‘Moda sadece elbiselerden oluşmaz. Moda gökyüzünde, moda sokakta, moda düşündüklerimiz ve yaşadığımızdır.’
Gabrielle “Coco” Bonheur Chanel
Moda canlı ve kısa süreli olan, çabuk değişebilen, geçici davranış, giyim ve yaşama biçimi olarak tanımlanmaktadır. Hatta moda ve yaşamı ayıramamızın sebebi de budur. Modanın etkileri mutfağımızda, banyomuzda ve ofisimizde bile bulunduğundan yaşamdan bağımsız düşünülemez.
Tüm moda dönemleri içinde öne çıkan moda tarihinin en çarpıcı 10 dönemi:
Rönesans Dönemi
Rönesans bilimden resme, edebiyattan felsefeye kadar hayatın neredeyse tüm alanlarında etkili olmuştur. Tüm bunlardaki aydınlanma, modayı da direkt olarak etkilemiştir. Ancak aydınlanma, sınıf farkını kaldırmadığı için giyimde de sınıf farkı görülmüştür. Hangi sınıfın nasıl bir stilde giyineceği önceden belirlenmiştir. Alt sınıf keten bitkisinden, yünden veya koyun derisinden elde edilen kumaştan yapılmış giysiler giyerken üst sınıf ipek, kadife ve brokardan yapılmış giysiler giymiştir.
Bu dönemde kadınlar, genellikle geleneksel olarak kolları sökülebilir uzun elbiseler giymişlerdir. Bu kollar bazen damadın yeni karısına armağanı bazen de anneden kıza veya teyzeden yeğene geçmiştir.
Saç şekilleri de kurallara göre düzenlenmiştir. Kadınlar gençken ve bekarken saçlarını serbest bırakmış, ancak evlendikten sonra karmaşık örgüler ve kıvrımlarla bağlamışlardır. Orta yaşlı ve evli kadınlar ise, genellikle saçlarını peçe ile kaplamıştır. Ayrıca kukuletalı peçe, kadının dul olduğunun göstergesi olmuştur.
İthal kumaş ve tekstil ürünleri, zenginliğin bir göstergesi olmuştur.
On Sekizinci Yüzyıl
Bu dönemi en iyi temsil edecek isim son Fransa Kraliçesi ve Avusturya Arşidüşesi Marie Antoinette’dir. Bu zaman diliminde her şey savurganlık, gülünçlük, burjuvazi ve beyaz peruklar ile ilgiliydi. Bu stile Rokoko adı verildi: Gösterişli veya aşırı ayrıntılı. Bu süre zarfında sanat, kültür ve moda üzerindeki etki Versay’dan Paris’e kaydı. Moda tasarımcıları, herkes en son stilleri elde etmek istediğinden, daha popüler ve kıymetli hale geldi.
Kadın stili, korselerin son derece sıkı tutulan beller, dekoltelerini gösteren dalgalı yakalardan oluşuyordu. Bu döneme özel omuzdan dirseğe kadar başlayan ve bir parlama ile biten ‘pagoda’ kollarıyla birlikte kadınlar için yeni bir silüet ortaya çıktı. Daha sonra pagodayı yanlara doğru uzayan eteklerin altına giyilen geniş çemberler tamamladı. Bunlara ‘pannier’ deniyordu ve ince belleri vurgulayacakları için resmi davetlerde giyilirlerdi. Bu kıyafetleri giyenler aristokrat olduklarının bilinmesini istediler. Sınıflar arası farklılık giyimde de bu dönemde devam ediyordu.
Saç stilinin vazgeçilmezleri arasında ise, saçın yanlarından bırakılan bukleler, kafa üzerinden kurdele ve buket sarkan şapkalar yer aldı. İlerleyen yıllarda bu şapkalar kocaman peruklara dönüştü.
Yüzyılın son çeyreğinde, Fransız Devrimi’ne yaklaştıkça modaya karşı bir duruş görüldü ve daha sade ve şaşasız kıyafetlere yönelme görüldü.
Naiplik (Regency) Dönemi: Bridgerton
Naiplik Dönemi, Galler Prensi George’un 1811-1820 yılları arasında kral naibi olarak görev yaptığı dönemi tanımlamak için kullanılmıştır. Dolayısıyla 1800-1820 dönemindeki moda dönemi bu şekilde adlandırılmıştır. Bu dönemdeki moda klasik ilkelere ve son trendlere uygun süslemelere dayanıyordu. Yani Klasik Yunan ve Roma heykellerinden esinlenilmişti. Kadınlarda bugün astar olarak denk görülecek ‘iç gömlek (chemise)’ ve yine bolero stilinde ‘chemisette’ çok yaygındı. Bunun üzerine ise bir korse giyilirdi. Giysiler daha az aristokrat, fonksiyonel ve daha basitti. Dönemin Regency elbisesi, göğsün hemen altında duran yüksek belli ve ayak bileğine kadar uzanan bir elbiseydi. Son zamanlarda en çok izlenen Netflix yapımı Bridgerton disizinde Regency elbiselerini görebiliriz.
