Son yıllarda çokça tartışılan Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), birçok farklı belirti ile ortaya çıkan bir belirtiler toplamı, sendromdur. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, aslında otizm tanı spektrumunda yer alan ve son yıllarda, ‘moda tehsisi’ diye dile gelen bir tanıdır. Bu tanı konulmadan özne, çok iyi bir analiz yapılmış ve özel testler uygulanmış olmalıdır. Hatta okul karnelerine, ana-baba anketlerine de gerek duyulur, çünkü kolaylıkla teşhis edilemez. Neden, diye merak ediyorsanız, yazıyı dikkatlice okumanızı tavsiye ederim.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Tanısı ve Etkenleri
On sekizinci yüzyılda DEHB’in klasik belirtileri hakkında ilk çalışma, 1773 yılında yapılmıştır. Alman doktor ve bilim adamı Melchior Adam Weikard tarafından yazılmış Felsefe Doktor adlı kitapta, Attentio Volubilis’in, yani bugün dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu olarak bilinen tanının, tarihsel olarak karşılaştırılabilir ilk açıklaması olduğu sonucuna varan Russell A. Barkley’in analizleri vardır.
Bu tanı, yalnızca tek yönlü özellikler varmış gibi düşünülse de, öyle değildir. Aslında Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu tanısını farklı yönlerden incelemek gerekir.
Dikkat eksikliği denildiği zaman, bir çoğunun aklına gelen oldukça ilginçtir: İlgiye ve dikkate daha çok ihtiyacı olan, hatta ilgiye doymayan insan gibi… Oysa ki DEHB’in ilgi görmek ve dikkat çekmekle alakası yoktur. Tam tersine, dikkat eksikliği denilen durum, konuya veya duruma göre kendisini çok farklı şekillerde gösterebilir.
Eğer ki, bir konuya aşırı ilgi duyuluyorsa, bu kişiler ortalamanın çok üzerinde dikkat gösterebilir ve saatlerce aynı yüksek düzeyde dikkatli olabilirler.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu tanısında, dikkat eksikliği denildiğinde, çok önemli olmasına rağmen pek dikkate alınmayan, ama önemli olan bir özellik şudur: Kişinin bir konuya ilgi duyup duymaması yaşanılan dikkat durumunu belirler. Yani, eğer bir kişi konuya çok ilgi duyar, aşırı ve ortalamaya kıyasla aralıksız dikkatlidir ya da hiç değildir.
Belirli Kategorileri: Dikkat Eksikliği, Hiperaktivite, Dürtüsellik
Ne zaman ki kişi bir konuya ilgi duymamaya başlarsa, o zaman klinik olarak görünen dikkat ile ilgili belirtiler ortaya çıkmaktadır.
Özellikle dikkat ile ilgili şunlar olabilir: Uzun süreli dikkati sağlayamama, monoton faaliyetlere uzun süre devam edememe, çabuk sıkılma, vb. Örneğin; yazı yazarken ya da bir iş yaparken ince detayları gözden kaçırma, karşısındakinin sözünü kesmeden dinlemede güçlük çekme; günlük eşyaları (anahtar, cüzdan, vb.) ve emanetleri kaybetme veya yönergeleri aklında tutamama.
Dikkat eksikliği yaşayan kişiler, ikili görüşmelerde sorun yaşamazken kalabalık ortamlarda düzenli iletişimde kalamayabilirler. Çünkü tek seferde yalnızca bir kişiye odaklanabilirler. Bu yüzden sosyal ilişkilerinde düzenlilik gösteremezler ve çoğu zaman evde kalmayı tercih ederler.
Yeni ve kompleks konular ilgilerini çeker.
Dinlemekte zorluk çekmekle beraber, çoğu zaman karşısındakinin sözünü kesme eğilimindedirler.
Sıkça bir şeyleri düşürüp kırabilir, fark etmeden sağını solunu yürüdüğü yerdeki kapıya, duvara çarpar ya da kapı koluna takılabilirler.
Çocukluklarında sıklıkla yaralanan, cambaz çocuklardır.
Aşırılık ve Hızlılık
Aşırı hareketlilik, hiperaktivite belirtileri ise, kendini özellikle bedensel olarak yerinde duramamak, fazla hareketlilik, hızlı konuşma ve hızlı yürüme olarak göstermektedir.
Hiperaktivite bozukluğu yaşayan kişiler, oturdukları yerde durmadan ellerini ve ayaklarını hareket ettirirler, hızlı yemek yer, hızlı konulur, hızlı yazarlar…
Bazı Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu yaşayan kişilerde, erken çocukluktan itibaren (genelde gözde) tikler görülebilir.
