Abraham Lincoln ismini hayatınızda en az bir defa duyduğunuza eminim. Bu yazımda Modern Amerika’nın kurulmasına öncülük eden, ülkesini birleştiren, köleliği kaldırarak Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan tüm halkları bir ulus haline getiren ve tüm dünyada saygı duyulan bir lider olan Lincoln’ü ve Lincoln’ün hem ülkesinde hem de dünyada bıraktığı izleri kısaca anlatacağım.
Çocukluğu ve Gençlik Yılları
12 Şubat 1809 tarihinde, Kentucky’de doğan Abraham Lincoln, çiftçilikle uğraşan Thomas ve Nancy Lincoln çiftinin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi.
Dönemin şartları da göz önüne alındığında, ailesinin ekonomik durumu pek iyi sayılmazdı. Çiftçilikten kazandıkları parayla geçimlerini zar zor sağlayan aile, Abraham’ın eğitim alması ve iyi bir geleceğe sahip olması için artık daha fazla çalışmak zorunda kalıyordu.
Bu yoğun tempolu ve zor yaşama annesinin hassas bedeni dayanamadı ve henüz 34 yaşındayken hayata gözlerini yumdu. Hayatın bu acı gerçeğiyle yüzleşen Abraham Lincoln, annesini kaybettiğinde sadece 9 yaşında bir çocuktu. Kısa bir süre sonra babası yeniden evlense de, Abraham Lincoln annesizliğin vermiş olduğu o acı boşluğu ömrü boyunca hissedecekti.
Hayatın hızlı akışında Abraham Lincoln de kendine bir yer bulmalıydı. Okulu çok sevse de, yaşamak için çalışması gerekiyordu. Bu yüzden çok sevdiği okuluna 18 ay gibi kısa bir süre gidip sonrasında bırakmaya mecbur kalmıştı. O, hayatın yükünü küçük yaşında omuzlamış ve babasına destek olmuştu. Lincoln, savaşçı bir kişilikti. Doymak bilmeyen okuma-öğrenme isteğiyle, okuldan uzak kalsa da, kendisini geliştirmeye devam etti.
Abraham Lincoln, yaşı ilerledikçe tarihe olan tutkusunu keşfetti. Babasının verdiği harçlıkların tümüne İngiliz ve Amerikan tarihiyle ilgili kitaplar alıyordu. Aynı dönemde çiftçilik de yapmaya devam ediyordu. Güçlü, kuvvetli bir gençti. Ağaç kesmede üstüne yoktu ve 193 cm’lik boyuyla, çok sevdiği güreşte rakip tanımıyordu.
Yüksek Öğrenimi ve Siyasi Kariyeri
Kendini şartlar ne olursa olsun geliştirmeye devam eden Lincoln, okuduğu tarih kitaplarının da etkisiyle hukuk alanına yönelmiş ve başarılı bir avukat olmuştu. Hayatı boyunca adaleti ve eşitliği savunan Lincoln için avukatlık, haklı olanın hakkını iade edebilmesi için en ideal meslekti. Ancak Lincoln, yalnızca savunduğu kişilerle sınırlı kalmak istemiyor, adaleti ve eşitliği herkes için getirmek istiyordu. Bu yüzden siyasete atılmaya karar verdi.
Takvimler 1832’yi gösterirken, henüz 23 yaşında, çiçeği burnunda bir avukat olan Abraham Lincoln, Liberal Parti üyesi olarak, başarısızlıkla sonuçlanacak bir kampanyayla siyasi kariyerine adım attı. Bu başarısızlığın ardından bir süre daha avukatlık mesleğine devam etmesine rağmen, siyasetten kopmadı. Gerek baktığı davalarla, gerekse kölelik karşıtı açıklamalarıyla gündemde kalmayı sürdürdü.
Önceki seçimlerde senatoya bile giremeyen Lincoln, rüzgarı arkasına aldığını hissetmişti. Vakit kaybetmeden 1860 seçimlerine hazırlandı. Artık bu konuda bilgili ve tecrübeye sahipti.
Başkan Abraham Lincoln
Hukukçu kimliğinin ona kazandırdığı avantajla Abraham Lincoln, 1860 seçimlerinde cesur bir kararla ABD başkanlığına aday olmuştu. Lincoln artık, ülkesinden başlayarak tüm dünyaya eşitlik getirebilirdi.
1860 seçimleri sonucunda, ABD’nin ve dünyanın kaderini değiştirebilecek bir şey oldu ve Lincoln, ABD’nin 16. ve Cumhuriyetçi Parti’nin ilk başkanı oldu.
Hiç zaman kaybetmeden güçlü konuşmalarıyla halkı bilinçlendirmek için çalışmaya başladı.
Haziran 1863’de Serbest Bırakma Beyannamesi ve On Üçüncü Yasa değişikliğini bildirerek köleliği Amerika tarihinden sildirdi.
Amerikan iç savaşının bitmesini sağlayarak Kuzeyli-Güneyli kavgasına son verdi ve ülkenin birliğini korudu.
Verilen savaşların, kaybedilen ve kazanılan seçimlerin ardından uzun zaman geçmişti. Abraham Lincoln Modern Amerika’yı kurmuş, ülkesini ve halkını ileri taşımıştı. Lincoln’ün de, büyük işler başaran pek çok insan gibi, dostları ve sevenleri kadar düşmanı da vardı.
Takvimler 14 Nisan 1865’i gösterdiğinde, Abraham Lincoln ve eşi Mary Todd Lincoln, Ford Tiyatrosu’nda Our American Cousin (Amerikalı Kuzenimiz) isimli oyunu izlemeye gitmişti. Lincoln, Güneyli taraftarı bir aktör ve Konfederasyon casusu olan John Wilkes Booth tarafından düzenlenen bir suikast sonucunda, kafasından vurularak hayatını kaybetti.
Abraham Lincoln, suikast sonucunda ölen ilk ABD başkanıdır.
Son Söz
Abraham Lincoln, bedelini canıyla ödemiş olsa da, hayatı boyunca özgürlük ve eşitlik için savaştı. Hayat onu zor şartlarla ve imkansızlıklarla sınamış olsa da inandıklarından vazgeçmeyen ve Amerika merkezli bir özgürlük hareketinin öncüsü olan Lincoln, bugün tüm dünyada saygıyla anılan bir efsaneye dönüştü.