Kitsch Nedir?
Kitsch, Türk Dil Kurumu’nun Güzel Sanatlar Sözlüğü’ne göre, “sanat yapıtı niteliğinde olma özentisi taşıyan kötü zevkli iş ya da fabrika ürünü” anlamına geliyor. Kitsch; zevksiz, gülünç ve garip denilebilecek yapıtlar için kullanılmaktadır. Bu yapıtları tüketen (izleyen, seyreden, dinleyen, okuyan, bakan) kişilerde estetik etki yapmasına rağmen sanat açısından değerlendirmesi olanaksız ürünleri ifade etmektedir.
Kitschin Ortaya Çıkışı
Kitschi ve geçmişten bugüne süregelen gelişimini anlamak için öncelikle ortaya çıkış hikayesini bilmek gerekmektedir.
Kitsch, 18. yüzyıl sonu Batı Avrupa’nın toplumsal, kültürel, teknolojik değişimlerine bağlı olarak ortaya çıkmıştır.
Resim sanatındaki pek çok akımın, zengin üst sınıf ile halk arasında sanatsal değer ve zevk açısından bir fark oluşmasına neden olması ve sanayileşmenin getirdiği, insanı sınırlayıcı birtakım sebepler, kitschin oluşumunda etkili olmuştur.
Realizme yönelen sanat anlayışı, idealizmden uzak, günlük ve gerçek olanın hikayesini konu edinir. Bunun aksini isteyen burjuva kesimi, Rönesans sanat geleneğinde ve Klasisizm’de olduğu gibi, var olandan daha yücesinin, daha güzelinin betimlenmesini arzulamıştır. Bu sayede idealize edilmiş, sahte kompozisyonlar oluşturulmaya başlanmıştır.
Bu durum, halkın algısı ile sanatçı arasında uçurum oluşmasına sebep olmuştur. Kitsch de, resim sanatında gerçekten uzak, abartılı renk ve biçimlerde oluşturulan taklit işlerle ilk kez ortaya çıkmıştır.
Sanattan zevk almak yerine, hayran olunan zevke göre, sözde bir sanat yapılmaya başlanmıştır. Bu estetik deneyimi sıradanlaştırma durumunun geçmişi, Romantizm akımının hakim olduğu dönemlere kadar gitmektedir. Halkın burjuva kültürüne adaptasyonu sürecinde çeşitli sorunlar ortaya çıkmaya başlamıştır.
Kitsch & Popüler Kültür
Endüstriyel kültürün getirdiği “herkes için sanat” anlayışı, beraberinde “kitsch” denilen olguyu da getirmiştir.
19. yüzyılda ortaya çıkmaya başlayan modernizm ve sanatı ticari bir meta kültürüne dönüştürme çabaları, kapitalist kültürün bir sonucu olarak, popüler kültürü ortaya çıkarmıştır. Böylelikle halkın genelinin beğeni düzeyi, sanat eserlerinin üretilmesi veya ortaya sanat özelliği taşımayan nesnelerin çıkmasına sebep olmuştur. Bu da, sanat ve estetik değerlerinin erozyonuna yol açmış, sanatın değer kaybetmesine neden olmuştur.
Kitsch kendisini talep eden geniş çoğunluk açısından estetik özellikler taşıdığı düşünülen, ama hiçbir sanatsal anlam taşımayan tüm olguların genel adıdır.
Kitsch, onu talep eden için zevkli, etmeyen için ise zevksizdir, diyebiliriz.
Kitsch, sanatsal bir statü elde etmeyi hedefler ve bu sebeple sanatı taklit ederek sürekli biçimde ondan beslenir. Abraham Moles’in de söz ettiği gibi, sahici bir sahtelik barındırır. İzleyici de çoğunlukla kitsch nesneleri tanımakta zorlanıp, onlara sanatsal nitelikler atfederek beğeni sunar. Çünkü onu tüketen için önemli olan, estetik algı değil, ürünün ifade ettiği şeydir.
