Hepimizin hayatının bir noktasında, Leonardo da Vinci’nin Son Akşam Yemeği tablosuyla karşılaşmış veya kendi çektiğimiz bir fotoğrafa ‘Rönesans tablosu’ yakıştırması yapmışızdır.
Gelin, bizim aklımızdaki Rönesans ile gerçek Rönesans aynı mı, birlikte değerlendirelim:
Rönesans Nedir?
Rönesans, kelime anlamıyla “yeniden doğuş” demektir. Avrupa’da Orta Çağ sonrasında; siyasi, kültürel, politik, bilim, sanat, mimari ve eğitim alanlarında bir yenilenmeye gidilmiştir. 14. yüzyıl ile 17. yüzyılı kapsayan bu yenilenme süreci, Rönesans Dönemi olarak isimlendirilmiştir.
Bu kavram, çok belirli kalıplarla ve sınırlarla çevrilmiş de olsa, biz bu aydınlanma hareketini biraz daha farklı bir açıdan irdeleyeceğiz.
Rönesans’ın Ortaya Çıkış Nedenleri
Eski Çağ edebiyat, sanat ve bilim eserlerinin incelenip değerlendirilmesi ve üniversitelerde okutulmaya başlanması.
Bizans ve Roma dönemine ait eserlerin tanınması ve bunların benzerlerinin yapılmaya çalışılması.
Kâğıt ve matbaanın yaygın olarak kullanılmasıyla yeni buluş ve düşüncelerin daha hızlı bir şekilde, daha fazla yere yayılması. Okuma-yazma oranının artması. İnsanların bilim, kültür ve sanat eserlerine daha kolay ulaşabilmesi.
Coğrafi Keşifler sonucunda Avrupa’da sanattan ve edebiyattan zevk alan zengin ve üstün bir sınıfın ortaya çıkması. Ve bu zengin sınıfın bilim adamları ve sanatçıları desteklemesi.
Haçlı Seferleri ve Coğrafi Keşifler sonucunda, kilise ve din adamlarının inanç ve düşünce üzerindeki baskılarının azalması.
Şimdi, ilk ve orta öğretim yıllarında öğrendiğimiz bu genel bilgileri hatırladıktan sonra, daha önce duymadıklarımızdan bahsedelim.
Rönesans Fatihi
Osmanlı İmparatoru Fatih Sultan Mehmet’i bilmeyenimiz yoktur. Genç yaşta İstanbul’u fetheden, 6 dil konuşabilen ve 2 defa tahta geçen II. Mehmet, başarılı bir asker ve siyaset insanı olmasının yanı sıra bir sanat aşığıydı. Ayrıca, belki de yaşadığı dönemde II. Mehmet’ten daha ileride bir entelektüel bulunmuyordu.
Örneğin; Fatih Sultan Mehmet’in kendi portresini yaptırtmak için ünlü Rönesans ressamı Gentile Bellini’yi İstanbul’a davet ettiğini ve Padişahın portresinin, Rönesans eserlerinin en önemlilerinden biri olduğunu, biliyor muydunuz?
Tabloyu Bellini’nin mi, yoksa asistanlarının mı yaptığı hala merak konusu olsa da tablo, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yakın bir zamanda ülkemize getirtildi.
İstanbul’un fethiyle birlikte Osmanlı İmparatorluğu’nun bilim ve fikir insanları Avrupa’ya gitmeye başladı. Bu seyahatler ve seyahatlerin yarattığı etkileşim, yalnızca İmparatorlukta değil, Avrupa’da da büyük değişimler başlattı. Ancak, ne yazık ki, Fatih’ten sonra yerine gelen yöneticiler bu bilinçle hareket etmediler.
Rönesans Sonrası Avrupa ve Osmanlı İmparatorluğu
İstanbul’un fethinden sonra, Fatih Sultan Mehmet’in politikalarının ve hayata bakışının da etkisiyle, Avrupa’da özgürlük arzusunun, insana ve bilime değer vermenin ve rasyonalizmin ortaya çıkışı, bambaşka bir hayata geçişi sağladı.
Avrupa’nın geniş bir vizyonla ileri adım atmaya başladığı bu dönemlerde, Osmanlı İmparatorluğu’nun yavaş yavaş bu ilerlemeyi uzaktan izlemeyi tercih ettiğini ve kendi kabuğuna çekildiğini biliyoruz.
Rönesans Olmasaydı…
İnsana değer verilmeyen; sanatın ve bilimin olmadığı, duyguların ve düşüncelerin özgürce ifade edilemediği bir dünyada -insanlık tarihinde sıklıkla karşılaştığımız gibi-; karanlıkta kalacağımızı, belirli zümrelerin (sınıfların) çıkarları doğrultusunda yönlendirileceğimizi ve hür bir yaşama sahip olamayacağımızı biliyoruz.
Bir başka deyişle; diğer aydınlanma ve özgürleşme hareketlerinde de olduğu gibi, Rönesans olmasaydı, içimizde bir yerlerde olan o ince, naif duyguları keşfedemeyebilirdik.
Rönesans Nasıl Hızla Yayıldı ve Etki Alanını Genişletti
Rönesans, nasıl oldu da İtalya’dan sonra, kısa sürede diğer Avrupa ülkelerine yayıldı?
Bu dönemde İtalya’ya öğrenim görmeye gelen kişiler ve İtalya’dan ticaret yapmak için farklı ülkelere giden tüccarlar, bu yayılmanın en temel aracıları olarak gösterilebilir. Ayrıca, savaşların da bu konudaki etkisini görmezden gelmemek gerekir.
Başlayan Rönesans hareketleri, yayıldığı ülkelerde farklı alanların değişmesini ve gelişmesini sağladı. Bu gelişmeler Fransa’da sanat alanında kendini gösterirken, Almanya’da dini tablolar ve resimlerde gözlemlendi. İngiltere’de edebiyat; İspanya’da ise, edebiyatın yanında resim sanatında da büyük gelişmeler yaşandı.
Belki de her ülke, kendi kutsalını ölümsüzleştirmiştir…
Akıl, Tek İlham Kaynağı
Tarihe en fazla damga vuran dönemlerden biri olan Rönesans hareketleri sonrasında, akıl tek ve en önemli kılavuz olarak ilan edildi.
İnsanlar özgürce düşünebildi ve düşündüklerini, hayal ettiklerini hayata geçirebildi. Eleştirilerini dile getirebildi, sorularını sorabildi; böylece sanat kadar bilim de gelişme şansını yakaladı.