Kısaca Sezgin Kaymaz
Sezgin Kaymaz, son dönem Türk edebiyatının popüler yazarlardandır. 1997’den beri yazdığı roman ve hikâyeleriyle Türk edebiyatında postmodernist akımın öncülerinden olmuştur.
Yazar 1962 yılında Sinop’ta doğmuş, memur olan annesinin görevi dolayısıyla Konya’ya taşınmıştır. Konya Anadolu Lisesini bitirdikten sonra Ankara Hukuk Fakültesinde başladığı üniversite öğrenimini Hacettepe Üniversitesi İngilizce Dilbilimi Bölümünde sürdürmüştür. Türkçe dersini veremediği için bu bölümü son sınıfta tamamlayamadan bırakıp Hukuk Fakültesine tekrar döndüyse de bu bölümü de tamamlamamıştır.
1976’dan itibaren oyuncu ve teknik direktör olarak hentbolla ilgilenmiş ve Türk millî takımında oynamıştır. Çeşitli kulüp takımlarını ve bütün kategorilerde millî takımları çalıştırmıştır. 1993-1997 yılları arasında hentbol millî takımının teknik direktörlüğünü yürütmüş ve 2006-2012 yılları arasında Türkiye Voleybol Federasyonunda icra kurulu koordinatörü olarak görev yapmıştır. Daha sonra Ankaragücü kulübünde antrenörlük yaparak sporla ilgili çalışmalarını sürdürmüştür.
Roman ve öykülerinde yaşamından kesitlere sık sık yere veren yazar, hayvanlar ve hayvan haklarıyla ilgili söyleşilere, kitap imza günlerine sıklıkla katılmakta ve yazmaya devam etmektedir.
Romanlarının Karakteristik Özelliği
Romanla edebiyat dünyasına adım atan Kaymaz, “Uzunharmanlar’da Bir Davetsiz Misafir” adlı ilk romanından başlayarak günümüze kadar bu türdeki istikrarını korumuş ve onun üzerinde roman kaleme almıştır.
Son yirmi yıl içerisinde Türk edebiyatına azımsanmayacak sayıda ürün sunmuştur. Roman ve hikâyelerindeki sürrealist unsurlar dikkate alındığında Kaymaz’ı günümüzün fantastik yazarları arasında değerlendirmek mümkündür.
Verdiği bir söyleşide, “Bayılırım fantastik edebiyata ve şöyle düşünürüm: Edebiyatın edebiyat olmaya en çok yaklaştığı tür fantastik edebiyat türüdür, çünkü ne aklın sınırları kalmıştır, orada ne bilginin ne hayâlin ne gerçeğin ne yalanın. Her şey olur, çünkü olabilir, her kural çiğnenir, çünkü çiğnenebilir.” diyen yazar kimi romanlarında ölüleri diriltir, hayvanları ve hayaletleri konuşturur, öteki dünya hayatından sahneler anlatır.
Argo, küfür, yerel ağız özellikleri ve karakterlerin kişisel konuşma özellikleri (kekemelik, pelteklik, vb.) sıkça karşımıza çıkmaktadır. Yazar kahramanı mekâna ve bağlama uygun biçimde konuşturur. Romanlarında en ciddi konuları anlatırken bile anlatım ve deyiş biçiminde yer yer gülmeceye varan noktalar barındırır. Bu özelliğiyle, yaşamın zorlu, güçlü, amansız koşullarıyla başa çıkarken her şeye karşın insanın serinkanlı, bir bakıma vurdumduymaz ve bir o kadar da gözü pek olmasını bize salık verir gibidir.
Ankara
Sezgin Kaymaz’ın yazdığı eserlerinde ana mekân olarak Ankara büyük önem taşır. Üniversite yıllarını geçirdiği Ankara ona çok şey hatırlattığı için romanlarında Ankara’ya çok yönlü olarak yer vermiştir.
