Alcatraz Adası’nın Tarihçesi
Alcatraz Adası, San Francisco Körfezi’nde sahile 2,4 km uzaklıkta yer alan ve 9 hektar alana yayılmış dünyanın en ünlü hapishanelerinden biriydi.
Önceleri İspanyol yönetiminde olan adanın ismi, La Isla de los Alcatraces, yani Pelikanlar Adası’ydı. 1848 yılında ABD’nin yönetimine geçen ada, San Francisco’yu korumak için bir karargah olarak kullanıldı. 1868’de adaya, yerli isyancıların önderlerinin tutulduğu bir hapishane inşa edildi. Ek binalarla büyüyen hapishane ve çevresi, 1 Ocak 1934 tarihinde federal hapishaneye çevrildi ve tehlikeli suçlular buraya getirildi.
Alcatraz Federal Hapishanesi’nde Hayat
Tutuklular, günün 23 saatini hücresinde geçiriyordu. Geriye kalan bir saat içerisinde ise; temizlik ve otoparkçılık gibi işleri yapmak için ‘görevli’ olarak dışarı çıkabiliyorlardı.
Alcatraz hapishanesindeki herkes erkekti. Gardiyanlar, doktorlar, yöneticiler ya da mahkumlar arasında hiç kadın yoktu. Cezaevinin ikiye ayrılan koridorlarına Broadway ve Michagen Avenue, yemek salonuna giden yere Time Square; genelde ağır suçluların tutulduğu hücrelere ise Spanish Dungeons ismi veriliyordu.
Mahkumlar, eğer beş yıl içerisinde bir sorun çıkartmazlarsa kitap okuma ve müzik dinleme gibi haklara sahip oluyordu.
Alcatraz, sıcak su bulunan tek hapishaneydi. Bunun nedeni, hükümlüleri sıcak suya alıştırıp, kaçmaları durumunda adayı çevreleyen soğuk körfez sularına maruz kalacaklarını düşündürüp korkutmaktı.
Adanın cezaevi olarak kullanıldığı süre içinde, yani 29 yılda 14 kaçma girişimde bulunuldu. Ancak bunlardan yalnızca bir tanesi, yani kurnaz üçlü başarılı oldu: Frank Morris ile Clarence ve John Anglin.
Alcatraz Adası’ndan Kaçış
John, Clarence ve Frank, yıllar boyunca yemekhaneden çaldıkları kaşıkların saplarını keskinleştirerek hücre duvarlarını kazdılar ve özgürlüklerine kavuşacakları tüneli açtılar.
Kaşık sapının yanında, matkap olarak kullanılan vakum temizleyici motor, motorunun sesini bastırmak için kullanılan yuva gibi kaçış için kullandıkları bütün eşyalar mahkumların hücrelerinin olduğu bloğun çatısında kurdukları atölyede bir kovanın içerisinde toz çimentoyla kaplanmış halde bulundu.
Üç mahkum, kaçış planları için alçıdan yaptıkları kafaları ten rengine boyamış ve üzerlerine gerçek saç eklemişlerdi.
Takvimlerin 11 Haziran 1962’yi gösterdiği gece, hazırladıkları sahte kafaları yastıklarına yerleştiren üçlü, gardiyanları kandırmayı başardı.
Açtıkları delikle bir koridora çıkmış, oradan havalandırmaya ulaşıp çatıya çıkmış, ısıtma borularından aşağı inerek kayalıklara ulaşmışlardı. Sonrasında ise, yağmurluklardan yaptıkları botla suya inerek kaçış planlarını tamamlamışlardı.
Kaçış planlarını başarılı kılan en büyük etkenlerden biri; çoğunlukla firarilerin kaçmak için tercih ettiği yön olan ve polislerin nöbetleşe beklediği San Francisco’nun tam tersi istikameti olan Angel Adasına doğru yüzmüş olmalarıdır.
Frank Morris ile Clarence ve John Anglin’in eşyaları ve kıyafetleri, San Francisco Körfezi yakınlarında bulunsa da, bedenlerine ulaşılamamıştı.
Fakat kaçışlarından tam 51 yıl sonra, 2013 yılında John Anglin, FBI’a bir mektup gönderdi. Satırlarda kanser tedavisi karşılığında yeniden hapishaneye girmeyi kabul ettiği yazıyordu.
‘Benim adım John Anglin. Haziran 1962’de Alcatraz’dan kardeşim Clarence ve Frank Morris’le birlikte kaçtım. Şu anda 83 yaşındayım ve kötü durumdayım. Kanserim var. Evet, hepimiz zor da olsa kaçmayı başardık. Frank, Ekim 2005’de vefat etti. Mezarı İskenderiye’de bir başka isim altında. Abim ise 2011’de öldü
Tıbbi yardım alacağımı bildirirseniz, TV’de bir yıldan uzun bir süre hapse gireceğime söz vereceğim. Yapacağınız bilgilendirmeye göre tam olarak nerede olduğumu bildireceğim. Bu şaka değil, gerçek ve dürüstçe söylüyorum.’
1963 yılında, Alcatraz hapishanesi ‘Dummy Head’ diye anılan bu firardan sonra, bıraktığı kötü itibar, yüksek bakım masrafları ve tuzlu deniz rüzgarları nedeniyle kapatıldı. Günümüzde Alcatraz hapishanesi bir müze olarak hizmet veriyor ve yılda yaklaşık bir milyon kişi tarafından ziyaret ediliyor. Biletleri 30 Dolara satılan bu müzede ana hücreler, yemekhane, kütüphane ve deniz feneri gibi birçok bölüme erişim sağlanabiliyor. Müze girişinde verilen kulaklıklar sayesinde mahkumların ve gardiyanların ağzından cezaevinde yaşadıklarını dinlenebiliyor.
BONUS I
Alcatraz Adası’ndaki bazı ünlü mahkumlar:
Al Capone, ‘Makineli Tüfek’ George Kelly, Alvin Karpis, ‘Doktor’ Arthur Barker, Floyd Hamilton (Bonnie ve Clyde ikilisinin şoförü) ve hikayesi filme dönüştükten sonra büyük yankı uyandıran ‘Kuş Adam’ veya “Alcatraz Kuşçusu” olarak da bilinen Robert Franklin Stroud.
BONUS II
IMDB’de kayıtlı, konusu Alcatraz’da geçen 19 film ve 1 dizi bulunmaktadır. İçlerinde en meşhur olanları, Haziran 1979′da beyaz perdeye uyarlanan ve başrolünde Clint Eastwood’un yer aldığı ‘Escape from Alcatraz’ (Alkatraz’dan Kaçış) ve 1962 yılında John Frankenheimer tarafından çekilen ‘Birdman of Alcatraz’ (Alkatraz Kuşçusu) filmleridir.