Paylaşılmayan tarihi akış, evrende yalnız olup olmadığımıza dair teori ve bulgular, gök cisimleri ve daha fazlası hakkında…
Burada okuyacağınız 10 maddeye eklenebilecek çok daha fazlası var. Hepimiz bu 10 maddede yer alan teori ve tahminlerden daha fazlasını duyuyor ya da düşünüyoruz. Benim burada amacım, bu teorileri sunmanın yanı sıra kendi teorilerinizi geliştirebilmeniz için daha fazla merak ve araştırma yapma isteği duymanızı sağlamak.
Göbeklitepe neden kazılmıyor?
Bundan daha önemli soru; Göbeklitepe’yi neden gömdüler? Saklamak için mi?
Tüm insanlık tarihini yeniden ele almak zorunda kaldığımız, tartışmasız kanıtları ile Göbeklitepe’nin bize sunulan, gösterime açılan bölümünden çok daha fazlasının toprak altında olduğu biliniyor. Hatta sadece Göbeklitepe değil, yakınındaki Harbetsuvan Tepesi’nde de çok değerli buluntular tespit edildi. Acaba daha geniş yüzeylerin ortaya çıkması halinde orada sadece insanların olmadığına dair kanıtlara ulaşılabileceğinden mi çekiniliyor dersiniz? Kim bilir?
Acaba ay bir uzay istasyonu olabilir mi?
Eğer biraz araştıracak olursanız; ayın yüzeyindeki -bize söylenen- meteor çarpması sonucunda oluşmuş çukurların çok yüzeysel oldukları ilginç bir şekilde göze çarpıyor. Üstelik sizin de aklınızı kurcalamıyor mu; aya neden meteorlar çarpsın ki? Ya evrendeki her şey kendi etrafında dönerken ay neden sadece dünya etrafında dönüyor?
Belki de asıl soru aya çıkılıp çıkılmadığı değil, ayda kimlerin olduğudur?
34. ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower uzaylılarla nasıl temasa geçti ve ne konuştu?
Eisenhower’ın, görev yaptığı 1953-1961 arasında, 3 defa uzaylılarla görüştüğü iddiaları artık saklanamaz niteliktedir. Kayıtlardan anlaşılmaktadır ki ‘Griler’ dediğimiz dünya dışı bir ırkın temsilcileri ile buluşmuş, hatta onlarla bu buluşmalar sırasında bir anlaşma yapmıştır.
Bu konuya da ilgi duyacak olursanız; uzaylılar tarafından kaçırılan kişiler, Genom projesi ve DNA hakkında da ön okuma ve inceleme yapmak taşları daha çabuk yerli yerine yerleştirmenizi sağlayabilir.
Annunakiler hakkında bilinenler neden tam olarak açıklanamıyor.
Hiç dikkatinizi çekti mi, tarih dediğimiz şey adına ‘Milat’ dediğimiz bir noktada başlıyor. Öncesi sanki yok gibi. Öncesi için kullanılan ‘Antik Dünya’ tanımı son derece muallak. Neden antik? Öncesi de bizim, yani insanlığın ortak geçmişi değil mi? Tam bu noktada sizi biraz şaşırtacağım; işin bu kısmının Göbeklitepe ile bağlantısı var. Bu bağlantıyı kurmak çok kolay fakat önce, lütfen Annunakiler ile ilgili ulaşılabilir kaynaklardan yüzeysel bir araştırma yapın. İlginizi çekiyorsa, bulacağınız derinlik sizi hayrete düşürecek.
Peki, neden bunlardan haberimiz yok veya şimdiye kadar olmadı, diye kendi kendinize soracaksınız.
Ya uzaydan gelenler?
Ortaya atılan henüz olgunlaşmamış bir teoriye göre; ‘dünya dışından gelen varlıklar, zaman yolculuğundan buraya arkeolojik gezi amaçlı geliyorlar.’
