Kısaca Hakan Günday
Kinyas ve Kayra, Az, Daha, Piç gibi çarpıcı romanlarıyla okurlarının önüne çıkan, yazdıklarıyla düşündüren ve küfrettiren bir isim: Hakan Günday.
29 Mayıs 1976’da Rodos’ta dünyaya gelen yazar, Ankara Tevfik Fikret Lisesi’ni bitirip yine Ankara’da Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransızca Mütercim Tercümanlık Bölümü’nde üniversite öğrenimine başladı. Ardından Universite Libre de Bruxelles’in Siyasal Bilimler bölümüne geçiş yaptı. Son olarak öğrenimine, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde devam etti.
Çok sıkıldığı ve farklı şeyler denemek istediği hayatını, okulun önündeki bir kahvehanede boş bir deftere bir cümle yazarak değiştirdi. İlk romanı böylelikle ortaya çıktı: Kinyas ve Kayra
Türkiye’de kitap yayımlatmak bu kadar kolay mı(!)
Kinyas ve Kayra, yayımlanan diğer yerli romanlar gibi değil. Gerek kurgusu, gerek anlattığı dünyasıyla karanlığı, sırdaşlığı, hainliği, arkadaşlığı, yalnızlığı, evsizliği ve kimsesizliği çok yönlü bir şekilde eriten bir roman. Bu romanın yayımlanmasında Om Yayınları Editörü Nevzat Çelik’in büyük katkısı oldu. Ve kitap 2000 yılında ilk kez basıldı.
Yeraltı edebiyatı nedir?
Yeraltı edebiyatı türünü duymuşsunuzdur. Dünyada ve Türkiye’de son zamanlarda yükselen bir tür. Ülkemizde Ağır Roman, Kadıköy Felsefesine Giriş gibi bu türde birçok eser mevcut. İnternette küçük bir araştırma yaptığınızda, şıp diye bulacaksınız.
Peki, bahsedip durduğum bu edebiyat trendi nedir, ne değildir?
Yeraltı edebiyatı kimsesizlerin, çaresizlerin, yenilmişlerin, arkaya itilmişlerin, korkutulmuşların ve düşmüşlerin baş kadroya alındığı bir edebiyat türü. Genellikle de roman biçiminde kendisine rastlayacağımız bu tür, klasik romanlardaki karakter algısını yerle bir ediyor. Özenelim, taklit edelim, ders alalım diye başkarakter olarak yaratılan kişiler, bu tip romanlarda pek yok. Onların yerine hayata karşı 10-0 mağlup olanlar var.
Mekanlar Beyoğlu’nda eski bir bar, pavyon, genelev, leş bir sokak, vs. Günlük hayatta arkamıza dönüp bakmayacağımız yerler, bu ekol için önem arz ediyor. Örneğin; bir tecavüz sahnesi ya da uyuşturucu kullanıp kafayı çeken bir adam sayfalarca tahlil edilebilir. Çünkü, aslında hayat dediğimiz bu garip akıntıda bir sürü değişik tiple ve mekanla karşılaşırız.
UYARI: Eğer hayata pembe gözlüklerle bakmayı seviyorsanız, gerçeklerle yüzleşemeyecek durumdaysanız ya da küfür, sevişme, teferruatlı içki bölümleri okuyamam diyorsanız o zaman bu tür size göre değil!
Ödüller peş peşe!
Romanlarıyla buluşan okur kalabalığı gün geçtikçe arttı. 26 Kasım 2014’de, Paris’te düzenlenen 2014 yılı Türk-Fransız Edebiyat Ödülü’nü aldı.
Kinyas ve Kayra, Zargana, Piç derken Daha romanı doğdu. Hakan Günday, bu eseriyle hem okurlarını hem de eleştirmenleri mest etti. Bu sebeple Fransa’nın saygın roman ödülü Prix Medicis’nin, 2015 En İyi Yabancı Roman Ödülü’nü aldı. Günday’ın Fransızca’ya “Encore” adıyla çevirilen “Daha” adlı romanı, göçmen ticareti yapan insanların öyküsüne odaklanıyor.
Yıllar önce okuduğum işe yaramaz bir kitaptaki tek işe yarar cümle şuydu: İnsanın kullandığı ilk alet, başka bir insandır…
DAHA
Sanatın farklı dallarında da kalemini oynatmaktan çekinmedi.
