4 Nisan 2025

Demokrasi ve Direniş: Türkiye Tarihinde Protesto Kültürü Üzerine Kısa Bir İnceleme

Burcu Tur Yüksel Akay

~10dk

Hak arama, demokratik toplumların temel yapı taşlarından biridir. Dünya tarihinde sivil itaatsizlik, ekonomik yaptırımlar ve sokak eylemleri gibi farklı yöntemlerle gerçekleştirilen hak arama mücadeleleri, kimi zaman büyük dönüşümlere öncülük ederken kimi zaman sert devlet müdahaleleriyle hakların kısıtlanmasına ve daha büyük adaletsizliklerin yaşanmasına yol açmıştır.

Türkiye özelinde bakıldığında ise; onlarca yıldır ifade özgürlüğü, toplanma hakkı ve adil yargılanma gibi temel insan haklarının savunulması amacıyla yürütülen mücadeleler, protesto ve boykot eylemleriyle desteklenmiş ve bu durum toplumsal bilincin giderek artmasına ve hak taleplerinin somut adımlarla gündeme gelmesine zemin hazırlamıştır.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e

Osmanlı İmparatorluğu’nda halkın hak arayışı genellikle dilekçeler ve yerel ayaklanmalar üzerinden şekillenmiştir. Örneğin; 1908 yılında İkinci Meşrutiyet’in ilan edilmesinde, gazeteler ve mitinglerle desteklenen protestolar büyük bir rol oynamıştır. Cumhuriyet döneminde ise, özellikle 1960’lı ve 1970’li yıllarda öğrenci hareketleri, sendikal grevler ve siyasal boykotlar ön plana çıkmıştır.

1970’li Yıllar: İşçi Hakları ve Üniversite Protestoları

Türkiye’de yoğun işçi hareketlerinin yaşandığı 1970’li yıllarda, 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, sendikal hakların kısıtlanmasına karşı gerçekleşen kitlesel bir protesto olmuştur. İstanbul ve Kocaeli’de yüz binlerce işçinin katıldığı bu eylem, dönemin en büyük işçi hareketlerinden biri olarak tarihe geçmiştir.

Aynı yıllarda üniversitelerde de öğrenci hareketleri artmış, gençler eğitim reformları ve özgürlük talepleriyle sokaklara çıkmıştır.

1980’li Yıllar: Askeri Darbe ve Baskılar

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sivil yönetime karşı 27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleştirdiği ilk askeri darbenin ve 12 Mart 1971 ile 27 Aralık 1979 tarihlerinde verdiği iki muhtıranın ardından 12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleştirdiği ikinci askeri darbe ile birlikte protesto kültürü büyük bir baskı altına alınmış, sendikalar ve öğrenci örgütleri kapatılmıştır. Ancak bireysel ve sessiz protestolar bu dönemde önem kazanmıştır. 1982 Anayasası’na karşı yapılan boykot çağrıları, insanların direnme biçimlerinden biri olmuştur.

1990’lı Yıllar: Susurluk Olayı

3 Kasım 1996 tarihinde yaşanan Susurluk Kazası, devlet-mafya-siyaset ilişkisini gözler önüne sermiş ve toplumda büyük bir tepki doğurmuştur. “Sürekli Aydınlık İçin 1 Dakika Karanlık” eylemi ile milyonlarca insan her akşam ışıklarını açıp kapatarak hükümete şeffaflık çağrısında bulunmuştur. Bu pasif direniş yöntemi, Türkiye’de sivil protestoların yaratıcı biçimlerinden biri olarak tarihe geçmiştir.

2000’li Yıllar: Tüketici Boykotları ve Küreselleşen Protestolar

2000’li yıllar, sosyal medyanın da etkisiyle kitlesel hareketlerin geniş kitlelere ulaşmasını sağlamıştır. Coca-Cola ve İsrail ürünlerine karşı yapılan boykotlar, tüketici hareketlerinin nasıl bir güç haline geldiğini göstermektedir. Aynı dönemde, özelleştirmelere karşı gerçekleştirilen TEKEL işçilerinin eylemi de aylarca süren kararlı bir protesto örneği olarak kayıtlara geçmiştir.

protesto
Photo by AJ Colores on Unsplash

Türkiye’de Protestonun Dönüm Noktası: 2013 Gezi Parkı Protestoları

İlk olarak 28 Mayıs 2013 tarihinde, Taksim Gezi Parkı için hazırlanan kentsel gelişim planına karşı çıkmak amacıyla düzenlenen protestolar, daha sonra ifade özgürlüğü, medya sansürü ve otoriteryanizm gibi toplumsal sorunlara yönelmiş ve baskıcı yönetime karşı toplumsal bir harekete dönüşmüştür.

