Bertolt Brecht, 20. yüzyılın en etkili şair, oyun yazarı ve tiyatro yönetmenlerinden biri.
Oyun ve şiirlerinin yanı sıra kuramsal metinleri ve tiyatroya getirdiği uygulama yenilikleriyle yüzyılın tiyatro sanatına yön veren Brecht, aynı zamanda ismi daha önce Erwin Piscator tarafından verilen, Epik Tiyatronun kurucusu kabul ediliyor.
‘İnsan, ancak onu düşünen hiç kimse kalmadığı zaman gerçekten ölür.’
Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde tıp öğrenimine başlayan Brecht, öğreniminin ilk yılını tamamladığı 1918 yılında, I. Dünya Savaşı sebebiyle, Augsburg Askeri Hastanesi’nde sağlık görevlisi olarak çalışmaya başlamıştır.
Hastanede şahit oldukları, yazarın lisede başlayan savaş karşıtı tutumunu güçlendirmiştir.
1919 yılında, üniversite, derslere girmemek için yaptığı başvuruyu kabul etmiştir. Bu süreçten sonra üniversitenin etkinliklerinde de yer almayan Brecht’in 1921 yılında üniversiteden kaydı silinmiştir.
Bertolt Brecht, 1921-22 öğrenim yılında Berlin Üniversitesi Felsefe Fakültesine kayıt yaptırmışsa da öğrenime başlamamıştır.
‘Kaba güç devri bitti. Savcıları satın alabilecekken katil tutmak neden? Yükselmeliyiz, yükselirken de kâr yapmalıyız.’
Brecht’in yaşamında 1920 yılı büyük dönüm noktaları içermektedir.
1920’de annesini kaybeden yazar, ünlü kabaretist Karl Valentin ve zaman zaman aynı evi paylaştığı Arnolt Bronnen ile bu yıl tanışmıştır.
Ayrıca çocukluğunda verilen Eugen ismini, babasının da ismi olan Bertold / Bertolt ismiyle değiştirmiştir.
Bertolt Brecht, ilk tiyatro başarısını 1922 yılında, Gece Yarısı Trampet Sesleri (Trommeln in der Nacht) isimli oyunuyla kazanmıştır.
Münih Oda Tiyatrosu’nda sahnelenen oyun Kleist Ödülü almıştır.
‘Dünyadan yalnızca iyi bir insan olarak ayrılmayın, yetmez.
Arkanızda iyi bir dünya bırakmaya bakın!’
İlk dönem eserlerinde dışavurumcu bir yaklaşıma sahip olan Brecht, bu eserlerde burjuva değerlerini ağır bir şekilde eleştirmiştir. Daha çok balad türünde eserler verdiği bu dönemde, Komünist Parti’nin Marksist öğretisinin etkisi altında kalmıştır.
1924 yılında, edebiyat ve sanat dünyasına daha yakın olmak amacıyla sıklıkla ziyaret ettiği Berlin’e taşınan Brecht, 1926’da siyasi eğilimiyle paralel olarak epik tiyatroyu geliştirmeye başlamıştır.
Bu yıllarda Kari Korsch’un derslerine katılmış ve aynı zamanda Erwin Piscator’la birlikte çalışmıştır.
1927 yılında yazdığı, Adam Adamdır (Mamı ist Mann) isimli eseri epik / diyalektik tiyatro alanında verdiği ilk eserdir. İlk kez bu oyunda kullandığı mesel (parabol) biçimini sonraki eserlerinde sık sık kullanmıştır.
Tüm dünyayı etkileyen 1929 Buhranının çözümünün Marksizm’de bulunabileceğine inanan Brecht, 1930’dan itibaren öğretici oyunlar yazmaya yönelmiştir.
1930 yılında, Peter Suhrkamp ile yazdıkları Mahagony Şehrinin Yükselişi ve Çöküşü Operası İçin Notlar isimli makale, tiyatro teorisi ile ilgili yapı taşlarından biri kabul edilmektedir.
Bu dönemin ardından, sorunları soyut olarak ele almayı bırakmış ve ideolojisini daha belirgin bir biçimde ve toplumsal eleştirilerini doğrudan aktarmaya başlamıştır.
Bertolt Brecht, eserlerinde toplumsal yapıyı şeffaf bir şekilde anlatmaya ve bu yapının değiştirilebileceğini göstermeye çalışmıştır.
Brecht’in yaşamında bir diğer önemli dönem sürgün yıllarıdır.
1933 yılında, senaryosunu yazdığı Tedbir (Die kuhle Wampe) isimli filmi yasaklanmış, ardından da ülkesinden ayrılmak zorunda kalmıştır.
Şubat 1933’de Berlin’i terk ederek Prag, Viyana ve Zürih üzerinden 5 yıl yaşayacağı Danimarka’ya gitmiştir.