‘Klasik Yunan Elbisesi’ trendi 1803’e kadar devam etti.
Victoria Dönemi
1837’den 1901’e kadar Kraliçe Victoria’nın tahtta kaldığı dönem Victoria Dönemi olarak isimlendirilmektedir.
Bu dönemde, modada hala muazzam miktarda sınıf ayrımı ve zenginlik öne çıkmaktadır. Victoria döneminde kadın modası büyük elbiselerle başlamıştır, ancak 1883’te silüet hareketli elbiselerle değişmiştir.
Bel, doğal konumuna derinleşmeye başlamıştır, ancak korseler bu dönemde de giyilmiştir. Aksesuar denildiğinde, bone ve şapkalar oldukça revaçtadır. 1880’e gelindiğinde; bir grup yüksek sosyete kadını, ‘sanatsal’ elbise adı verilen daha basit stilleri benimsemeye başlamıştır. Sanatsal elbise daha az kısıtlayıcıdır ve korse giyilmesini gerektirmemiştir.
Erkekler ise, kısa diz boyu pantolonların yerine daha uzun pantolonlar giymeye başlamışlardır. Bu pantolonları gündüz ve gece elbisesi olarak giymişlerdir. Ünlü silindir şapka bu süre zarfında geliştirilmiştir. Erkek modasında uzun bir palto, bir yelek, düz pantolon ve yüksek yakalı bir gömlek ile sadelik göze çarpmaktadır Ayrıca 19. yüzyılda bıyık ve sakal da kendine yer bulmuştur.
Fin de Siecle
Art Nouveau çizgisinde gelişen bu döneme, modern modanın başlangıcı diyebiliriz. Eski dünyadan modern bir çağa geçiş evresi de denilebilir. Bu dönemde görünüm hala muhafazakar olmasına rağmen köklü değişiklikler de görülmüştür.
Önceden kullanılan uzun korseler daha sağlıklı olduğu düşünülen S şeklindeki korselere dönüşmüştür. İnce görünme kaygısı bu dönemde de sürmüştür.
Kadın, sadece doğurganlık sembolü olmaktan uzaklaşmış ve feminizm modada kendine yer bulmuştur. Kadın ceketlerinde bazen erkek dikim modelleri de kullanılmıştır.
La Belle Époque Dönemi- Avrupa’nın Lale Devri
1895’ten 1914’e kadar olan dönem, La Belle Époque olarak adlandırıldı. Anlamı her ne kadar ‘güzel zaman’ olsa da, bu döneme gerçek zıtlıklar damga vurmuştur. Toplumsal eşitsizlikler içinde çok zengin ve doğuştan ayrıcalıklı olan seçkin bir azınlık için güzel kıyafetlerin ve lüks yaşamın zirvesi olan bir dönemdi. Önceki Fin de Siecle’den sonra lükse ve ihtişama geri dönüş görüldü. Leg of mutton kollu elbiseler ve terzi dikimi hazır giyim kostümleri gardıroplarda fazlasıyla yer aldı.
Edward Dönemi: Modern ve Zarif (1900-1910)
Kadınlar bu dönemde elbise ve özel dikim takım elbiseler giyerlerdi. İmkanı olanlar ipek, saten, damask veya şifon gibi gösterişli ve zarif kumaşlardan dikilmiş elbiseleri tercih ederdi.
Yüksek dantel yakalar, iyi bir şekilde süslenmiş ve korsajı gevşek bir şekilde bluz olan uzun kollu üstleri tamamlıyordu. Etek boyu yeri süpürecek derecede uzun ve bazen mütevazı biçimde daha kısaydı. Çalışan kadınlar üniforma ya da iş kıyafeti giymiyorlarsa, genellikle iki parçalı kıyafetleri tercih ediyorlardı. Parti elbiseleri arasında ise narin, dantelli çay elbiseleri ve daha derin yakalı gece kıyafetleri vardı. Elbiselerde düz, sade ve zarif notaları görürürüz. Büyük gösterişli şapkalar da gardıroplarda kendisine yer buldu.
Fransız tasarımcı Paul Poiret, ana akım tarzlara karşı bir duruş sergileyerek, vücuda gevşek, düz çizgilerle dökülen korsesiz elbiseler yarattı.
Ayrıca kadınlar tenis, bisiklet veya binicilik gibi sporlara katılırken bu faaliyetler için yapılmış giysiler giyerlerdi.
