24 Mart 2021 tarihinde, Mısır’ın Evergreen Marine şirketine ait 400 metre uzunluğundaki bir yük gemisi, kum fırtınası, kötü hava koşulları ve teknik aksamalardan dolayı Süveyş Kanalı’na çapraz takıldı ve saatlerce deniz trafiğinin akışına engel oldu. 200’e yakın ticari ve sivil gemi, kanalda hareket edemez halde bekledi. Trafik açılsa da, tortuları hırçın suların dibine çökelen geminin kalıntıları temizlenmeye devam ediyor ve aradan günler geçmesine rağmen, lojistik şirketlerinin tedirginliği sürüyor.
Hal böyle olunca, yaşanan hadise tüm dünyada gözlerin Süveyş Kanalı’na çevrilmesine sebep oldu. Medyada, farklı mecralarda farklı yorum ve eleştiriler konuşulmaya devam ederken, ben de bu olayı referans alarak, Süveyş Kanalı hakkında yazmaya karar verdim.
Tarihte Süveyş Kanalı
Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlama fikri tarih öncesi çağlardan Antik Mısır’a kadar uzanır. Mısır Firavunları, günümüzdekiyle aynı niyetle, yani ticaret ve etkileşimi artırmak amacıyla burada bir kanal açma fikrine sahiptiler. Hatta II. Ramses bu kanalı açmış, fakat aşınan kumullarla kanal geri kapanmıştır.
Romalılar ve İslam devletlerinin hakimiyeti sırasında, imparatorlar ile Mısır Halifeleri, kanalı yeniden canlandırmak için girişimlerde bulunmuşlar. Hatta Hz. Ömer zamanında, Amr Bin As kanalı onarmış ve böylece, Müslümanlar 8. yüzyıla kadar kanalı kullanabilmişlerdir.
Mısır’da bir kanal açma projesi, Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın ve Napolyon’un da, ileriki bir zaman için planları arasında yer almıştır.
Özellikle 19. yüzyılda, Osmanlı İmparatorluğu kanalı açmadan evvel, benzer projeler, İngiltere ve Fransa arasında türlü çekişmelere sebebiyet vermiştir.
Süveyş Kanalı Hakkında Genel Bilgiler
Süveyş Kanalı; Mısır toprakları üzerinde, Akdeniz’in güneyini kaplayan iki devlet; Mısır ve İsrail arasında, Sina Yarımadası’nın batısında yer alır ve Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlar.
Kanal 193 km uzunluğunda, 25 m derinliğinde ve 320 m genişliğindedir.
Ticaret ve turizm taşımacılığında şirketler, Afrika’nın güneyinden dolaşılmasına gerek kalmadan direkt bu kanalı kullanabilmektedir.
Mısır yönetimi, 6 Ağustos 2015 tarihinde, kanala paralel ikinci bir hat açtırmıştır. Bu sayede yönetim, ulaşımı canlandırmayı ve tek geçiş üzerine bindirilen yükü, iki yakaya dağıtmayı amaçlamıştır.
Osmanlı İmparatorluğu Dönemi
Mısır Osmanlı egemenliği altındayken, devlet erkanının aklından Akdeniz-Afrika ticaretini canlandırmak için bir kanal açma projesi geçiyordu. Bu amaçla Mısır Valisi İsmail Paşa gözetiminde, 17 Kasım 1869 yılında Süveyş Kanalı (Suez Canal) açılmıştır. Kanalın yapımı tam 10 sene sürmüştür.
Günümüzde de kanal, Asya -Avrupa-Afrika arasında deniz lojistiğini sağlaması açısından yadsınamaz derecede önemlidir.
Süveyş Krizi
Genel bir ifadeyle Süveyş Krizi, 1956 yılında, Mısır ile İsrail arasında, kanalın egemenliği için patlak vermiştir.
Söz konusu olayda Mısır, İsrail ve müttefiki İngiltere ile Fransa’ya karşı kanal üzerindeki haklarını savunmuştur. Krizde uzlaşmayı sağlamak amacıyla, Amerika Birleşik Devletleri de üçüncü bir taraf olarak belirmiştir.
Krizin iki ana nedeni vardır: Sovyet Rusya’dan güç alan Mısır’ın, kanalı kamulaştırmak istemesi ve İngiltere ile ABD’nin dayattığı Aswan Barajı’nın kurulmasını reddetmesi. İşte bu iki “nota” Batı Bloğunu harekete geçirmiş ve ardından maalesef hem kalemler hem silah konuşmuştur. Yani, kriz diplomatik temasların yanı sıra sıcak çatışmalara da sahne olmuş ve yer yer askeri gerilimler yaşanmıştır.
Kore Savaşı Sırasında
1950 yılında, Rusya ve ABD’nin Kore’de yapmış olduğu savaşta, Türk askeri ABD safında yer almıştır. İşte, bu sıralar, kanalın hakimiyeti Rusya’dadır. Türkler, hem müttefiki olan ABD’ye sadakatlerini kanıtlamak hem de karşıt bloğa nispet yapmak amacıyla, askerlerini Kore’ye kanal üzerinden değil, bütün Afrika’yı dolaştırarak geçirmiştir.
Süveyş Kanalı’nın Açılmasından Sonra
Kanalın aktif kullanılmaya başlanması ile, Afrika üzerinden Hindistan’a ulaşan Baharat Yolu’nun kullanımı da canlanmış ve körfez ülkeleri petrollerini Avrupa’ya daha kolay ulaştırabilmiştir.
Süveyş Kanalı’nın açılmasından önce gemiler, Afrika’nın uç noktası olarak bilinen Ümit Burnu’ndan geçmek zorunda kalıyorlardı. Bu ise, onlar için mali külfet ve ciddi ekipman zayiatı anlamına geliyordu.
Süveyş Berzahı
Berzah, İslam’a göre; dünya ve ahiret arasında bir zaman dilimidir. Ölülerin ruhlarının beklediği yer olarak da bilinir.
Bu kelimeyi Araplar iki deniz arasındaki kara parçası anlamında kullanıyorlardı. Kanal açılmadan önce Süveyş Kanalı’na “Süveyş Berzahı” deniliyormuş; ki bu zamanlar, en az iki bin yıl öncesine yani, Antik Roma – Mısır dönemlerine tekabül etmektedir.
Bugün Süveyş Kanalı
Süveyş Kanalı’ndan günde ortalama 70-80 gemi geçmektedir ve geçiş ücreti 80-100 bin Dolar arasında değişmektedir. Bunu günlük ciroya vurduğunuzda, günlük 8 milyon Dolarlık bir meblağ çıkar karşımıza. Bu da, İstanbul Boğazı’nın geçiş ücretiyle (5 bin Dolar) kıyaslandığında hiç de yadsınmayacak bir rakamdır.
Kanalın yönetimi resmi olarak Mısır hükümetine bağlıdır ve yönetimi idare etmek için “Süveyş Kanalı Otoritesi” adında bir örgütlenme kurulmuştur.
Ahmed Hamdi Tüneli
Ahmed Hamdi Tüneli, kanalın altından, otomobil ve toplu taşımanın geçtiği çift şeritli bir tüneldir. 1600 m uzunluğunda ve 12 m genişliğindedir. Asya’da Sina Yarımadası’ndan Kuzey’de Süveyş şehrine kadar uzanmaktadır.
Tünel, 1983 yılında İngilizler tarafından yapılmıştır. Ahmed Hamdi Tüneli’nin, her ne kadar kanal kadar etkin olmasa da, bölgede kara ulaşımını rahatlattığı ve ticari getirisinin de yüksek olduğu söylenebilir.