Burada okuyacağınız 10 küçük sır (işi kapmak için iş görüşmesi nasıl yapılır), hazırladığınız ideal bir CV (özgeçmiş) ile doğru mercilere doğru şekilde yaptığınız iş başvurularının ardından gelen mülakat davetinden sonra yapacaklarınızla ilgilidir.
Şimdiden iyi hazırlıklar dilerim.
Hazırlık
İş görüşmelerinde en büyük sorunun kötü hazırlık olduğunu gözlemliyorum. Aday ne kadar doğru olursa olsun, adayın görüşmeye hazırlıksız geldiğinin anlaşılmasının telafisi yok.
Adayın –çok genel olarak- hazırlıklı olup olmadığı nasıl anlaşılır:
Davete hangi zaman diliminde geldiği önemli işarettir. Erken mi geldi, yoksa tam zamanında mı? İdeal olanı, yarım saat önce görüşmenin gerçekleşeceği yere ulaşmanız, görüşmeci ile de 15 dakika önceden tüm hazırlıklarınızı tamamlamış şekilde orada olmanızdır. Anlayacağınız gibi, hazırlığın ilk ve en önemli aşaması, görüşmeyle ilgisiz görünen, fakat yerine getirilmediği taktirde telafisi zor olan bir izlenim doğurmaktan kaçınma ile ilgili.
Hazırlığın yerine getirilmesi
Çok az sayıda aday görüşmeye özgeçmişi ve not alabileceği bir defter ve kalem ile geliyor.
Sırların ikincisi, görüşmeye girmeden önce özgeçmişinizi, not defteriniz ve -yazan, yazdığını test ettiğiniz, yani ilk defa orada kullanmadığınız- kaleminizle birlikte hazır beklemenizdir. Bundan daha iyisi de var.
Soracağınız soruların önceden yazılmış olduğu bir not defteri.
Görüşme daha başlamadı
Sizin yerinizde olsam, çantamda fazla yer kaplamayacak ufak bir koku bulundurur ve görüşmenin başlamasını beklerken -yani görüşmeciyi beklerken- abartılı olmayacak şekilde bu hoş kokuyu kullanırdım. Stres seviyeniz ile doğru orantılı çalışan ter bezleriniz siz farkında olmadan hoş olmayan kokuların ortaya çıkmasını sağlamış olabilir. Ve maalesef bunu anlayamazsınız.
Koku, beynimizin en güçlü tepkilerini verdiği bir faktördür. Hoş bir koku, olumlu intibaı müthiş derecede destekleyebilir.
Son beş dakika
Fakat sizi resepsiyondan alıp görüşme odasına davet ettiler ve görüşeceğiniz kişiyi burada bekleyebileceğinizi bildirdiler. Bu aşamada oturacağınız yeri seçerken dikkat edin.
Sırtınız kapıya dönük olmasın. Çünkü kapı demek, bilinçaltınızda kontrol demektir. Eğer kapıyı görecek şekilde, -masanın başına değil tabi ki- uygun bir yer seçerseniz (masanın ucu olabilir, böylelikle görüşmeci isterse karşınıza, isterse çaprazınıza oturabilir) iyi olur. Oturduğunuzda özgeçmişiniz ile not defteri ve kaleminizi masaya koyun. Not defteri açık ve kalem de ortasında olsun.
Yapmamanız gereken şey bu aşamada tuvalete gitmektir. Çünkü görüşmecinin ne zaman geleceğini kestiremezsiniz. Bunu, binaya girdiğinizde halledin. Görüşme odasına girdiğinizde değil.
Oturma pozisyonunuz
Siz eğer “dik dur” komutu göndermezseniz, bedeniniz oturduğunda parantez konumu almaya hazır olacaktır.
Buna inanmak zor ama, dik oturma pozisyonu -abartılı olmayacak şekilde- beyninize kendinize güveninizin tam olduğu konusunda size kusursuz bir destek sunması için verdiğiniz komuttur. Dik bir şekilde oturun. Görüşmeci geldiğinde ise muhakkak ayağa kalkın ve onu ayağa kalkar kalkmaz değil, ayağa tam olarak kalkıp sandalyenizden ona doğru bir-iki adım attıktan sonra el sıkışın.
Alan hakimiyeti kendinizi daha güvende hissetmenizi sağlayacaktır. Eğer siz kendinizi güvende hissederseniz, karşı tarafa giden mesajlar da özgüven ile ilgili olacaktır.
