrası
André Gide savaş sırasında, yaralı askerlere ve mültecilere destek olmak için Kızılhaç Örgütü ve Belçikalılar Yurdu gibi çeşitli gönüllü kuruluşlarda çalıştı.
1916 yılında, evlendikten sonra yaşamaya başladığı Cuverville’e ve yazın hayatına döndü.
1918 yılında, genç bir erkekle yaşadığı ilişki ortaya çıktığında, evliliği sarsılmaya başladı. Bu gizli ilişkiyi öğrenen eşi, Gide’nin ona yazdığı tüm mektupları yaktı.
1923 yılında, ünlü feminist Elizabeth van Byyselberghe ile olan ilişkisinden tek çocuğu olan kızı Catherine doğdu.
Bu dönemde yazdıkları sebebiyle hem Katolik kilisesi hem de yakın çevresi tarafından pek çok sert eleştiriye maruz kalan Gide, 1925 yılında ülkesinden ayrıldı ve Fransız Ekvator Afrikası’na gitti.
Ne yazık! Bazı ruhlar mutluluğa karşı çıkar, onların mutlu olma yetenekleri yoktur, mutluluğu yaşamayı beceremezler.
Pastoral Senfoni
1926 yılında en ünlü romanı olan Kalpazanlar’ı kaleme alan André Gide, Fransız Ekvator Afrikası’ndan döndükten sonra sömürgeciliği eleştiren pek çok yazı kaleme aldı.
Aynı dönemde komünizme ilgi duymaya başladı. Ancak 1936’da büyük beklentilerle gittiği Sovyetler Birliği’nden hayal kırıklığıyla döndü.
Benim, tanıdığın insan olmadığımı söylüyorsun değil mi? İyi ama sen de benim tanıdığım kişi değilsin. İnsan, bir insanın gerçekten sandığı insan olduğunu nasıl anlar?
Kadınlar Okulu
İkinci Dünya Savaşı ve Sonrası
1938 yılında eşi Madeleine’i kaybeden Gide, 1942 yılından II. Dünya Savaşı’nın bitimine kadar Kuzey Afrika’da yaşadı.
Burada, son büyük yapıtı kabul edilen Theseus’u yazdı.
Şunu bil ki, cehennemde en büyük ceza hayattayken tamamlayamadığın işe tekrar tekrar başlamaktır.
Theseus
1947 yılının Haziran ayında Oxford Üniversitesi’nin Edebiyat Doktoru unvanı verdiği André Gide, aynı yıl Kasım ayında Nobel Edebiyat Ödülü’nü de aldı.
Gide, 19 Şubat 1951 günü hayata veda etti.
Ne kaldıysa altüst oluyor, devriliyor. Papaya güvenmeyince kime güvenmeli? Kilisenin dayandığı köşe taşı yıkılır yıkılmaz, hiçbir şey gerçek olmayı haketmiyor.
Vatikan’ın Zindanları
André Gide Edebiyatı
On dokuzuncu yüzyıl Fransız edebiyatının saygın isimlerinden biri olan Gide, bugün hala Fransız edebiyatının en önemli ahlakçı ve hümanist yazarlarından biri kabul edilir.
Yaşamı boyunca denemeden romana, öyküden gezi yazısına, otobiyografiden şiire ve oyuna kadar pek çok türde çok sayıda eser kaleme alan Gide’nin eserleri, her zaman yaşamı ve ruh durumuyla aynı çizgide yol aldı.
Hayatı boyunca toplumsal ve bireysel ahlakın ölçütünün içtenlik ve kişinin kendisini tanıması olduğunu ifade eden Gide, her zaman bireysel özgürlüğü savundu.
Yalın üslubu ve düşüncelerindeki bütünlükle tanınan Gide’nin eserleri, 1952 yılında Katolik Kilisesi’nin Yasak Kitaplar Listesi’ne girdi.
Yaşam, çok ilginç bir öğretmendir. Önce sınav yapar, sonra ders verir.
Dünya Nimetleri