Konuşma ya da düşünme sırasında konuyu daldan dala getirirler; hayal dünyaları renkli ve hayal etme güçleri gelişmiş olur. Bu sebeple içlerinden çok fazla sanatçı çıkar.
Sanatta; dalma, dağcılık ve maraton koşuculuğu gibi süreklilik ve istikrar isteyen spor dallarında başarılı olurlar.
Sıkça seçilen meslekler iki yönlüdür: Doktorluk, hemşirelik, hukukçuluk ve dernek kuruculuğu gibi yardımsever sosyal meslekler ile şoförlük, yarış pilotluğu, dublörlük, itfaiyecilik ve cambazlık gibi riskli ve gezgin meslek grupları.
Okulda ise; sosyal, sınıf/okul başkanlığı yapan öğrenciler ya da sessiz sakin arka sırada oturan öğrenciler olarak göze çarparlar.
Liderlik becerisi iyi olan; kendine güvenen, karizmatik kişiler de kimi zaman DEHB tanı kategorisindedirler.
Zaman zaman hafif depresif nöbetler geçirebilirler. Aşırı hareketlilik ve yaşanan iç huzursuzlukla baş edebilmek için kimi zaman bağımlılık yapan maddelere (uyuşturucu, sigara, alkol, vb.) yönelebilirler.
Tıbbi ilaç tedavisi uygulandığında, ilaçlar uyuşturucu kategorisine giren dozda verilir. Fakat bu ilaçlar, yalnızca kullanıldığı sürece etkilerini gösterirler. Yan etki olarak, genellikle kişilerin yaratıcılıklarında azalma görülür. Bazense, belirli antidepresanlarla uyku düzensizliği ve motivasyon düşüklüğü gibi rahatsız edici durumlara karşı konulur.
Dürtüsellik
Başka bir DEHB özelliği ise, dürtüselliktir.
Farklı davranışlarda kendini gösterir. Tipik sıkıntı yaşandığı durumlar, isteklerinin hemen karşılanmadığı anlarda ortaya çıkabilir. Sabırsızdırlar. Bazı anlarda ani bir şekilde ve düşünmeden hareket edebilirler. Acelecilikleri çoğu insan tarafından gözlemlenebilir.
Uzun sıralarda beklemeyi sevmedikleri için alışveriş yapmayı sevmeyebilirler.
Dürtüsellik, özellikle konuşma esnasında kendini gösterebilir. Karşısındakinin sözünü bitirmeden onun ne demek istediğini tahmin eder ve karşısındakinin aradığı sözcüğü kolaylıkla bulabilirler.
Monoton işleri ve görevleri sevmezler.
Çocukken çoğu zaman okul ödevlerini yapmakta sorun yaşarlar.
Çoğu zaman düzenli olmakta sorun yaşarlar. Masa başında çalışırlarsa kendilerine ait bir sistemi olsa da, genellikle masalarının üzerine kaos hakimdir.
Dışarıdan duydukları, gördükleri ve hissettikleri herhangi bir şeye çabuk tepki verirler. Dikkatleri çabuk dağılır, odaklanamaz hale gelirler. Bu yüzden ders çalışırken çok sakin, az hareketin olduğu, sessiz ortamları veya saatleri tercih ederler. Genellikle geceleri çalışmayı tercih ederler.
Aynı zamanda kendilerini çoğu zaman huzursuz hissederler, sakince herhangi bir faaliyeti sürdürmekte zorluk çekerler.
Her zaman iyimserlik gösterir, yeni bir şeyler keşfetmek havasında olurlar. Çok fazla konuşabilirler.
Riskli, sıra dışı hayatı ve kararları seven; gezgin kişiler de hiperaktif kişiler olabilirler.
Doğa ve Hayvan Sevgisi
Çoğu DEHB tanısı konulan kişi, kendini doğa ve hayvan sevgisiyle tanımlar.
Doğada zaman geçirmeyi sevmekle beraber; çocukken ağaçlara tırmanmayı çok seven, yerinde duramayan ve haylaz çocuklara bugün, eskisine kıyasla daha fazla DEHB tanısı konulmaktadır.
Doğada tüm canlılara aşırı ilgi duyabilirler. Hayvanlarla arası iyi olan; doğa ve hayvanlar için aktif çalışan kişilerin de bir kısmı Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu tanısı konulmuş kişiler olabilir.
Genellikle kendileri de çok hassastır. Hem duygusal açıdan hem odak olma konusunda hem etik konularda hem de bedensel tepkilerinde oldukça hassastırlar. Örneğin; giydikleri kıyafetler onları çabuk kaşındırabilir, belirli kumaşlara veya sentetikten elde edilmiş ürünlere karşı hassasiyet gösterebilirler. Genelde alerjik tepkilere daha yatkınlardır. Gıdalardan kaynaklanan laktoz ve glutene tolerans gösteremeyebilirler. Bir başka örnek ise; diş doktorlarının kullandığı anestezi ilaçlarına hiç ya da fazla tepki vermeleri olabilir.
