Prag Kalesi / Aziz Vitus Katedrali
Prag Kalesi
Geçmişte Bohemya Krallığı’nın ve Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’nun yönetim merkezi olarak kullanılan, gösterişli yapının ilk kısımlarının kurulması 9. yüzyıla (870) kadar gitmektedir. Şehre giriş yaptığınızda her yerden görünen bu devasa; deyim yerindeyse, uzaydan gelmiş gibi görünen yapı, Guinness Rekorlar Kitabı’na Dünyanın En Eski Kalesi ve En Büyük Kale Kompleksi olarak girmiştir.
Prag Kalesi’nin web sitesini buradan ziyaret edebilirsiniz.
Aziz Vitus Katedrali
Yaklaşık 600 yılda tamamlanabilen katedral, Neo-Gotik ağırlıklı olmak üzere Rönesans ve Barok tarzları kullanılarak inşa edilmiş, mimarların ağzını sulandıran ve objektiflere sığmayan devasa giriş, cephesiyle sizleri büyüleyecektir.
Katedralin dış cephesinde mutlaka gözünüze çarpacak yaratık şeklinde su arıkları şeytan figürleridir. Tüm dinlerdeki ortak düşman şeytanın sadece kendi görüntüsünden korktuğuna inanılır, bu nedenle katedralin dış cephesine konulur, şeytan kendi suretini görüp korksun ve tanrının evine giremesin diye.
Web sitesini buradan ziyaret edebilirsiniz.
Astronomik Saat Kulesi (Orloj Praha)
Hakkında methiyeler düzülecek bu mimari yapı, neredeyse her saat başı gidip çan seremonisini izlemenize sebep olacak güzellikte.
Eski zamanlarda diğer şehirlerin yöneticileri saati gördüklerinde benzerini yaptırtmak için tekliflerinin saat ustası Hanuş Usta’ya ulaştığını duyan Bohemya Kralı, ustanın gözlerine mil çektirerek bunu engellemek ister. Bu durumu kabullenemeyen usta da, rivayete göre; saatin mekanizmasına kendisini asarak intihar eder ve saati bozar. Sonradan tamir edilerek ve tabi ki yüzyıllar boyu gerekli bakımları yapılarak, günümüze kadar çalışır vaziyette ulaşmış dünyada tek örnektir.
Her saat başı üzerindeki 2 pencere açılır, 12 tane İsa’nın 12 havarilerini temsil eden küçük mekanizma geçidinden sonra pencerenin altında bulunan 4 heykel hareket etmeye başlar. Bu heykellerin anlamları; alttakiler insanlarda olması beklenen iyi özellikler – dine, bilime, adalete, astronomiye inanç. Üsttekiler de kötü özellikleri – kibir, cimrilik, yaşama karşı isteksizlik, zevke sefaya düşkünlüğü ifade eder.
Web sitesini buradan ziyaret edebilirsiniz.
Eski Şehir Meydanı (Stare Mesto Namesti) / Tyn Kilisesi
Eski Şehir Meydanı, halk yanlısı Jan Zelivsky ve İmparator Matthias’a karşı gelen 27 liderin idamlarının gerçekleştirilmesi gibi ülke tarihi için önemli olaylara sahne olan alanda görmenizi tavsiye edeceğim yerlerin başında geliyor. Fakat eğer yılbaşı arifesinde giderseniz; tarçın, zencefil ve sıcak şarap kokularından dört köşe olacağınız bu meydan, genelde Prag’ta ilk hatırlanan yerlerdendir.
Tyn Kilisesi
Yapım süreci 14. yüzyılın ortasında başlayıp 16. yüzyılın ilk yıllarında tamamlanan Tyn Kilisesi, Âdem ve Havva adlarını taşıyan 80 metre yüksekliğindeki ikiz kuleleri ve Gotik dış mimarisiyle kentin en görkemli yapılarından biri olarak gösteriliyor.
Varoluşa inanan bir topluluğun kilisesi olarak kabul edilen bu kilisenin kulelerine dikkatlice baktığınızda, sağdaki kulenin daha kalın ve yüksek, soldaki kulenin daha narin ve kısa olduğunu fark edebilirsiniz. Piyanosu Prag’da dini yapılarda kullanılanların en eskisi olan kilisede Danimarkalı Astronom Tycho Brahe’nin mezarı da bulunmaktadır.
Charles Köprüsü (Karluv Most)
Öncelikle belirtmek isterim ki, hava ne kadar kötü olursa olsun ve sizin ne kadar aceleniz olursa olsun, bu köprüye adım attığınız anda zaman yavaşlıyor.
Efsaneye göre; bu noktaya yapılan ahşap köprüler nehir suyu taştığında hep yıkılırmış, bu yüzden Kral Charlesyıkılmayacak sağlam bir köprü yapılması için emir vermiş. Şehrin önde gelen bilim adamları ve astrologlar tarafından yapılan çalışmalar sonucunda, köprünün inşasına başlamak için dünyanın, ayın ve güneşin konumunun en uygun olduğu anı yakalamak amacıyla 1 3 5 7 9 7 5 3 1 rakamları üzerinde hem fikir olmuşlar ve köprünün inşasında bu rakamların rehberlik etmesini önermişler.