Yazar, annesinin tayini çıkması üzerine önce Konya’ya, üniversite hayatıyla beraber Ankara’ya yerleşmiştir. Hayatının en meraklı, en farkında olduğu yılları olan üniversite döneminin Ankara’da geçmesi, şehri her yönden iyi tanımasını sağlamıştır.
On ayrı romanında mekân olarak seçtiği Ankara’yı, farklı perspektiflerden ele almış ve şehir olma özelliğiyle birlikte, mimari yapısı, trafiğiyle, insani özellikleriyle ve sosyal yönüyle ele alıp irdelemiştir.
Köpek
Yazar, romanlarında hayvanları sıklıkla kullanmış; romanlarında köpek, horoz, ateş böceği, kuş, karınca, yunus, balina, suna, keklik, kapris balığı, balık gibi birçok hayvana rastlanmış, bu hayvanlar arasında köpek ön plana çıkmıştır. Köpekler üzerinden insanı ve çevresindeki yaşamı anlatmıştır.
Eserlerinde insan – hayvan ilişkileri çok güçlü bir bağla işlemiş; hayvanlara adeta insanlar gibi davranmış ve hayvanlar insanlardan ayrılmamıştır. Hayvanların duygularını insanlar gibi önemsemiş, hayvanları konuştururken mantıklı yorumlar yaptırmıştır. Kaymaz’ın romanlarında çok güçlü bir hayvan sevgisi durumu mevcuttur.
Özellikle Lucky, Fafara, Kün ve Geber Anne romanlarında köpekler, ön plana çıkartılmış karakterlerdir. Lucky ve Farfara romanları, başlı başına köpeklerin hikâyelerinden oluşmaktadır. Köpeklere insanî özellikler vermiş, kişileştirme yapılarak köpekleri konuşturmuştur.
Ölüm
Ölüm, öznel bakış açısıyla düşünüldüğünde ürkütücü bir durum olarak değerlendirilebilir. Ancak Kaymaz eserlerinde ölümle ilgili farklı bir durum söz konusudur. Yazar, ölüm kavramını korkutucu olmaktan öte eğlendirici durumlarda sunar. Ölüm, kendi haliyle eğlendirmese de ölümle ilişkili olan diğer kavramlar, örneğin; ölü, hayalet gibi unsurlarla okuyucuyu eğlendirip güldürebilir. Diğer dünya (ahiret) kavramını okuyucuya komiklikleriyle yansıtır. Kaymaz, komik ve tip niteliğinde hayaletleri romanlarında kullanır. Ahiret ve yaşanan dünyayı-paralel evrenleri- aynı anda verir. İşin içine olağanüstü ögeler de girer. Bu yönden, biraz büyülü gerçekçiliği hatırlatır.
Ölüm olgusunu bir nevi tiye alan yazar, eserlerinde bu kavramı ölüler ve ölüm, soyut durumlarda ve somut durumlarda ölüm örneklemeleriyle yoğun olarak ele almıştır.
Argo
Kaymaz’ın romanlarında öne çıkan kavramlardan biri de argodur. Romanlarında argo ve küfür kelimeleri dikkat çekici nitelikte ve nicelikte kullanmıştır. İnsanlara yönelik söylenenler ve bir durum karşısında söylenenler olarak iki ayrı perspektiften ele aldığı argo kavramlara eserlerinde sıklıkla yer vermiştir. Romanlarda argo kullanımı ilk sayfalardan itibaren dikkat çekici orandadır. Her romanın ilk sayfalarında argo kullanımına rastlanması da üslup özelliği olarak kabul edilmesinin nedenleri arasındadır.
Epigraf
Epigraf, bir eserin veya eserden bir kısmın kitabın ya da kitabın bir bölümünün başında, tek başına yer alan alıntı şeklinde tanımlanabilir ve kullanılması metinler arası bir bağlaştırmanın varlığına delalet eder. Epigraflar edebî metinlerde yazarın mesajını veya eserin ana fikrini özet halinde vurgulamak için de kullanılır.