Aşırı Empati ve Özgürlük Duygusu
Çoğu zaman dile getirilmese de, pek çok tanıda aşırı empati duygusuna sahip olma görülmektedir.
Genellikle etik değerleri yüksektir ve haksızlığa tahammül edemezler. Kendilerinin dışında, tanımadıkları kişilerin de zarar görmesine göz yummayan, müdahale edebilen yapıdadırlar.
Özgürlük konusunda çok hassastırlar. Dayanılan hiçbir şeyi sevmezler. Bir şey dayatıldığında isyankar olabilir, gerginlik ve sıkıntı yaşayabilirler. Bu yüzden genellikle otoriter sistemlerin içine girmemeyi, kendi işlerinde çalışmayı tercih ederler.
Farklı Alanlarda Beceriler
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu tanısı koyulmuş çocuklar genellikle iki tip öğrenci profiline sahip olurlar. Birincisi, güzel sanatlara ve edebiyata duyarlı olanlardır. İkincisi ise, bilimsel faaliyetlere yönelen, özellikle fen ve matematik derslerinde yüksek başarı gösterenlerdir.
Daima derslerini sona bırakan, derslerini yalnızca dinleyerek öğrenen, fazla not almayan öğrencilerdir.
Çoğunlukla matematiği ya çok severler ya da matematikten nefret ederler. Sayısal becerileri çok gelişmiş olabileceği gibi, sanatsal yetenekleri de çok gelişmiş olabilir.
Okul döneminde iki farklı sorunla göze çarpabilirler: Yazmada veya okumada harfleri karıştırma; yani disleksi veya legasteni.
Genellikle gece kuşu ya da erkenci kuşturlar.
Çoğu zaman zaman algısında sorun yaşadıkları için, bir iş için gereken süreyi doğru saptayamayabilirler. Düzenli olarak geç kalabilir ya da yapılması gereken işleri son ana bırakabilirler.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ile yaşayan ve çocukluğundan itibaren kendini geliştiren kişiler, DEHB özelliklerine karşı titiz ve düzenli bir tavır takınan bir strateji belirleyebilirler. Daha düzenli olmak için takıntılar geliştirebilirler.
DEHB tanısı konmuş bazı kişilerde Obsesif Kompulsif Bozukluk belirtileri de görülebilir.
İlginç olan bir veri ise, DEHB’in erkeklerde daha çok görülmesidir. Bunun sebebi, cinsiyet farklılığı değil, genellikle sosyal-toplumsal kurallardır. Kadınlar daha uyumlu olmaya yönlendirildiği için kendilerini gösteremeyebilirler.
Ayrıca çocukluk döneminde sistematik aile ve okul ortamında da kendini gösteremeyen kişiler olabilir. Böyle durumlarda, belirtiler üniversite döneminde ya da yetişkinlikte ortaya çıkabilir.
İlginç bir başka detay ise, DEHB tanısı konulmuş kişilerin genellikle aşk hayatlarında, yine DEHB tanısı konulmuş kişilerle bir araya gelmesidir. DEHB’in genetik yapısı dikkate alındığında, bu ilişkilerin renkli ve hareketli bir aile hayatı ortaya çıkaracağını da öngörebiliriz.
Otizm mi, DEHB mi?
Bazen teşhis sırasında otizm ile DEHB karıştırılabilir. Yakından ilgilenildiğinde ve gözlemlendiğinde, otizm ile DEHB arasındaki farklar derecelendirilebilir.
Otizmli insanlar, sosyal ilişkilerinde ve iletişimde şiddetli sorunlar yaşarken ve monoton bir çevreyi ve sosyal izolasyonu tercih ederlerken DEHB’li insanlar, hayata aktif olarak katılırlar.
Otizmli insanlar, çoğu zaman yalnız başına yaşayamazlar. Daima birilerinin onlarla ilgilenmesine ihtiyaç duyarlar. Genellikle, aşırı iyi oldukları özel becerileri, sürekli ilgi duydukları belirli konu(lar) vardır.
Göz temasında kendini belli eden otizm, DEHB’de aşırı biçimde görülmez.
Otizmde insanlar yemek yeme konusunda çok seçicidirler. Bu genellikle bebeklikten yetişkinliğe dek görülen bir özelliktir.
Hem otizmin hem de DEHB’in genetik sebepleri vardır.