Sıradaki konumuza geçmenin zamanı geldi. Gelenler kim ya da ne?
Dünya dışı ırklar mı?
Antik araştırmacıların belirledikleri, somut kaynaklara dayanan (bir çoğu kadim tabletler), gözlemcilerin doğruladıkları, zaman zaman da kendileri ile temasa geçilen üç ırk -hatta alt soyları ile- biliniyor. Bunlar; Griler, Reptilianlar, Nordikler. Daha derinleşmek istiyorsanız, önemli alt soylardan Hyperborianlılar ve Lemuryalıları da araştırın derim. Sizi oradan da bambaşka yerlere sürükleyecek bir takibe başlayabilirsiniz, hatta amaçlarına kadar!
Aslında UFO teknolojisine sahip miyiz?
Aslında UFO teknolojisinin de içinde bulunduğu çok kapsamlı, fakat teknik olarak yetersiz bir teknolojinin mevcut olduğu ciddi iddialar arasında. Hitler’in somut ve detaylı denemeleri de ortaya çıkınca, kelimenin tam anlamıyla ortalık karışıyor. Ben de kendi araştırmalarımda bu teknolojinin var olduğunu, fakat bütünlenmesi için tarafların uyumlu çalışmaya hazır ve razı olmadıklarından kaynaklanan bir sorun olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu teknolojinin hangi ülkede değil, kimlerin elinde olduğu daha ciddi bir sorun.
Tam da Adolf Hitler demişken…
Adolf Hitler intihar mı etti, yoksa kaçırıldı mı?
Açıkçası ilk başta en gayri ciddi yaklaştığım iddia buydu. Fakat cesedinin bulunmaması, intihar ettiğine dair balistik kayıtların tutarsızlığı ve hepsi bir yana, Adolf Hitler’in İngiliz Kraliyeti ile olan akrabalık derecesindeki yakınlığı şüpheleri arttırıyor.
Hele ki Güney Amerika’da ortaya çıkması ve bu bilgiden çok çok çok zaman önce araştırmacıların onun Kolombiya’ya kaçırıldığını iddia etmesi gerçekten şaşırtıcıydı. Hatta ve hatta CNN Türk’ün Hitlerin 1955’te Kolombiya’da ortaya çıktığını iddia eden haberinden işe başlayabilirsiniz.
Tabi ki asıl soru; Adolf Hitler’in nerede olduğu değil, yaşıyorsa, neden yargılanmadığı? Bu benim aklıma gelen ilk soru. Bakalım sizin aklınıza daha ne sorular geliyor…
Dünya dışı varlıklar aramızda mı?
Einstein tüm evrenin bilgi ve enerjiden ibaret olduğunu söylerken, bilginin her yerde olduğuna ve enerji dediğimiz şeyin de titreşimlerden ibaret olduğuna dair bir gönderme yapmıştır. İnsan vücudunun ortalama titreşiminin elektriksel ifadesi 67-72 Mhz’dir. Bizler bu aralıkta titreşiriz. Şöyle ifade etmek daha doğru olur; bu aralıkta titreşen canlıların ‘insan’ olması bizim için ‘garip’ değildir.
İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin Mezopotamya Tarihi bölümünü ziyaret edecek olursanız – geçen hafta oradaydım-, oradaki insan figürlerinin kollarında çiçek gibi gözüken, güneşi temsil eden bir bileklik taşıdıklarını göreceksiniz. Acaba bu bileklik -saat-, onların frekansını -bize uygun olacak şekilde- ayarlayan ve dengeleyen bir araç olabilir mi?
Neden Mars?
Güneş sisteminden uzaklaştıkça ortalama insan ömrü uzuyor. İlk amaç, daha uzun yaşamak. İkincisi için biraz okumak gerekiyor. Fakat şöyle bir ipucu vermek isterim; acaba bu daha önceden denenmiş bir yol muydu? Yani bu yolculuk -zaten- daha önceden gerçekleşmiş olabilir miydi?