Görüşme başladı, gülümseyin!
Bunu tarif ederken laflarla çok fazla oynayamayacağım ve direkt açıklayacağım; sırıtmayın, tebessüm etmeyin, gülmeyin…
Güler yüzlü olun ve gülümseyin. Demek istediğim şey şu; olumlu tavrınızı yansıtın. Eğer güler yüzlü olursanız, mizaha daha hakim olur, eleştirileri karşılama veya eleştiri getirme konusunda daha mantıklı davranırsınız.
Anlamadıysa tekrar sor. Empati yap!
Karşı taraf sizi sorgulamak için değil, muhtemel yetkinliklerinizi anlamak, genel tavrınız konusunda bilgi edinmek ve kültüre uygunluğunuz konusunda fikir sahibi olmak için orada.
Hem kendinize hem de görüşmeciye yapabileceğiniz en büyük kötülük; yanlış fikirlerin uyanmasını sağlamak, doğru sözleri yanlış şekilde aktarmak -daha doğrusu kafa karıştırıcı şekilde diyelim- ve izlenime ağırlık verip doğal halinizden uzaklaşmak olur.
Her şeyin dengede olması için sizden o an beklenen şeyi doğru ve tam anlamanız yeter de artar. Benim başıma gelen -sayısız- kötü örnekte, anlamadığı sorulara cevap arayışı ile benim kafamı daha da karıştıran adaylardır.
Görüşmeci kusursuz değildir, sizden beklenen şeyi tam aktardığını düşünebilir. Eğer siz öyle düşünmüyorsanız, ya soruyu tekrar ettirin ya da anlamadığınızı açık açık söyleyin. Bu kötü bir şey değil, tam aksine olumlu bir şeydir.
Laubali olmayın
Görüştüğüm bir çok iş lideri, bölüm yöneticisi veya uzman yönetici, görüşme sırasında kendisini en çok rahatsız eden şeyin adayın “laubali olması” olduğunu belirtiyor.
Yani, sizin samimi olmanız fakat bu samimiyetin sınırları konusunda tavırlarınıza hakim olmanız, görüşmenin kaderini verdiğiniz cevaplardan daha fazla etkiliyor. Samimi olun fakat laubali olmayın!
Sıra size geldi…
Görüşme sonlandı ve görüşmeci nezaketen size de, merak ettiğiniz şeyler hakkında sorularınız olup olmadığını sordu. Yukarıda içinde soru yazan not defterinden bahsetmiştim ya… işte şimdi tam zamanı. Bununla beraber, eğer görüşme sırasında merakınız giderildiyse, bunu önceden not ettiğinizi fakat bununla ilgili bilgi sahibi olduğunuzu belirtmeniz güzel bir jesttir.
Eğer merakınız giderilmediyse, üç soruyu geçmeyecek şekilde, samimi -olumlu- soru sormanız gerekir. Fakat bu soruların içinde lütfen; sizce bu iş görüşmesi nasıl geçti? Beni nasıl değerlendirdiniz? Benim hakkımda ne düşünüyorsunuz gibi sorular olmasın.
Mesela; süreç nasıl ilerleyecek, bana en geç ne zaman dönüş yapabileceksiniz ve eğer o zamana kadar haber alamazsam sizi arayabilir miyim, gibi süreçle ilgili olursa çok iyi olur.
Toparlanma ve teşekkür
Görüşmenin temiz bir şekilde ve size ayrılan vaktin sonunda hızlıca -acil bir şekilde değil- masanın üzerindeki not defterinizi çantanıza koyun, kaleminizi ve özgeçmişinizi de.
Muhakkak, sizi davet ettikleri için tekrar teşekkür ederek ayrılın. Ayaküstü veda konuşmasını uzatmayın ve kısa veda ayakta kısa bir görüşmeye dönüşmesin. Elbet ayaküstü laflamak ve bir kaç şey söylemek iyidir fakat uzatmadan, kısa ve güler yüzlü bir şekilde teşekkür etmek, ardından da veda etmek, hepsinden daha iyi.
Bu arada, not defterinizde -görüşmeci kartvizit vermiş olsa dahi- iletişim bilgilerini yazmak, karşı tarafın sizi bilgilendirmesi konusundaki sorumluluğunu hatırlamasını kolaylaştırıyor, haberiniz olsun.