Gabrielle Chanel: Zamansız, Öncü ve İsmi “Time: Yüzyılın En Önemli 100 Kişisi” Listesinde Geçen Tek Moda Tasarımcısı
Kadınları korse gibi dayatılan fiziksel kaygılardan kurtaran Coco Chanel ismi; moda, sadelik, sınıf, zarafet ve zamansızlık ile ilişkilidir. Kurduğu modaevi hala yaşayan Chanel’i farklı yapan özellikler birkaç kural üzerine ilerler; siyah beyaz giysiler, sade ve zarif elbiseler, muhteşem ayakkabılar ve genel olarak parlak bir görünüm. Kadınları daima şık olmaya ve kendilerine dikkat etmeye ama asla rahatlıktan ödün vermemeye teşvik etmiştir.
Onu ve markasını öne çıkaran şey zarafet, sadelik, monokrom renkler ve üzerinize tam oturan giysilerdir. Bu aynı zamanda Coco Chanel’in popüler moda alıntılarından birinde de özetlemektedir: “Moda değişir, ama stil kalıcıdır.”
Chanel, kokunun önemine dikkat çekerek parfümü giysilerin tamamlayıcı haline getirmiştir. Chanel No:5 ise ölümsüzdür. 5 rakamını, piyasaya 5 Mayıs’ta piyasaya sürülecek olmasından alan parfümün notaları arasında aldehitler, ylang-ylang, neroli, bergamot, limon ve yasemin bulunmaktadır.
Chanel markasını, stajla birlikte 30 yıldan fazla yöneten modanın imparatoru Karl Lagerfield 2019’da yaşamını yitirince daha önce Chanel ile birlikte çalışan Fransız tasarımcı Virginie Viard kreatif direktörlüğe getirilmiştir.
Bonus: Atatürk üniformaların bir güç simgesi olduğunu biliyordu ve bu yüzden 1930’larda Türk subaylar için Coco Chanel imzalı üniformalar hazırlatmıştır.
Yves Saint Laurent: Provakatif ve Aykırı
Moda tarihinin en önemli ikinci tasarımcısı Yves Saint Laurent’tir. Dior moda evinde başlayan kariyerine kendi moda evini kurarak devam etmiş ve kadınlar için dikilen ilk takım elbise “Le Smoking” ile adeta bir skandala imza atmıştır. Saint Laurent belirli kalıplara takılı kalmak yerine bireyselleştirilmiş ve özgür tasarımları benimsemiştir. Saint Laurent gender blur tasarımlarıyla cinsiyetsiz giyime öncülük etmiştir.
Gelen güçlü eleştirilere rağmen ikonik takım elbise muhafazakar 60’lardan sıyrılarak 70’lere yeni bir nesil ve daha açık bir moda anlayışıyla girmiştir. Ayrıca oyuncu Bianca Jagger’ın kişisel imajını takım elbiselerle ilişkilendirmeyi seçmesi, ilgi ve talebi artırmıştır. Takım elbise, Bianca Jagger’ın gardırobundaki vazgeçilmezlerinden biri haline gelmiştir. Bianca Jagger 1971’de düğününde gelinlik olarak beyaz bir blazer ve kalem etek seçerek YSL’nin tasarımını bir anıt olarak inşa etmiştir.
Saint Laurent gerçek bir sanatsever ve sanat koleksiyoncusuydu. Bunun en açık göstergesi ikonik Mondrian mini elbisesidir. Mondrian basit çizgileri ve tonlarıyla, çağdaş moda koleksiyoncuları tarafından çok değer verilen ve ticari olarak bugüne kadar yaygın olarak kopyalanan bir elbiseye güzel bir şekilde dönüşmüştür.
Sokaktan çöllere ulaşan bir mükemmeliyet: 1968 yılında Vogue Paris’in Ağustos sayısının en ikonik parçalarından biri olan Yves Saint Laurent’in safari ceketi lüks ve hazır modayı ilk birleştirerek yine bir yenilik yaratmıştır.
Tasarımcının en iyi koleksiyonu ise, 1976’da tanıtılan ‘Opéras et Ballets Russes’ olarak belirlenmiştir. Parizyen çizgiden uzaklaşmadan farklı etnik motiflere yer veren koleksiyon Paris’te tanıtılmıştır.
Günümüz: Sürdürülebilir ve Hayvan Dostu Moda
Bilinçli, etik, sürdürülebilir, yerel, organik, hayvan dostu ve vegan. İşte günümüz trendlerini bu nitelikler oluşturuyor. Giydiğimizin nereden geldiğine, kimin yaptığına, yetiştirmeye ve üretime ne kadar enerji ve kaynak harcandığına bakmak tasarım kadar önemli duruma geldi. Bu biçimde üretilen ürünleri satın aldığımızda üzerinde yaşadığımız gezegene, emek veren insanlara ve dostlarımız hayvanlara saygı duyuyoruz.
Bu trendlere uyan bazı ünlü modacılar: Stella McCartney, Rag & Bone, Gabriela Hearst, H&M, Mango.
Daha bilinçli gardıroplara…