DEHB teşhisinde üç farklı klinik tip vardır: Hiperaktif Tip, Hipoaktif Tip ve Karışık Tip
Bu tipler hiperaktif faktöründe farklılık gösterirler. Bazıları aşırı hareketlilik ile göze batarken, bazıları sessiz, sakin kişilerdir. Sakin olan hipoaktif kişiler, aktif olanlara kıyasla çok yavaş ve sessizdirler. Ders çalışırken ya da bir işle meşgulken arka planda müzik dinlemeyi seven hipoaktif kişilerle kıyaslandığında hiperaktif kişiler aşırı ses ve gürültüden kaçarlar.
Hipoaktif kişiler bebekken az ağlayan, uslu çocuklardır. Çok ağlayan, uyumayanlar ise, hiperaktiftir. Aynı ailede birden fazla tipte çocuk görülebilir.
DEHB ve İleri Zeka
DEHB tanısı konmuş kişiler genellikle ileri zekalıdır. Ortalama zeka seviyesini aşmakla beraber, çok kompleks sorunları farklı açılardan inceleyip farklı etkenleri birleştirme becerisine sahiptirler.
Çouğu zaman belirli bir konuya aşırı ilgi duymakla beraber, o konuda otodidakt şeklinde uzman olurlar. Tarihte bu konuda meşhur olup DEHB tanısı konulmuş birçok kişi vardır. Bunlardan en ünlü ikisi Albert Einstein ve Leonardo da Vinci’dir. Aynı zamanda Nikola Tesla‘nın otist ya da DEHB’li olduğundan şüphelenilmektedir.
En ilginç özelliklerinden bir diğeri; herkesin panik yaşadığı durumlarda soğukkanlı davranıp durumu kontrol altına alabilmeleridir. Bu yüzden pek çok riskli alanda başarılı birer çalışan olabilirler.
Modern çağda DEHB tanısı olan birkaç ünlü yıldıza örnek vermek gerekirse, bunlardan bazıları; Sylvester Stallone, Justin Bieber, Greta Thunberg, Britney Spears, Jackie Chan, Jim Carrey, Salma Hayek ve Jennifer Lopez’dir.
DEHB ve Renkli Çocuk Ruhu
Albert Einstein’in dil çıkarttığı meşhur fotoğrafı, DEHB tanısını güzel bir biçimde göstermektedir.
Kaç yaşında olurlarsa olsunlar, özellikle hiperaktif tipler, çocuk ruhlarından pek bir şey kaybetmezler. Çocukları çok sever ve onların dilinden çok iyi anlarlar. Renkli bir karakterleri vardır ve enerji dolulardır. Espri ve spiritüel yetenekleri gelişmiştir. Pozitif düşünür, düştüklerinde hep yeniden kalkarlar. Bir konuya ya da alana aşırı tutku duyabilirler.
Kuralları sevmezler. Eğer özgüvenleri geliştirilmişse, liderlik yapma becerisi gelişmiş, sıcakkanlı ve karizmatik insanlardır.
Bazı bakış açılarına göre DEHB, nöropsikolojik bir bozukluktan ziyade, yapısal bir meseledir.
Hiperaktif olan kişiler, evrimsel açıdan bakıldığında, evcil ve köylü olanlar değil, avcı olanlardır.
Monoton hayatı sevmeyen, sürüden ayrılmayı ve kendi yoluna gitmeyi tercih eden, hem çok hassas hem de çok dayanıklı kişilerdir.
DEHB’in çok bilinmeyen bir yanı da, yetişkinlikte geçmediğidir. Eskiden yalnızca çocuklarda görülen bir bozukluk olan belirtiler aslında insanın yapısının göstergesidir.
Modern dünyanın hızlı yaşantısına ayak uyduramayan kişilerin pek çoğuna DEHB tanısı konulmaktadır. Olumsuz yönleriyle pek göze çarpmayan; dünyanın hızlı değişimi ve hep daha ileri, daha çok anlayışıyla sorun yaşayan kişilerdir. DEHB, aynı zamanda insan ve doğasının belirli bir kapasitesinin, doğasına uygun sinirinin ya da özelliklerinin var olduğunu gösterir.
Spiritüel anlamda ise, bu tanıya sahip kişiler daha çok Kristal Çocuk olarak adlandırılmışlardır. Özel becerileri, yüksek empati, adalet ve barış duyguları; hassas ve isyankar ruhları ile dünyayı değiştirebilecek insanlar olarak görülürler. Gittikçe çoğalan bir kitle olduklarına da inanılır.
Bana göre; bu bir bozukluk ya da bir tanıdan ziyade; sıra dışı kişilikleri ile, sürü psikolojisine uygun olmayan özel insanlardır. Ve insan tarihi boyunca daima onlardan çok sayıda olmuştur. Tanısı koyulmadan, mutlaka dünyanın akışını değiştiren, farklı kişiler olmuşlardır. İyi ki varlar.