Lumier Kardeşlerin sessiz filmleri ile başlayan sinema serüveni; sinemaya sesin girişi, anlatım tekniklerinin çeşitlenmesi ve teknolojideki ilerlemesiyle devam etti. Bu gelişmelerle birlikte film kuramcılarının, yapımcıların ve eleştirmenlerin bir filmin nasıl yapılabileceği konusunda ortaya attığı teorilerden de sinema akımları ortaya çıktı.
Film Yapımcıları Tarafından Hedef Kitlenin Belirlendiği Üç Ana Akım
Ana Akım (Mainstream) Sinema
Genellikle geniş bir seyirci kitlesine hitap eden, popüler konuların işlendiği ve yüksek bütçeli filmler ana akım sinema içinde sayılıyorlar.
Çok sayıda sinema salonunda gösterime giren, ünlü oyuncuların yer aldığı, yoğun pazarlama kampanyalarının yürütüldüğü filmleri kapsayan ana akım sinemanın en net örneği, Hollywood Sinemasıdır.
Örnekleri;
Fast and Furious serisi, Recep İvedik serisi, Jaws, Fetih 1453, The Lord of The Rings serisi,…
Sanat Sineması
Popüler kültüre karşı duruşuyla dikkat çeken ve ‘sanat sanat içindir’ anlayışıyla çekilen filmlerdir. Genellikle sınırlı sayıda seyirci kitlesine ulaşırlar.
Örnekleri;
Eternity and A Day, Noviembre, Waking Life, Masumiyet, 8 ½, Andrei Rublev,…
Bağımsız Sinema
Genellikle düşük bütçeyle çekilen, popüler kültürden uzak konuları işleyen ve yönetmenin, sinema aracılığıyla kendini ifade ettiği filmlerdir.
Örnekleri;
Pink Flamingos, Hamam, Gadjo Dilo, Funny Games, Gece Melek ve Bizim Çocuklar,…
Hem bağımsız sinema hem de sanat sineması, daha önce ele alınmamış konulara yer vermeleri açısından yenilikçi kabul edilirler. Çoğu zaman sinemada anlatımın gelişmesine katkıda bulunmuşlardır.
Sinemadaki teknik gelişmenin yanı sıra sinema akımları, tüm sanat dallarında olduğu gibi; toplumsal, kültürel ve politik olaylardan da etkilenmiştir.
Örneğin, totaliter rejimin yükselmesi Alman Dışavurumcu Sinemasını, 1929 ekonomik buhranı Şairane Gerçekçiliği, İkinci Dünya Savaşı Yeni Gerçekçiliği ve Fransız Yeni Dalgasını ve kapitalizmin yükselişi Özgür Sinemayı ortaya çıkartmıştır.
Dışavurumculuk / Alman Dışavurumcu Sineması (Expressionismus)
Sanatçının zihinsel gerçekliklerinin sanat yapıtında somutlaştırılması olarak tanımlanabilecek ekspresyonizmin sinemadaki yansıması; insanların çektiği acının, sefaletin ve tutkuların beyaz perdeye aktarılmasıdır.
Bilinçaltının yansıması olarak da tanımlanan ekspresyonizm, sinemada ilk olarak 1910’lu yıllarda Almanya’da görüldü. Dönemin politik, sosyal ve ekonomik koşulları ile baskıcı rejime başkaldırma arzusu akımın doğmasının sebepleri arasında sayılmaktadır.
En önemli örnekleri; Prag’lı Öğrenci, Golem, Homunculus ve Doktor Kaligari’nin Muayenehanesi’dir.
Şairane Gerçekçilik (Réalisme Poétique)
Şiirselliği ve gerçekçiliği bir araya getiren şairane gerçekçilik, Fransa’da doğmuştur. Akımın ortaya çıkış sebebi; dünyanın yaşadığı ekonomik buhran, toplumsal gerginlik ve politik kargaşadır. Filmlerde genellikle umutsuzluk, hüzün, yoksulluk, yasak ilişki ve intihar gibi tema ve konular işlenmiştir.
Islak sokaklar, limanlar ve kır kahveleri gibi mekanlar ile hayattan umudunu kesmiş katiller ve mutsuz evliliklere hapsolmuş kadınlar gibi karakterlerde şiirsellik vurgulanmaktadır. Hayatın acımasızlığını ve katılığını yansıtan durumlar ve karakterler ise akımın gerçekçi yönünü ortaya koymaktadır.
Akımın en önemli temsilcileri arasında Marcel Carné, Jean Vigo, Marcel L’Herbier ve Julien Duviver yer almaktadır.
Yeni Gerçekçilik (Neo-Realismo)
Akım, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından İtalya’da doğmuştur.
Hayatın gerçek ve doğal oluşumlarına odaklanan, belgesel tarzı filmlerdir. Filmler genellikle stüdyolarda değil, sokaklarda çekilmiştir. Amatör ve profesyonel oyuncular belirli repliklerden sıyrılarak doğaçlama yapma imkanına sahip olmuşlardır.
