Tecrübelerden ve hatıralardan oluşan hacimli bir yükü temsil eder insanın yaşı!
BİR REHİNEYE MEKTUP
Ne kadar çok verirsen, o kadar çok büyürsün. Ama alacak biri bulunmalı. Yitirmek, vermek değildir.
Kale
Kaybettiklerimiz, anılarımız da hep güzeldir.
Savaş Pilotu
Dünün gerçeği ölmüş, yarınınkinin hâlâ inşa edilmesi gerek.
Bir Rehineye Mektup
Bana öyle geliyor ki insan da tıpkı kale gibiydi. Özgürlüğünü kazanabilmek amacıyla tüm duvarları yıkıyor ama böyle yaparak göğünde yıldızlar görünen savunmasız bir harabe haline geliyordu. Hal böyle olunca var olamama sancıları başlıyordu.
Kale
Kötülükle karşılaştığınız anda yok etmezseniz, nerede olursa olsun ışıklar söner, karanlıkta kalırsınız.
Gece Uçuşu
“Senin gezegenindeki insanlar” dedi Küçük Prens. “Tek bir bahçeye beş bin gül dikiyorlar ama yine de aradıklarını bulamıyorlar…” “Evet bulamıyorlar.” Diye yanıtladım onu “Halbuki aradıkları tek bir gülde ya da bir yudum suda olabilir.” “Haklısın.” dedim. Bunun üzerine Küçük Prens şöyle dedi: “Ama gözler gerçeği görmez ki. Yüreğiyle bakmalı insan.”
Küçük Prens
İnsan bir gülümsemeyle karşılık bulur. Bir gülümsemeyle ödüllendirilir. Bir gülümsemeyle harekete geçer. Ve bir gülümsemenin vasfı insanın ölümüne neden olabilir.
Bir Rehineye Mektup
Ama insan sonrasızlığı için değil de kendi yaşamı için çalışıyorsa, hiçbir şey umma ondan. O zaman mimarlığı ve kurallarını boşuna öğretmiş olurum ona. İçinde oturtmak için evler yaptıktan sonra, yaşamlarını ne diye evleriyle değiştirsinler? Bu ev başka hiçbir şeye değil, yalnızca kendi yaşamlarına hizmet edecek nasıl olsa. Evlerinin yararlı olduğunu söylerler, kendi başına değil, yalnızca rahatlıkları bakımından ele alırlar onu. Ev kendilerine hizmet eder, kendileri de burada zenginleşmek için çalışırlar. Ama çırılçıplak ölürler, çünkü ne taştan bir gemide saklı yaldızı, ne de işlemeli örtüyü bırakırlar kendilerinden. Değişilmeye çağrılmışlardı, kendilerine hizmet edilsin istediler. Bir gittiler mi hiçbir şey kalmaz geride.
Kale
İnsanların hayatlarını kolaylaştıran her şeyi azar azar ihtiyarlığa, “zamanı gelince olur”a ertelediğini fark etti. Sanki gün gelir, insanın gerçekten vakti olabilirmiş gibi, sanki insan, hep hayalini kurduğu bu mutluluk dolu barışa, hayatının son anında kavuşabilecekmiş gibi. Ama aslında barış yoktur, belki zafer de yoktur.
Gece Uçuşu