Dünyanın gördüğü en büyük savaş dehalarından biri olan Cengiz Han, Orta Asya’daki tüm göçebe bozkır kavimlerini tek çatı altında toplamıştı. Hepimizin bildiği ya da en azından adını duyduğu Cengiz Han’ın, gücünün ardında ne vardı ki, kısa bir sürede Asya’yı ve Avrupa’nın büyük bir kısmını fethetmişti?
Asıl Adı Temuçin olan Cengiz Han, 16 Nisan 1162 yılında, şu an Moğolistan sınırlarında kalan Dülün-Boldok mevkiinde dünyaya geldi. Zamanın şartlarında ortada bir devlet ya da otorite güç bulunmuyor, insanlar kabileler halinde kendilerini koruyup yaşıyorlardı.
Cengiz Han’ın babası Yesügey, bir Moğol şefiydi. Emrinde olan Moğollarla birlikte diğer kabilelerle savaşır, bazen kazanır bazen kaybeder, geçimini yağma ve ani saldırılardan sağlardı.
Cengiz Han 9 yaşına geldiğinde, babası, evleneceği kadını görmesi için annesi Höelin’in kabilesi olan Onkıratların yanına götürdü. Cengiz Han orada hayatının aşkı Börte’yle tanıştı ve sözlendi. Evlenme yaşı 10 olduğu için, Cengiz Han orda kalacak ve bir sene boyunca evleneceği kadının ailesine hizmet edecekti.
Oğlunu bırakıp geri dönen Yesügey, yolda giderken önceki akınlarda kavgalı olduğu Tatarlar tarafından zehirlenerek öldürüldü.
İşte, küçük Temuçin’in, Geleceğin Cengiz Han’ının hayatını değiştirecek en büyük olay bu oldu. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı, zor günler onu bekliyordu…
Babasının ölümünün ardından ailesinin yanına giden Cengiz Han, daha acısını yaşayamadan hayatın acımasız yüzünü gördü. Kabilesi onu ve ailesini öldürmek istedi, çok zor günler yaşayan Cengiz ve ailesi sürüldü. Bozkırda bazen açlıkla, bazen soğukla geçen günler öyle zorlu ve hayatta kalmak o kadar mühimdi ki, bir gün yemek sırasında kardeşinin kendi hakkını yediği gerekçesiyle onu öldürmüş ve bundan hiç rahatsızlık duymamıştı.
Şartlar bu adamı küçük yaşında acımasız biri haline getirmişti.
Biraz büyüyüp serpilen Cengiz Han, çevre kabilelerle akınlara katılıyor, başarılar elde ediyor ve adından sıkça bahsettiriyordu. Bir süre sonra sevdiği kadın Börte’yi almak için Börte’nin kabilesine gitti.
Börte’yle evlendikten sonra, düşmanı olan Merkitler bir baskınla Börte’yi kaçırdılar. Eşini düşmanın eline bırakmayacak olan Cengiz Han, samimi birkaç arkadaşıyla birlikte yaklaşık 9 ay sonra Merkilerden Börte’yi geri aldı.
Bu, o dönem çok önemli bir başarıydı. Herkesin ona olan güvenini ve saygısını artırdı.
Elde ettiği başarılar, dağınık yaşayan Moğollar’ı Cengiz Han’ın etrafında topladı. Cengiz Han da Moğolları tek çatı altında topladı. Üstelik sadece Moğolları değil, ayrı yaşayan Tatarlar’ı, Türkler’i, Kıpçaklar’ı ve diğer azınlık halkları toplayıp Moğol kimliği altında bir ulus oluşturdu.
Artık tüm dünyanın Moğollar’ın neler yapabileceğini görmeleri lazımdı.
Askeri açıdan büyük bir deha olan Cengiz Han’ın ordusu, yürüyen bir orduydu. İstihbarat ağı güçlüdü. İyi ok atan, saatlerce at üzerinde uyumadan yol alabilen; kılıç, mızrak, balta ve ok kullanımına son derece mahir olan bu ordu, önüne geçen ne varsa yerle yeksan ediyor, ardında kül olmuş şehirler ve ülkeler bırakıyordu.
Psikolojik savaşta da bir o kadar başarılı olan Moğollar, adeta dosta güven, düşmana korku veriyordu. Eğer onlara tâbi olursanız güvende olurdunuz.
Fakat savaşmak isterseniz, küçük bebeklerinize kadar her canlı Moğollar tarafından öldürülürdü. Bu, Cengiz Han’ın kanunuydu.
Bu ordu Cengiz Han önderliğinde Moğolistan, Çin, Hindistan, Rusya, Harezm Devleti, Semerkand ve Anadolu’nun büyük kısmını fethetmişti. Cengiz Han, artık tüm dünyanın bildiği bir insandı ve imparator olarak ‘Han’ lakabını kullanıyordu.
Cengiz Han, sağınık yaşayan Orta Asya göçebe topluluklarını birleştirmiş, onlardan bir ulus oluşturmuş ve hatta bir imparatorluk meydana getirmişti. Ne var ki, ölüm onun için de vardı. Her ne kadar yaptıkları ve başardıklarıyla ismi yaşayacak olsa da, kendisi ölümlüydü. 18 Ağustos 1227 yılında, son Çin seferinde hayata gözlerini yumdu. Ölmeden önce, ülkesini evlatları arasında paylaştıran Cengiz Han, ardında yeni bir dünya düzeni bırakarak gitmişti.
Sonsöz
Cengiz Han, insanlık var olduğu sürece anlatılacak, öğrenilecek bir hikaye bıraktı. Hayatı boyunca pek çok zorlukla başa çıkmaya çalışan Cengiz Han, her seferinde düştüğü yerden daha sağlam kalkmayı bilmiş, pes etmemişti. Bu da onun, dünyayı değiştiren askeri liderler arasında sayılmasını sağladı. Biz de düştüğümüz veya başarısız olduğumuz zaman, tıpkı onun gibi, kalkıp mücadele etmeyi bilmeliyiz, diye düşünüyorum.