Her zaman mutlu ol, sürekli pozitif kal!
Toksik pozitiflik ya da toksik olumluluk, genel bir ifadeyle; öfke, keder, kaygı, stres, korku ve acı gibi olumsuz duyguları reddederek hayata işlevsiz bir mutluluk ve iyimserlik haliyle yaklaşmayı ifade ediyor.
Bir başka deyişle, toksik pozitiflik, karşı karşıya kaldığımız tüm durumlarda olumsuz duygularımızı bastırarak ya da görmezden gelerek kendimizi her an iyi hissetmek zorunda hissetmemiz olarak tanımlanabilir.
Toksik pozitiflik, ilk olarak Amerikalı psikologlar Jamie Long ve Samara Quintero tarafından, her şeye optimistik bir bakış açısıyla yaklaşarak insanın gerçek duygusal deneyiminin yok sayılması, asgariye indirilmesi veya inkar edilmesi, olarak tanımlanmıştır.
Toksik Pozitifliğin Belirtileri
- Ne yaşanırsa yaşansın hem kendimizi hem de çevremizdeki insanları olumluya yönlendirme çabası,
- Olumsuz duygulardan ve bize olumsuz tarafı gösterecek kişilerden kaçınmak,
- Gerçekten öyle hissetmediğimiz halde mutlu veya neşeli davranma,
- Gerçek duyguları gizlemek ve her şey yolundaymış gibi davranmak,
- Olumsuz duygular hissettiğinde bundan ötürü suçlu hissetme,
- Yaşanan duygu ve deneyimleri kabul etmek yerine ‘daha kötüsü de olabilirdi’, ‘şükredeceğin birçok şey var’ gibi varsayımlarla kendini rahatlatmak,
- ‘Her şey yoluna girecek’, ‘her şey düzelecek’ gibi ifadelerle yaşananları önemsizleştirmek, vb.
Toksik Pozitifliğin Zararları
- Olumsuzlukları reddederek kendimizi sürekli olumlu hislerde kalmaya zorlamak gerçeklikten kopmaya sebep olabilir,
- Yüzleşilmeyen ve baskılanan duygu ve deneyimler içimizde büyümeye devam ederek hayat akışını olumsuz etkilemeye başlayabilir,
- Asıl zarar gördüğümüz unsuru görmemizi engelleyebilir,
- Uzun vadede depresyon ve anksiyete gibi rahatsızlıklara sebep olabilir,
- Zaman içinde duyarsızlaşmaya neden olabilir,
- Her zaman pozitif kalmaya çalışmak sahte bir kişilik yaratmaya neden olarak ilişkilerde gerçek bir yakınlık kurulmasını önleyebilir.
Olumlu Düşünme ve Toksik Pozitiflik
Araştırmalar, olumlu düşünmenin mutluluk ve sağlık üzerinde önemli bir etkisi olduğunu gösteriyor. Olumlu düşünmek stres seviyesini azaltıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor, kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini düşürüyor ve hatta daha uzun yaşamayı sağlayabiliyor.
Ancak olumlu düşünmek ile toksik pozitiflik arasında ciddi bir fark bulunuyor. Olumlu düşünmek, stresin sebep olabileceği zararı en aza indirirken toksik pozitiflik, duyguları bastırma ve görmezden gelmeyle bağlantılı olduğu için zaman içinde hem fiziksel hem de psikolojik olarak daha çok zarar görmemize sebep oluyor.
Toksik Pozitiflik ile Nasıl Baş Edebiliriz?
Duyguları Hissetmek için Kendinize İzin Verin
Olumsuz duyguları hissetmek için kendinize izin verin. Her an bir şeyler üretmek veya hareket halinde olmak zorunda olmadığınızı hatırlayın. Her an dengeli ve dikkatli olamayacağınızı ve bunun normal olduğunu kabul edin.
Yaşadığınız Duyguları Kabul Edin
Neşe, sevinç ve mutluluk gibi olumlu duyguların yanı sıra hüzün, kaygı ve korku gibi olumsuz duyguları yaşamanın da normal olduğunu kabul etmeliyiz.
Tüm duyguların insan için olduğunu, her bir duygunun bize yeni dersler öğreteceğini ve yaşadıklarımızın sonucunda büyüme ve olgunlaşmanın gerçekleşeceğini görebilmeliyiz.
Olumsuz durumlar karşısında ne hissettiğimizi farkına varıp kabul edip yüzleştiğimizde, duygusal dayanıklılığımızın sağlamlaşacağını ve geleceğe daha güçlü hazırlanacağımızı unutmamalıyız.
Faydalı Değişime Açık Olun
Stres, korku ve endişe gibi olumsuz duyguların size hem kendinizle hem de hayatla ilgili birçok bilgi sunabileceğini ve faydalı değişime sebep olabileceğini unutmayın. Kabullendiğiniz durum ve duygularınızı iyileştirebilmek için göstereceğiniz çabanın sizi ulaşmak istediğiniz hedefe götürebileceğini ve hayatınızı istediğiniz yönde dönüştürebileceğini aklınızdan çıkarmayın.
Kendinizi Daha İyi Tanımaya Çalışın
Sevdiğimiz şeyler kadar sevmediğimiz şeyler de bizim kim olduğumuzu gösterir. Aynı durum duygularımız için de geçerlidir. Olumlu duygularımız kadar olumsuz duygularımız da kendimizi daha iyi tanımamıza ve hangi durumda ne şekilde tepki vereceğimizi belirleyebilmemize yardımcı olacağını farkında olmalıyız.