Konu yazarlık olunca her şeyi yazabilirsiniz diyenler vardır mutlaka. Onlara inanmayın. Bir makale yazarı, roman kaleme alabilir mi ya da bir öykücü, şair olabilir mi? Elbette mümkün. Ama hayat bir insana bazen bu kadar şans vermez.
Hakan Günday kendi şansını yaratan insanlardan sadece biri. Yazdığı roman dosyasını pek de revaçta olmayan bir yayınevine gönderecek ve ondan umut bekleyecek kadar da cesur üstelik! Eserlerinin içeriğinin ve anlatım biçiminin ülkemizin standart roman kalıplarından farklı olması hiç tanınmayan bir yazar adayı için çok da kolay olmasa gerek!
Tiyatro
İstanbul DOT’ta tiyatro oyunları yazıyor. İlk oyunu olan Malafa, 2010 yılında 17. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında gösterime girdi.
Satmak için ortada bir mal olması gerekmez. Satmak için bir alıcının olması yeter. Alıcı olduğunu bilmese bile.
MALAFA
Senaryo
Üstelik oyun yazmanın dışında film ve dizi senaryosu da yazan Hakan Günday, birçok ödül alan ve takdirle karşılanan Şahsiyet dizisinin de yaratıcısı.
Evindeyken, her gün aynı saatlerde televizyondaki kanalları karıştırıyorsun, sokaktayken de her gün aynı saatlerde çöpleri karıştırıyorsun.
PİÇ
Müslüm ve Daha
Müslüm Gürses’in yaşamını anlatan Müslüm filminin yanında, kendi romanı Daha’nın da senaryosunu yazarak ödüllü romanını başka bir sanat formuna çevirdi.
Birini babam, diğerini annem istedi… Ve yaşadım ben de… Başka çarem var mıydı?
DAHA
Neden bu kadar sevildi?
Tüm yazı boyunca Hakan Günday’ın romanları için bayılan insan kalabalığını anlattım. Bu anlaşılmasın ki ülkenin parmakla gösterilen tek yazarı ve çok satanlardan hiç inmiyor. Öyle değil tabi ki.
‘Çok karanlık. Beni ürkütüyor.’ ‘Beni çekmedi. Midemi bulandırdı.’ ‘Umutlarımı tüketti. Bir daha bu kitabı okumam.’ gibi birçok olumsuz yorumu da gerek forum sitelerinden gerekse sözlüklerde bulabilirsiniz.
Sevenler ve sevmeyenler bir kenara, Hakan Günday, 21. yüzyıl Türk edebiyatında romanlarıyla yer etmiş bir isim. Karanlık, pesimist, abartılı diye yaftalanan kurgu dünyası aslında içinde yaşadığımız şu kaos düzeninin ve yorucu metropol hayatının birer aynası. Söylenmek istenmeyen ya da üzeri örtülen ülke ve dünya gerçeklerini kendine has dili ve kurgusuyla romanlarına yayan yazar, aşk üçgeni içeren gençlik romanları ya da deneyimli yazarların şöhretlerini artırmak için her yıl çıkardıkları ve birbirini tekrar eden kitaplar yerine, hayatı gözlemleyen ve kendi penceresinden öyküler anlatan,yeraltı edebiyatımızın karanlık çocuğu. Yeraltı edebiyatının bir neferi!
İnsan doğar, dünyanın nasıl bir tezgâh olduğunu ve doğumla ölüm arasında nasıl hapsedildiğini fark eder.
AZ
Hakan Günday okumaya nereden başlamalı?
Yeraltı edebiyatını hiç okumayanlar ya da ilgisi olmayanlar, ama bir şekilde yolu Hakan Günday’la kesişenler için benim naçizane görüşüm, yazarın ilk kitabı Kinyas ve Kayra ile bu yolculuğa başlamalılar. Zira ben de bu kitapla başlamıştım. Bu kitaptan önce bu türde bir eser okumamıştım. Ama kitabı okuduktan sonra düşüncelerim değişti ve bu edebiyat tarzının hayranı oldum. Okuyun pişman olmayacaksınız! Sıradaki Hakan Günday kitabına doğru yol almak isteyeceksiniz!
Oysa hayat, her bölümünde ayrı bir hikayenin döndüğü neşeli bir dizi değil, sonunda herkesin öldüğü ve katilin bulunamadığı sıkıcı bir filmdi.
KİNYAS VE KAYRA