Yeni gerçekçilik akımında ekonomik sıkıntılar ve işsizlik gibi konular işlenmiştir.
En önemli temsilcileri arasında Postacı Kapıyı İki Kere Çalar filminin yönetmeni Luchino Visconti ile Bisiklet Hırsızları filminin yönetmeni Vittoria De Sica bulunmaktadır.
Özgür Sinema (Free Cinema)
1950’li yılların ikinci yarısında İngiltere’de ortaya çıkan özgür sinemanın temelleri İngiliz belge film tekniğine dayanıyor. Akım, Lindsay Anderson, Karel Reisz ve Tony Richardson ile Anderson ve Reisz’in editörlüğünü yaptıkları Sequence dergisi yazarları tarafından başlatılmıştır. Yazarların 1956 yılında yayımladığı manifesto ile akımın temelleri atılmıştır. Anarşist bir eğilim gösteren akım, totaliter ve baskıcı yönetime başkaldırı özelliği de taşımaktadır.
Çalışan sınıfın sorunlarına ve sosyal konulara dikkat çeken akım, İngiliz Sinema Enstitüsü tarafından desteklenmiştir. Akımın temsilcileri Fransız Yeni Dalga Sinemasından etkilenerek zamanla kişisel hikayelere yönelmişlerdir.
Anderson’un This Sporting Life ve Richardson’ın Öfkeli Gençler filmleri özgür sinemanın en belirgin örneklerindendir.
Yeni Sinema (Cinema Novo)
Yeni sinema, 1960’lı yıllarda Brezilya’da ortaya çıkmıştır. Akımın amacı, dış etkilerden uzaklaşarak kendi kültüründe filmler yapmaktı. Toplumsal sorunları; açlığı, yoksulluğu ve tutkuları belgesele benzeyen bir gerçekçilikte aktaran yönetmenler, kendi ülkelerinin folklorik özelliklerinden besleniyorlardı. Ayrıca anlamda özgürlüğe ve yapımda bağımsızlığa önem veriyorlardı.
Ekonomik krizler ve ardından karnavalları anlatan yeni filmlerle akım başlangıcında taşıdığı özellikleri kaybetmiş ve sinemada güçlü bir değişim yaratamamıştır.
Akımın en önemli yönetmenleri Glauber Rocha, Antonia DesMortes, Guy Guerra ve Nelson Pereira dos Santos’tur.
Deneysel Sinema
Deneysel sinema, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Fransa ve Almanya’da ortaya çıkmış ve tüm dünyaya yayılmıştır.
Sinemada alışılmışın dışında anlatım teknikleri denenmesini savunan ve geleneklere karşı duran deneysel sinema temsilcileri arasında Andy Warhol, Tonu Conrad, Louis Bunuel ve Viking Eggeling gibi isimler yer almaktadır.
Amerikan Deneysel Sineması (Underground Cinema)
Kökenleri 1920’li yıllara kadar uzanan Amerikan Deneysel Sineması ile Hollywood dışında, ticari olmayan deneysel çalışmalar başlamıştır. Charles Sheeler ile Paul Strand’ın Mannahatta çalışması, akımın en belirgin örneğidir.
Yeni Amerikan Deneysel Sineması (Underground Cinema)
1950’li yıllarda ortaya çıkan akım; sosyal protest, sosyal anarşist ve özgürlük filmleri olmak üzere üç ana başlıkta değerlendirilmektedir.
Yeni Amerikan Deneysel Sineması, bir başkaldırı hareketi olarak doğmuştur ancak belirli bir ideolojiyi savunmaz.
Gelecekçilik (Fütürizm)
1909 yılında, Emilio F.T. Marinetti’nin Le Figaro gazetesinde yayımladığı Fütürist bildiri, sanat dünyasında büyük bir yankı uyandırmıştı. Akım, bildiriden yola çıkarak geçmişle / eskiyle bağlantısını koparan, makineleşme ve endüstrileşmeyi yücelten sanatçılar tarafından ortaya çıkartılmıştır.
BONUS I
İran Yeni Dalga Sineması
Akım, Dariush Mehrjui’nin 1969 yılında çektiği Gav (İnek) filmi ile başlamıştır. Yeni kültürel ve entelektüel değerler ortaya koyan akımın temsilcileri arasında Mesud Kimiai, Nasser Taqvai, Abbas Kiyarüstemi, Cafer Panahi, Majid Majidi, Asghar Farhadi ve Babak Payami gibi çok sayıda isim yer almaktadır.
İran Yeni Dalga Sinemasında siyasi ve felsefi konuların ön plana çıktığı, şiirsel bir dil hakimdir.
BONUS II
Yeni Dalga (Nouvelle Vague)
Yeni dalga akımı Fransa’da doğmuş ve ülkeyle sınırlı kalmıştır. Felsefi ve kuramsal dayanağı bulunan akım, 1950’li yıllarda ortaya çıkmıştır. Fransız sinemasına pek çok yenilik getiren akımın en önemli temsilcileri Alain Resnais’in Geçen Yıl Marienbad ve François Truffaut’un 400 Darbe filmleridir.