Rastafari ya da Rastafarianizm, kaynağını İbrahimi dinler olan Hristiyanlık ve Musevilikten alıyor.
1930’lu yıllarda, Jamaika’da ortaya çıkan Rastafari, dini bir hareket olmasının yanı sıra toplumsal bir harekettir. Bazı din bilimcilerine göre, aynı zamanda, bir canlanma hareketi olarak da değerlendirilmiştir.
Afrika halklarının köle olarak Amerika kıtasına getirilmesine ve özellikle de İngiltere’nin Jamaika üzerindeki egemenliğine tepki olarak ortaya çıkmıştır.
Afrika’ya kimlik kaynağı olarak odaklanan Rastafari, otantik Afrika dinleri arasında yer almaz.
Bazı rastalara göre bir din değil, yaşam tarzıdır.
Marcus Garvey gibi milliyetçi isimler tarafından ortaya konan ve Afrika’dan giden köleleri tekrar kıtaya döndürme misyonunu taşıyan Back to Africa Hareketinden etkilenilmiştir.
Garvey ve hareketin temsilcileri, Batı toplumları tarafından ezilen siyahlara Zion’a, yani bir anlamda cennet olan Etiyopya ya da Afrika’ya yeniden yerleşme çağrısında bulunmuşlardır.
Rastafari, Hristiyan din adamları ile özellikle Leonard Howell’in, Etiyopya’nın son imparatoru Haile Selassie’nin (Tafari Makonnen) taç giymesiyle İncil’de yer alan bir kehanetin gerçekleştiğini ilan etmeleri sonucunda yayılmaya başlamıştır.
Rastalar, Jah ismi verilen tek tanrıya inanırlar. Jah, İngilizce Yehova kelimesinin kısaltmasıdır.
Rastalar, Jah’ı tanrı olarak görmelerinin yanı sıra Jah’ın her bireyin içinde yer aldığına inanırlar. Bu şekilde insanlık ile tanrısallık arasındaki mesafeyi kısaltmışlardır.
‘Tanrı insandır ve insan Tanrıdır.’
Haile Selassie, Menen Asfaw ve Marcus Garvey’nin yanı sıra İsa da Rastafaride önemli bir figürdür. Fakat Rastalar, Hristiyanlığın uygulanışını reddederler. Gerçeğin saptırıldığına, siyah halkın geçmişinin silindiğine ve İsa’nın siyah bir Afrikalı olduğuna inanırlar.
Rastafari terimi, Ras Tafari Makonnen’in isminden (Haile Selassie) türemiştir. İmparatorun ismi Tafari Makonnen’dir. Ras ise, veliaht ve prens anlamlarına gelmektedir.
Ayrıca, bazı Rastalar Haile Selassie’nin Mesih olduğuna, bazıları tanrının dünyadaki yansıması ya da enkarnasyonu olduğuna; bazıları ise, her insanda iç tanrısallığı tanıyan bir insan-peygamber olduğuna inanırlar.
Topluluklar arasında farklı uygulama; inanış ve yaşam biçimleri görülse de genel olarak Rastafari uygulamaları; İncil’in belirli yorumlamalarına dayanan Rastalogy, Kebra Nagast ve Holy Piby gibi çeşitli kitaplarda yer almaktadır.
Reggae müziğin kökleri, Rastafari inancının ilahilerine dayanmaktadır.
Rastafarinin uygulamaları ‘livity’ olarak isimlendirilir. Rastalar, doğaya büyük önem verir ve doğal bir yaşam tarzını benimserler.
Bazı rastalar hiç et yemezken bir kısmı, Eski Ahit’e uygun olarak kabuklu deniz hayvanları ve domuz eti tüketmezler.
Bedenin bir bütün olarak, tek parça toprağa girmesi gerektiğine inandıkları için saçlarını kesmez, dreadlock olarak uzamaya devam etmesini sağlarlar. Dilimizde rasta, bu saç biçimini ifade etse de rasta, rastafari dinine inanlara verilen isimdir. Dreadlock, cehennem olarak görülen Babil’e isyanı ve Judah aslanını temsil eder.
Ataerkil toplumsal cinsiyet rollerini takip ederler. Erkekler için çokeşlilik normal karşılanırken kadınlar tekeşli yaşarlar.
Bedenin bütünlüğüne zarar veren alkol, sigara ve uyuşturucu Rastafaride kesinlikle yasaktır. Marihuana ya da cannabis kullanımı ise; vücudu, aklı ve ruhu temizlediğine inanıldığı için ayinlerde ve günlük hayatta kullanılır.
Etiyopya bayrağının ve Garvey’nin temsil ettiği Back to Afrika Hareketinin renkleri olan sarı, kırmızı, siyah ve yeşil Rastafarinin renkleridir.
Sarı, tüm mücevher ve hazineleri; yeşil, dünyayı; kırmızı, kanı ve siyah renk, Afrika halklarını temsil eder.
Reasoning: Etik, sosyal ve dini konuların tartışıldığı bir seremonidir.
Grounation: Dans edilen, şarkılar söylenen, dua edilen ve ziyafetler verilen kutsal gündür.
Her iki seremonide de marihuana tüketimi esastır.