
Dönemin Durumu ve Tahta Çıkışı
1839’da tahta çıkan Abdülmecid, Osmanlı İmparatorluğu’nun zor bir döneminde hükümdar oldu. İç isyanlar, dış baskılar ve ekonomik sıkıntılar, imparatorluğu zayıflatıyordu. Tahta çıktığında, deyim yerindeyse, pimi çekilmiş bir bombayı kucağında bulan Abdülmecid, bu zorlu dönemi aşabilmek için Batı’yla uyumlu reformlara yöneldi. Artık değişim gerekiyordu ve kimsenin yapmadığını o yaptı. İlk olarak, yönetimdeki mutlakiyetçi yapıyı değiştirmeyi hedefledi. Ki bu hedefi en çok kendisini sınırlıyordu.


Tanzimat Fermanı (1839) ve Hukuk Reformları
Tanzimat dönemi, Osmanlı’nın Batılı devletlerle eşit ilişkiler kurma isteğiyle başlamıştı. Abdülmecid, 1839’da Tanzimat Fermanı’nı ilan etti. Bu fermanla, tüm Osmanlı vatandaşlarına eşit haklar tanındı, vergi sistemi adil hale getirildi ve hukukun üstünlüğü vurgulandı. Gayrimüslimlere de eşitlik sağlandı. Müslüman halktan gelen aşırı baskıyı göğüslemeyi zor da olsa başarabilmişti.

Eğitimde Batılılaşma ve Modernleşme
Eğitim, Osmanlı’da genellikle dini temelliydi ve Batı ile uyum sağlamak için reform yapılması gerekiyordu. Abdülmecid modernizm istiyordu. Batı tarzı okullar açmaya başladı. Mekteb-i Harbiye (askeri okul) gibi eğitim kurumları açılarak askeri alanda Batı tarzı eğitim verilmeye başlandı. Ayrıca ilk defa modern anlamda üniversite kurma çabaları başladı.

Askeri Reformlar ve Siyasi İttifakları
Abdülmecid, babası Sultan II. Mahmud‘un kaldırdığı yeniçeri ocağından sonra, onun başlattığı reformları devam ettirerek, Batı modeline dayalı yeni bir ordu kurmaya yönelik adımlar attı. Nizam-ı Cedid’in modernize edilmesinin yanı sıra Avrupa’da İngiltere ve Fransa ile eşi görülmemiş bir ittifaka imza atmıştı.

Sanat ve Mimarlıkta Batılı Etki
Batı sanatı ve mimarisi Osmanlı’da sınırlı bir biçimde tanınıyordu. Abdülmecid, Dolmabahçe Sarayı gibi Batı tarzı yapılar inşa ettirerek saray ve şehir yapılarında Batı etkisini artırdı. Ayrıca Batılı sanatçıların Osmanlı’ya davet edilmesiyle, kültürel ve sanatsal Batılılaşma süreci hızlandı.
Karıştırılmamalıdır ki; Abdülmecid, Batı hayranı değildi. Yenilikleri gördüğü yerden hemen alıp milletini ve devletini ileri taşımak gibi bir derdi vardı. Maddelerde her ne kadar Batıdan yenilik aldığını da görsek o, Batının gerisinde kalan imparatorluğu ileri taşımaktan başka bir şey düşünmüyordu ve bunun da yolu Batılaşmadan geçiyordu.

Kadınların Eğitimi ve Sosyal Hayatındaki Değişim
Osmanlı’da kadınlar, genellikle sınırlı haklara sahipti ve sosyal hayatta pasif bir rol üstleniyorlardı. Kadınların eğitimine önem vererek bazı saray okullarında kadınlar için eğitim programları başlattı. Ancak bu reformlar geniş halk kitlelerine yayılamadı, sadece elit kesim için sınırlı kaldı.

Hukukta Modernleşme ve Kanunlar
Osmanlı’daki hukuk sistemi, Batı’dan çok farklıydı ve toplumsal eşitsizlikleri pekiştiriyordu. Abdülmecid, yeni kanunlar çıkararak Osmanlı’daki hukuk sistemini Batı’daki modern örneklere uygun hale getirmeye çalıştı. Hukuk önünde eşitlik sağlanması amacıyla yeni mahkemeler kuruldu. Tüm zümrelerin eşit olacağı bir devlet en büyük hayaliydi.

Dini Yapı ve Toplumsal Denetim
Dini yapı, Osmanlı’nın devlet yönetiminde çok büyük bir etkiye sahipti. Abdülmecid, dini yapıyı kontrol altına almaya yönelik adımlar attı. Dini otoritelerle çatışmaktan kaçınarak modern devletin temellerini atmak adına dini denetim mekanizmalarını güçlendirdi.

Ekonomik Reformlar ve Dış Bağımlılık
Osmanlı ekonomisi, Batılı devletlerin ekonomik baskıları altında zor bir dönem geçiriyordu. Abdülmecid, ekonomik reformlar yaparak Batı ile ticari ilişkileri güçlendirmeye çalıştı. Ancak dış borçlanma arttı ve ekonomik bağımsızlık zayıfladı. Batı’nın Osmanlı üzerindeki ekonomik etkisi, Abdülmecid’in yönetimiyle artarak devam etti. Ekonomi onun başarılı olamadığı bir konuydu ki imparatorluk yıkıldıktan sonra bile dış borç bitmedi ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından 1950’li yıllarda tamamen ödenebildi.


Uluslararası İmaj ve Batı ile İlişkiler
Aslında Osmanlı, Batı karşısında bir güç kaybı yaşarken uluslararası prestijini artırma çabalarına ihtiyaç duyuyordu. Abdülmecid, Batı ile ilişkilerini güçlendirmek için çeşitli diplomatik adımlar attı. Batılı ülkeler, onun reformlarını dikkatle izledi ve Osmanlı’nın uluslararası prestiji, Abdülmecid dönemiyle birlikte arttı. Ancak içteki toplumsal direnç ve ekonomik sıkıntılar, reformların tam anlamıyla uygulanmasını engelledi. Abdülmecid’in modernleşme hareketleri çok iyi niyetli olsa da maalesef dönemin şartı ve öncelikleri başka olduğundan ve tepeden inme olduğu için sınırlı kalmıştı.
Son Söz
Sultan Abdülmecid, Osmanlı İmparatorluğu’nu modernleştirme yolunda en önemli adımları atan padişahtır. Tanzimat Fermanı ile hukuk, eğitim, ordu ve kültür alanlarında köklü reformlar gerçekleştirdi. Batı ile uyumlu bir yönetim anlayışını benimseyerek uluslararası prestij kazandı. Ancak reformların hayata geçişinde karşılaşılan toplumsal ve ekonomik engeller, bu değişikliklerin tam anlamıyla kalıcı olmasını engelledi. Abdülmecid, Batı’nın ilgisini çeken bir lider olarak tarihe geçmiş, geniş görüşlülüğü ve cesur reformlarıyla Osmanlı’nın modernleşme sürecinde önemli bir dönüm noktası oluşturmuştur.
Tarih varsayımlarla yürümez fakat istediklerini tam anlamıyla hayata geçirebilmiş olsaydı, bugün bambaşka bir tarih konuşuyor olacaktık.
Yeni yazılarda görüşmek üzere…
Kapak Görseli: By Rijksmuseum