Sezgin Kaymaz’ın elde bulunan on bir romanında da epigraflar dikkat çeken unsurların başındadır. Epigraflar, bu kadar çok kullanılınca da alıntılanan dizeleri, sözleri nerden ve nasıl bulduğu da merak konusu olmuştur. Bir röportajında bu dizeleri kullanımıyla ilgili “O şiirler zaten var. Okuduğunuz için, aklınızda kaldığı için…” cevabını verir.
Yazarın genel olarak alıntıladığı epigraflar; Mevlâna alıntıları, Halk şairlerinden alıntılar, Yabancı edebiyatçılardan/düşünürlerden alıntılar ve Gülten Akın’dan alıntılar olmuştur.
Üslup ve Anlatım
Sezgin Kaymaz, sadece bir dönemin veya bir grubun temsilcisi olarak öne çıkmaz. Kaymaz’ı kendine has üslup ve anlatımı olan bir yazar olarak nitelendirmek daha doğru olur. Çünkü eserlerinde yaşadığı modern dünyadan kesitler sunar. Ancak bunları sadece yaşadığı dünyanın etkisi olarak değerlendirmek doğru değildir.
Sezgin Kaymaz, tek başına bir dönemin veya akımın sanatçısı olmadığından, romanlarında dönem ve akımla ilgili şeyler aramak gereksizdir. Kaymaz, herhangi bir şeyin peşinde olmadan, bir şeyi dert etmeden dışarıdan bir kamerayla bakarak izler gibi yazar. Çok farklı hayatları, insanları kesiştirir. Bu dünyadaki ve öbür dünyadaki hayatı paralel olarak ele alır. Romanlarında köpekleri, ölüleri konuşturur.
Yazar, günlük dil kullandığı romanlarında daha da ileri giderek karakterleri konuştururken ağız unsurlarına ve kelimelerin günlük dildeki telaffuzuna başvurur. Bunlara ek olarak argo ve küfürlerin sık kullanımı da göze çarpan bir diğer husustur. Romanlarda küfürler, dualar, ağız kullanımları, günlük dil telaffuzunun verildiği yerler, dışardan ve müdahalesiz olarak okuyucunun dikkatine sunulur. Bu özelliklere bakılınca anlatıcının her şeyi bilen (hâkim) anlatıcı pozisyonuna çekildiği ve gerçekçi bir tutum sergilediği söylenebilir.
Sezgin Kaymaz romanlarında en ciddi konuları anlatırken bile anlatım ve deyiş biçiminde yer yer gülmeceye varan noktalar barındırır. Yazarın bu özelliği, yaşamın zorlu, güçlü, amansız koşullarıyla başa çıkarken her şeye karşın insanın serinkanlı, bir bakıma vurdumduymaz ve bir o kadar da gözü pek olmasını bize salık verir gibidir. Kişi ve yer betimlemelerini okurken, bu betimlemeler gözümüzün önünde, bizlerle birlikte yaşayan canlı varlıklarmış gibi kıpır kıpır, ele avuca sığmaz insanlar, hayvanlar hatta doğa elemanları olarak önümüze çıkar.
Eserleri
Roman ve hikâye türünde yirmiden fazla kitabı olan yazarın en ünlü eserleri arasında; Uzunharmanlar’da Bir Davetsiz Misafir (1997), Geber Anne! (1998), Kaptanın Teknesi (1999), Lucky (2000), Zindankale (2004), Sandık Odası (2005), Medet (2007), Ateş Canına Yapışsın (2008), Kün (2013), Deccal’in Hatırı (2014), Kısas (2014), Farfara (2017), Nefha (2018), Benyusuf (2019), Bakele (2020), Son Şûra (2021), Bugün Bize Kim Geldi (2021), Düz Dünyacılar (2023) bulunmaktadır.
Kapak Fotoğrafı: https://www.instagram.com/p/C38JS9BIP5Z/