Virginia Woolf Kimdir?
25 Ocak 1882 tarihinde, Kensington’da doğan Virginia Woolf, İngiliz feminist, yazar ve eleştirmendi.
13 yaşındayken, ağır bir grip sebebiyle annesini kaybeden Woolf, bugün dünyanın en başarılı yazarlarından biri olarak tanınmasına rağmen, çocukluğunu yaşadığı dönemde kadınların geri planda olması sebebiyle okula gönderilmemişti.
Çocukluğu ve İlk Gençlik Yılları
Yazar olmaya henüz çocukken karar veren ve babasının geniş çaplı kütüphanesi sayesinde kendisini geliştiren Woolf’un ilk hikayeleri, 1895 yılından itibaren çeşitli gazetelerde yayımlanmaya başlamıştı.
1904 yılında babasını kaybeden Virginia Woolf, bu kaybın ardından kardeşleriyle birlikte Bloomsbury’e taşındı.
Burada, giderek büyüyecek olan, Viktoryen dönemin kısıtlamalarının dışında yaşamayı seçmiş sanatçı ve aydınların yer aldığı Bloonsbury Grubu*‘nu kurdu.
*Bloomsbury Grubu ya da Bloomsbury Seti, 20. yüzyılın ilk yarısında, bir grup İngiliz yazar, entelektüel, filozof ve sanatçıdan oluşan bir gruptu. Virginia Woolf ile ressam ve tasarımcı kız kardeşi Vanessa Bell tarafından kurulan grupta John Maynard Keynes, E.M. Forster, Lytton Strachey, Roger Fry, Duncan Grant ve Leonard Woolf gibi birçok isim yer alıyordu.
Evliliği
1912 yılından kendi yaşamına son verene kadar Leonard Woolf ile evli olan Virginia Woolf’un, aynı zamanda yazar Victoria ‘Vita’ Sackville-West ile ilişkisi olduğu biliniyordu.
Vita Sackville-West
Virginia Woolf, 1920’lerin başında, bir yemekte tanıştığı Vita’ya aşık olmuştu. Vita, büyüdüğü ev ve annesi yüzünden her şeyi rekabet olarak görüyordu. Buna Virginia ile tanışmak da dahildi. Woolf ile Vita arasında 10 yaş fark vardı ve ikiside evliydi. Evli olmasına rağmen Vita’nın başka kadınlarla da benzer maceraları olmuştu. Fakat Virginia çoğundan farklıydı. Çünkü o çok yetenekliydi. Vita’nın kitapları onunkilere göre daha fazla satıyor olsa da, Vita, gerçeğin farkındaydı. Bu yüzden Woolf ile tanışmak bile onun için bir galibiyetti.
Yazın Hayatı
Leonard Woolf’un açtığı yayınevi, Virginia Woolf’un kitaplarını basabileceği bir fırsata dönüşmüştü.
Vita’dan da etkilenen Woolf, hem ona olan ilgi ve sevgisini içeren, hem de feminizmi, cinsiyet rollerini ve cinsel yönelimleri konu aldığı Orlando’yu yazdı.
Çoğu kişinin feminist bir yazar olarak değerlendirdiği Virginia Woolf, aslında bu etiketi hiçbir zaman kabullenmedi. Kadın ve erkek eşitliğini savunuyordu, ama bir harakete bağlı kalmıyordu.
1938’de Üç Gineli başlıklı denemesinde, kendisini politikanın dışında gördüğünü söylüyor, çünkü sistem değişmediği sürece, girilecek bütün münakaşaların gereksiz olduğunu düşünüyordu.
Tükenmeye başladığı dönemler, Perde Arası romanını yazdığı sıralardı. Kendisini çok yetersiz hissediyordu. Eskisi gibi yazamayacağını ve yeteneğini kaybettiğini düşünüyordu. Sürekli bunları düşünmekten sonunda bunalıma girmişti.
İntihar girişiminden önce, iki adet mektup yazmıştı. birisi eşi Leonard’a, diğeri ise kız kardeşineydi.
Ölümü
Woolf, evinin yakınındaki Ouse Nehri’nde, ceplerine taş doldurup yaşamına son verdi. Eşi Leonard’a bıraktığı mektupta şunlar yazıyordu:
Leonard Woolf’a, 18 Mart 1941
“Sevgilim, yine çıldırmak üzere olduğumu hissediyorum. Yaşadığım o korkunç anlara geri dönemem artık. Ve ben bu kez iyileşemeyeceğim. Sesler duymaya başladım. Odaklanamıyorum. Bu yüzden yapılacak en iyi şey olarak gördüğüm şeyi yapıyorum. Sen bana olabilecek en büyük mutluluğu verdin. Benim için her şey oldun. Bu korkunç hastalık beni bulmadan önce birlikte bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemezdim. Artık savaşacak gücüm kalmadı. Hayatını mahvettiğimin farkındayım ve ben olmazsam, rahatça çalışabileceğini de biliyorum. Bunu sen de göreceksin. Görüyorsun ya, bunu düzgün yazmayı bile beceremiyorum. Söylemek istediğim şey şu ki, yaşadığım tüm mutluluğu sana borçluyum. Bana karşı daima sabırlı ve çok iyiydin. Demek istediğim, bunları herkes biliyor. Eğer biri beni kurtarabilseydi, o kişi sen olurdun. Artık benim için her şey bitti. Sadece sana bir iyilik yapabilirim. Hayatını daha fazla mahvedemem. Bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemiyorum.”
Virginia Woolf, eşitliği savunan; kadınların da yetenekli olduğunun ve istedikleri alanlarda başarılı olabileceklerinin bu dünyadaki en güzel kanıtlarından biriydi. Onun yazdığı romanların herhangi birinde kendinizi bulabilir ve onun yapamadığı bir şeyi siz yapabilirsiniz: Kendinizi tükenmiş ve bunalımda hissediyorsanız, yardım isteyebilirsiniz. Yaşamınız size bağlı ve onu nasıl kullanacağınız tamamen size kalmış.
Gülümsemeyi ve okumayı unutmayın.
10 Önemli Kadın Feminist Yazar ve Tarihte İz Bırakan 10 Kadın Yazar listelerimiz de ilginizi çekebilir.