Türkiye’nin protesto kültüründe bir dönüm noktası olarak kabul edilen Gezi Parkı olayları, sadece çevre duyarlılığıyla sınırlı kalmayıp toplumsal adalet, özgürlük ve hak taleplerine dair geniş çaplı bir hareketin sembolü haline gelmiştir. Protestonun medya, uluslararası kamuoyu ve akademik çevrelerde geniş yankılar uyandırması, olayın önemini gözler önüne sermektedir.

Gezi Parkı Olayları, Türkiye’de hak arama yöntemlerinin kitlesel bir hale evrildiğini gösteren en önemli örneklerden biridir.

2020’li Yıllar: Boğaziçi Direnişi

4 Ocak 2021 tarihinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi’ne Melih Bulu’nun rektör olarak atanması, öğrenci ve akademisyenlerin yanı sıra halkın da tepkisini çekmiştir. 4 Ocak’ta başlayan protestolar 15 Temmuz 2021 tarihine kadar devam etmiştir.

Öğrenci ve akademisyenlerin Bulu’nun istifa etmesini ve rektörün seçimle belirlenmesini talep ettiği gösteriler sırasında düzenlenen operasyonlarda birçok öğrenci gözaltına alınmış, üniversite polisler tarafından kapatılmış, kapısına kelepçe takılmış ve öğretim üyeleri kampüs içine alınmamıştır.

Bugün hala öğrencilerin ve akademisyenlerin kampüs içerisindeki farklı eylemleriyle direniş devam etmektedir.

19 Mart 2025

19 Mart 2025 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluk suçlamalarıyla gözaltına alınması, Türkiye genelinde geniş çaplı protestolara yol açmıştır.

Muhalefet tarafından siyasi bir hamle olarak yorumlanan durum, hükümetin otoriterleştiği yönündeki endişeleri daha da artırmış; muhalefet partileri, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar, demokratik süreçlere yapılan bu müdahaleyi tepkiyle karşılamıştır.

Başta üniversite öğrencileri olmak üzere çeşitli meslek gruplarından vatandaşların Türkiye’nin dört bir yanında düzenlediği gösteriler, polis müdahaleleri sebebiyle gerginliğe sebep olmuş, olaylar sırasında 301 öğrencinin yanı sıra yüzlerce vatandaş gözaltına alınmıştır.

Uluslararası medyada da yankı bulan gösteriler, Türkiye açısından demokratik hakların, ifade özgürlüğünün ve hukukun üstünlüğünün korunması açısından büyük bir dönüm noktasıdır.

Dijital Aktivizm

Günümüzde dijital platformlar, protesto ve boykot kampanyalarının organize edilmesinde büyük rol oynamaktadır. Sosyal medya, bireylerin seslerini daha geniş kitlelere duyurma imkanı sağlarken protestoların hızla yayılmasına ve destek bulmasına da olanak tanımaktadır.

Bu yenilikçi yaklaşımlar, bireylerin ve sivil toplum kuruluşlarının taleplerini daha görünür kılarken demokratik süreçlere katkıda bulunan alternatif eylem biçimleri olarak dikkat çekmektedir. Özellikle genç neslin bu konudaki etkinliği, hak taleplerinin evrilmesinde önemli bir faktördür.

Boykot

Türkiye’de belirli dönemlerde devlet politikalarına veya uluslararası ilişkilerde yaşanan gerginliklere tepki olarak boykot çağrıları yapılmış; tüketiciler, marka ve ürünleri tercih etmeme yoluyla politik bir duruş sergilemişlerdir.

Boykot eylemleri, ekonomik göstergeler üzerinde doğrudan etkiler yaratabilmektedir. Tüketici davranışlarındaki değişiklikler, şirketlerin ve markaların stratejik kararlarını etkilemekte; politik baskının ekonomik alanda da yankı bulmasını sağlamaktadır. Türkiye’deki bazı boykot kampanyaları, hem yerel hem de uluslararası pazarlarda marka algısının yeniden değerlendirilmesine yol açmıştır.

2 Nisan 2025 tarihinde uygulanan ve her hafta çarşamba günü sürdürülecek olan ekonomik boykot, tüketicilerin ve sivil toplumun boykotu siyasi baskı aracı olarak kullanılması açısından büyük önem taşımaktadır.

Kapak Fotoğrafı: Photo by Priscilla Gyamfi on Unsplash

Bu içeriği beğendiniz mi? Bunun gibi daha fazla içerik üretebilmemiz için bize Patreon´da destek olun. 🙂
10layn.com Patreon button
Burcu Tur Yüksel Akay

Burcu Tur Yüksel Akay

Tüm yazıları

E-bültenimize kaydolun.