Kitsch nesneler, insanda gerçek sanat eserleri gibi bir sorgulama, anlamlandırma hissi ve isteği yaratmadığı gibi yeni ve başka bir açıdan bakmaya da olanak tanımaz. Verilmek isteneni olduğu gibi, uyandırılmak istenen duyguyu dolaysız yoldan verir.
Milan Kundera konuyla ilgili olarak; kitsch için, birbirinin ardı sıra iki gözyaşının dökülmesine sebep olduğunu söyler. İlk gözyaşı, “çimenlerde koşan çocukları seyretmek ne güzel” demektedir. İkincisi ise, “çimenlerde koşan çocukları görüp de tüm insanlıkla beraber duygulanmak ne güzel” demektedir. Kitschi kitsch yapan ikinci gözyaşıdır.
Kitlelerin paylaşabileceği türden duyguları bünyesinde barındıran kitsch, kişilerin belleklerine kazımış oldukları temel imgelerden meydana gelmekte ve alışılmışı tekrarlamaktadır. Başka bir deyişle, denenmişi denemektedir diyebiliriz.
Thomas Kulka, kitsche özgü temaları şöyle ifade etmiştir:
“Kedi ve köpek yavruları, gözü yaşlı çocuklar, kucağında bebeği ile anneler, şehvetli dudakları ve baygın bakışları olan uzun bacaklı kadınlar, arkasında güneşin battığı palmiyeli sahiller, dağ manzaralı İsveç köyleri, ormanda gezinen geyik, dolunaya karşı oturmuş sevgililer, fırtınalı bir denizin kıyısında koşan atlar, neşeli dilenciler, mutsuz palyaçolar, sonsuzluğa doğru bakan yaşlı, hüzünlü ve sadık köpek…”
Örnekleri bunlarla sınırlı olmayan kitsch için, kitlenin zevkine işaret eden her şeydir, diyebiliriz. Hatta örnekleri biraz genişletecek olursak; oryantalist resmin bizzat kendisi, kadim heykeltıraşların eserlerini kopya eden biblolar, hayranlık kazanmış ünlü tabloların baskılarını taşıyan tekstil ürünleri, meşhur siyasi liderlerin imzalarını veya portrelerini taşıyan aksesuarlar, Op-Art örneklerini taklit eden Şaşı Bak Şaşır bulmacaları, Bizans ikonalarını taklit eden resimler veya heykelcikler, bazı Yeşilçam ve Hollywood filmi klişeleri, Arabesk müzik, eski İstanbul evi biçiminde boyanmış ve şekillendirilmiş elektrik trafoları, kartpostallar ve hatta dedelerimizin hacdan getirdikleri camii biçimli saat bile kitschtir.
Kitsch, genel beğeni düzeyine indirgenmiş, ucuz, satın alınabilen, popüler, kolay üretilip tüketilen, yüzeysel bir algılanmaya sahip, üretimi ticari kaygı ile yapılan ürünleri tanımlayabilmek için kullanılmıştır.
Bütünüyle klişe, seyirlik ve fantezik ürünlerden meydana gelmektedir. Yalnızca yüzeysel bir duygusallık barındıran dekoratif göz okşama ürünleri olarak değil, endüstriyel tasarım ürünleri, mimari, müzik, sinema ve edebiyat dünyası gibi birçok alanda kendisini göstermektedir.
Günümüzde de hediyelik süs eşyalarında, reprodüksiyonlarda, posterler ve reklam afişlerinde, logo tasarımlarında, resimde ve mobilyalar gibi çeşitli ev eşyalarında, hatta politika ve siyasette örneklerine rastlanmaktadır.
Her gün, her an ve her yerde karşımıza çıkabilen kitsch nesneleri gerçek sanatın statüsünü popülerliği ile ele geçirmekle kalmayıp, sanatın içini boşaltmakta, varlığını tehdit etmektedir. Her daim olumsuz çağrışımlar için kullanılmış olan kitschin tek ve en önemli yanı kültür içinde sanatın ne denli kolayca eriyebildiğini gözler önüne seriyor oluşudur.