Aynı yılın Mayıs ayında Naziler tarafından eserleri yakılmış; 1935 yılında ise, Alman vatandaşlığından çıkartılmıştır.
1939’da Danimarka’dan ayrılarak Stockholm’de bir çiftlikte yaşamaya başlamıştır. 1940 yılında Helsinki’ye geçmiş ve 1941 yılında, Sovyetler Birliği üzerinden Kaliforniya, Amerika Birleşik Devletleri’ne gitmiştir.
Kuramsal denemelerinin, şiirlerinin ve yeni tiyatro kuramıyla ilgili çalışmalarının pek çoğunu sürgün döneminde kaleme almıştır. Aynı zamanda sürgün gazetelerinde makaleler de yazmıştır.
Bu dönemde Kurt Weill ile birlikte yaptıkları müzikal drama çalışmaları ise, epik tiyatronun gelişimine büyük katkılar sağlamıştır.
‘Evet, yaşamak için yemek gerektiği muhakkak. Ama yemek, yaşamak için yeterli değil. İnsanlığın en önemli güdüsü, kendisini ifade etmektir, yani kişiliğini edebileştirmek…’
Yaşamı boyunca Alman Komünist Partisi üyesi olmayan Bertolt Brecht, ABD’de parti üyesi olmakla suçlanmış ve sorgulanmıştır. Bunun üzerine New York’ta, Galilei’nin Yaşamı oyununun galası oynanırken Paris üzerinden Zürih’e gitmiştir.
Kendisini kabul eden tek ülke olan İsviçre’de bir yıl yaşamıştır.
1950 yılında, Avusturya vatandaşlığına kabul edilmiş ve 1956 yılında, kalp yetmezliği sebebiyle hayatını kaybetmiştir.
‘Ey mutsuzlar! Kardeşlerinizi boğazlıyorlar, göz yumuyorsunuz.
Çığlıklar duyuluyor, ama siz susuyorsunuz.
Aramızda dolaşıp kurban seçiyor zorbanın teki,
Sessiz kalırsak bize dokunmaz diyorsunuz.
Bok yiyorsunuz! Ne tuhaf yer burası, sizler nasıl insanlarsınız!
Haksızlık varsa bir yerde eğer, ayaklanmalı insan.
Ayaklanma olmuyorsa batsın o şehir yerin dibine.
Yansın bitsin, kül olsun karanlıklar basmadan!’
Brecht’in Kuramsal Çalışmaları
Çalışmalarında tiyatro biçimi nasıl olmalıdır, sorusuna yanıt arayan Brecht, sahnelenen olayların gerçek olduğu izlenimini vermeyi amaçlayan epik tiyatroyu kurmuştur.
Yanılsamaya dayalı, Aristotelesçi tiyatro anlayışına karşı çıkan yazar, epik sözcüğünün gerekeni yansıtmadığını düşünerek Diyalektik Tiyatro kavramını kullanmıştır.
1949 yılında, eşi Helena Weigel’le birlikte dönemin tanınmış oyuncularının da yer aldığı Berliner Ensemble topluluğunu kurmuştur. Topluluk bir süre Deutsches Theater’ın kadrosu içinde yer aldıktan sonra 1954 yılında Schiffbauerdamm’da bulunan kendi tiyatrosuna taşınmıştır.
1954-1955 döneminde Paris Tiyatro Şenliği’ne Cesaret Ana oyunuyla katılan Berliner Ensemble, birincilik ödülü kazanarak ismini dünya çapında duyurmuştur.
Berlin Sanat Akademisi üyesi ve PEN Merkezi Başkanı (1953) olan Brecht’e 1955 yılında Sovyetler Birliği tarafından Stalin Barış Ödülü verilmiştir.
‘İhtiyacımız olan şey kahramanlar değil, kahramanlara ihtiyaç duymayan bir toplumdur.’
Tiyatro alanında en başarılı isimlerden biri kabul edilen Brecht’in düz yazıları beklenen ilgiyi uyandırmamıştır.
Yazarın Beş Paralık Roman ile ancak ölümünden sonra yayımlanabilen Bay Julius Ceasar’ın İşleri ve Tui isimli romanları; Takvim Öyküleri ve Bay Keuner’in Öyküleri isimlerini taşıyan iki öykü kitabı bulunmaktadır.
19 Nolu Sonnet
Yalnızca benden kaçma yeter
Boş sözler de etsen duymak istiyorum seni
Sağır olsan gönlüm sözlerini ister
Dilsiz olsan gördüğünü.
Kör olsam, seni görmek isterdim
Sen yanımda yol gösterici oldun
Uzun yolun daha yarısı bile aşılmadı
Bir düşün içinde yaşadığımız karanlığı
‘Bırak beni yaralıyım’ desen de boşa
Görevden dönülmez, yalnızca ertelenir
Başka bir yerde değil, yalnızca burada