Yapılış dönemine göre oldukça hızlı inşa edilen köprünün harcında on binin üzerinde yumurta akı kullanıldığı kaynaklarda geçiyor. Ülkenin tüm şehirlerinden getirtilen bu yumurtaların bir de ilginç hikayesi var. Velvary şehrinin halkı, yolu uzun, bu yumurtalar Prag’a ulaşana kadar kırılır diye kaynatılmış yumurtaları gönderirler, zira günümüzde hala bu kasabanın halkı ile bu konuda dalga geçilmektedir.
Heykellere gelince, hevesinizi kırmak istemem ama tüm köprüdeki heykeller replikadır ve orijinalleri müzede bulunmaktadır. Bu heykellere Hristiyan azizleri ile İncil’den bazı sahneler işlenmiştir.
İçlerinde en çok ilgi çekenlerden biri, hemen kale tarafından köprüye çıktığınızda sağınızda kalacak bir Türk heykelidir. Bir zindan başında bekleyen göbekli ve bıyıklı, elinde kamçısı ve palasıyla bekleyen esir tüccarı Türk. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu altında yaşadıkları dönemde Türkler hep bu topraklarda bir korkutma figürü olarak kullanılmıştır, bu heykelde de söylenmek istenen; eğer dininize ve topraklarınıza sahip çıkmazsanız Türkler gelip sizi böyle zindanlara atar ve satarlar, azizlerde ancak sizlere dua edebilirler.
Vaclav Meydanı (Vaclavske Namesti) / Muzeum
Prag’ın Taksim Meydanı olarak tanımlayabileceğimiz, tarih boyunca tüm gösteri ve protestolara ev sahipliği yapmıştır. Meydanda, 1968’de komünizme karşı yapılan ilk protestolar sonucunda bu meydana giren Rus tanklarının altına kalarak can veren Çek gençleri için yapılan anıtlar bulunmaktadır.
Meydan adını, meydanın diğer ucunda tarihi Ulusal Müze binasının hemen önündeki at üzerindeki kralları Vaclav’dan alır. Günümüzde clupları, casinolarıyla Prag gece hayatının en renkli olduğu bölgedir.
Dans Eden Ev (Tancici Dum)
İkinci Dünya Savaşı’nda, şehre kazara düşen bir bombanın yıktığı binanın yerine, efsanevi cumhurbaşkanları Vaslav Havel’in ısrarıyla inşa edilen ünlü dans çifti Fred ve Ginger’in adıyla da anılan, ancak şehrin görüntüsünü bozduğu için Praglılar tarafından pek sevilmeyen bu yapı, Avrupa’da modern mimarinin ilk örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.
Petrin Tepesi
15. yüzyılda üzüm bağları ile ünlenen Petrin Tepesi, 1825 yılında halka açılmış. Her yıl 1 Mayıs’ta Pagan ritüelleri ile ilgili kutlamaların gerçekleştirildiği 300 metre rakımlı tepeye yerel halk ve gezginler hem temiz havası hem de manzarası nedeniyle gelmeyi tercih ediyor.
John Lennon Duvarı
Fransız Büyükelçiliği’nin çaprazında yer alan meydana bakan duvar, 1980’de John Lennon’ın öldürülmesinin ardından Praglı gençler tarafından yapılan resimler sayesinde adeta bir anıta dönüşmüş.
Komünist rejimin ülkeye hakim olduğu dönemlerde, gizli polisin periyodik olarak temizlediği John Lennon Duvarı, her defasında politik resimler ve Beatles’ın şarkı sözleriyle yeniden doldurulmuş.
1989’dan sonra hava şartları ve çizilen diğer grafitiler nedeniyle sanatçıya ait resimden geriye sadece gözleri kalsa da sonrasında buraya gelen turistlerin katkısıyla duvar kısa sürede yeniden Lennon’ın ve barış mesajlarının ön planda olduğu bir yer haline gelmiştir.
Altın Sokak ve 22 No’lu Kafka Evi / Kafka Kafası
Dönemin kralı II. Rudolph, simyacılığa olan merakı sebebiyle, Avrupa’nın önde gelen tüm simyacılarını Prag’a davet ederek bu sokaktaki atölyeleri olan evlere yerleştirmiş ve onlardan altın üretmelerini istemiştir. Sonraları bu şirin evler, atölyeleri ile beraber Prag’ın en iyi zanaatkarlarının yerleşim yeri olmuştur. İsmi bu nedenle Altın Sokak’tır.
Meşhur Prag’lı yazar Franz Kafka da bu sokakta 22 numaralı evde bir süre yaşamıştır. “Kale” eserini burada yaşarken kaleme almıştır.
Şehrin tam tersi yakasında bulunan Národní třída metro durağında inerseniz, şehirde saklanmış bir eseri görme şansı bulabileceksiniz. Bu büst, her biri bağımsız olarak hareket edebilen paslanmaz çelikten ve aynalı 42 katmandan oluşuyor. Çalışmaları sanat camiasında tartışmalara sebep olan Çek sanatçı David Cerny tarafından 2014 yılında inşa edilen kinetik heykel, tam 45 ton ağırlığında.
Dünyanın En Dar Sokağı
Franz Kafka Müzesi!ni geçince solunuzda Prag’daki en dar sokağı göreceksiniz, o kadar dar ki, iki kişi karşılaştığında geçemediği için trafik ışığı koymuşlar. Bu sokak nehrin kıyısındaki çok güzel bir restauranta çıkıyor. Bir akşam yemeği şansı kesinlikle vermenizi tavsiye ederim.