Şans siz gülerken, size tutulan aynadır.
Buradan da anlayabileceğiniz gibi şans yüzünüze gülmedi, gülmüyor ve gülmeyecek. Karşıdan gülümseyen kişi sizsiniz. Buradan yola çıkarak “şans faktörü”nün yaratılan bir şey olduğunu söyleyerek başlayabiliriz.
Konu üzerine araştırmaları ile bilinen Richard Wiseman, Şans Hayatınızı Nasıl Değiştirir kitabında ilginç anekdotları ile görüşümüzü desteklemektedir.
Bir klişe ile devam edelim: ‘Kişi kendi şansını kendi yaratır.’ Bu düşünce şekli %100 doğru değildir. Fakat bu düşünce tarzının tümüyle yanlış olduğunu söylemek de hatalı olur.
Şu ifade şekli doğruya en yakın olanı diyebilirim: ‘Kişi, ortaya çıkması için şans faktörüne hizmet eden tek öznedir.’
Örneğin; doğru kişi ile karşılaşmak, sizin şansınızın yardım ettiğini size düşündürebilir. Fakat unutmayın; buradaki ana faktör şans değil, sizin doğru kişi olmanızdır. Özellikle eş seçimi için aradığınız kriterlere ne derece sahip olduğunuzu sorgulamaya başladığınızda, ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız.
Yani kilit nokta; iyi bir eş aramak için enerji sarf etmektense, iyi bir eş olmaya uğraşmak için enerji sarf etmek.
Şans hakkında en az bilinen gerçeklerden biri de, onun olağanüstü bir eşitleyici olduğudur. Wright Kardeşler insan kontrollü uçuş üzerinde çalışmaya başlamalarının ardından, Harvard’daki Smithsonian Enstitüsü hareket geçmiştir. Hem de tüm kaynaklarını bu iş için seferber ederek… sonuç? Bisiklet tamircisi kardeşler, Harvard’ın bir türlü düşünemediği şeyi hatta şeyleri düşünmüş ve onlardan daha hızlı şekilde hayata geçirmiştir.
Eşitlik bunun neresinde o halde? Eşitlik, burada net görünmüyor fakat eşitsizlik çok açık. Siz, böyle bir çalışma için, yetenekli bisiklet tamircilerine mi, yoksa Smithsonian Enstitüsüne mi güvenirdiniz? Zor bir görüşsel ayarlama.
Ne derseniz deyin, neresinden tutarsanız tutun, nasıl başlarsanız başlayın, üzerine ne kadar su eklerseniz ekleyin vs.; ana kural, şans bahsinde de değişmiyor.
Siz yenilmezsiniz… sadece vazgeçmişsinizdir. Koşulların lehinize çalışmadığı durumlar tabi ki olacak. Sizin aklınız, koşullarda mı? Yoksa, sonuçlarda mı?
‘‘Şans faktörü’’nün kendisinde işe yaramadığını düşünen istisnasız herkes koşullara takılı kalmıştır.
Koşullar şekillendirilebilir ve sonuçlar bundan etkilenecektir. İşte kilit nokta burası. Çünkü şanslı olduğunu düşünen kişilerin -hepsinin- en dikkate değer ortak özelliği dışında ardından gelen diğer ortak nokta; koşullar hakkında olmuştur. Şanslı kişiler ne hikmetse, koşullarını da -dolayısıyla- koşullanmalarını da zihinsel olarak değiştirebilen kişilerdir.
Ama en önemlisi; tüm şanslı kişiler, Richard Wiseman’ın kitaplaştırdığı araştırmasında en çarpıcı ortak özelliği; düşünce tarzları çıkmıştır. Bu kişiler, kaynağı belli olmayacak şekilde, “zaten” kendilerinin oldum olası şanslı olduklarını düşünüyorlardır. İşte asıl vurucu nokta; şanssızlar ise “zaten” kendilerinin hep şanssız olduklarını düşünmeleri idi.
Bizler gördüğümüze inanır gibi yaparız, asıl gerçek; inandığımızı gördüğümüzdür.
Nokta!
Eğer şanslı olduğunuzu düşündüğünüz alanlarınız varsa, örneğin aşkta şanslı olduğunuzu düşünüyorsanız, çok az kanıt size aksini ispatlayacaktır/ispatlayabilir.
Eğer hayatınızın farklı bir döneminde, aşkta şanssız olduğunuzu düşünüyorsanız da; -tahmin edebileceğiniz gibi- çok az kanıt size aksini ispatlayacaktır/ispatlayabilir.
Ne düşünüyorsanız onu güçlendirirsiniz. Ve nasıl düşünüyorsanız da, oluşum şeklini o hale dönüştürürsünüz.
Şansın yanınızda, sizinle beraber olmasını istemek, onun sizinle olmadığının teyidinden başka bir şey değil. Şans dediğimiz şey bir düşünce şekli ve doğuştan sahip olduğunuz bir eşitleyici. Siz nasıl kullanırsanız (ve/veya kullanabilirseniz) size öyle hizmet ediyor. Hiç kimse şanssız değildir, henüz “şans faktörü”nün ortaya çıkması için doğru olmayan zihinsel durumları, bakış açılarını ve eylemleri denemiştir.*
Hepsi bu.
*Aslında böyle olduğu için şans faktörünün, bir fikirden, bir düşünce durumundan fazlası olduğunu düşünen ateşli savunucularını dikkatli incelemenizi öneririm. Burada da olacaktır. Yorumlarda bir yerde onları rahatlıkla bulabilirsiniz.